İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümünde ortak mutabakat: Beste değişsin!

İstiklal ve bağımsızlık mücadelesinin destanı olan İstiklal Marşı gönüllerde canlılığını korumaya devam ederken; Zeki Üngör’ün Batı müziği formunda bestelediği ve dünya müzik tarihine prozodi hatasıyla giren mevcut bestenin değiştirilmesi talep ediliyor.
İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümünde ortak mutabakat: Beste değişsin!

Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin simgesi İstiklal Marşı'nın kabulünün 100. yıl dönümü dolayısıyla, 2021 yılı "Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı" ilan edildi. İstiklal ve Bağımsızlık mücadelesinin destanı olan İstiklal Marşı gönüllerde canlılığını korumaya devam ederken; şiirini imanı, düşüncesi ve milletinin hizmetine adayan İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy da dualarla anılıyor.

5-427.jpg

Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un 17 Şubat 1921'de Sırat-ı Müstakim ile Hakimiyet-i Milliye'de yayımlanan ve Hamdullah Suphi Bey'in Meclis'te okuduğu ayakta alkışlanan İstiklal Marşı'nın, TBMM tarafından 12 Mart 1921'de milli marş olarak kabul edilmesinin üzerinden 100 yıl geçti. Türk bayrağı gibi Türk milletinin önemli simgelerinden biri olan İstiklal Marşı, milletin güçlü aidiyet duygusuyla geleceğe karşı umut ve cesaretle bakmasını sağlayan "milli mutabakat metni" olarak kabul ediliyor.

3-20210311181236.jpg

2021, "MEHMET AKİF VE İSTİKLAL MARŞI YILI" OLARAK BELİRLENDİ

TBMM Genel Kurulunda 24 Aralık 2020'de, 2021 yılının "İstiklal Marşı Yılı" olmasını içeren düzenleme kabul edildi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla 2021'in "Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Yılı" olarak kutlanmasına ilişkin genelge yayımlandı.

YIL BOYUNCA ANMA ETKİNLİKLERİ DÜZENLENECEK

Bu kapsamda, Türkiye genelinde yıl boyunca İstiklal Marşı'nın kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma etkinlikleri düzenlenecek.

akifin-cenaze-toreni.jpg
Mehmet Akif Ersoy'un cenaze töreni
 

‘MEHMET AKİF BİR ŞAİRDEN ÇOK DAHA FAZLASIDIR’

Mehmet Akif Ersoy’un sadece şairlik yönüyle ön plana çıkmadığının altını çizen AK Parti Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, “Arap Dili Edebiyatı, Fars Dili Edebiyatı bilgisiyle o dönemin yetme aydınlarının neredeyse tamamında gördüğümüz şekilde muhteşem Fransızcasıyla çok zor ulaşılacak seviyelerde bir insandır. İlmine ve ilmi tefekkür ve aynı zamanda bir edip ve bir şairdir. Akif’in idealizmi İslam’a gönülden bağlılık, Osmanlı’ya tebaiyyed yani vatandaşlık bağı ve hayranlık, Türk milletine mensup olmakla iftihar şeklinde ortaya çıkar. Akif, Türklüğünü inkar etmeden Müslüman, Müslümanlığını inkar etmeden Türk, bütün bunları da ihmal etmeden bir o kadar da Osmanlıdır. Ve büyük Osmanlı medeniyetinin ve coğrafyasının, Devlet-i Aliye-i Osmanlı’nın parçalanmasına gönlü rıza göstermemiştir. Bu parçalanmaya çanak tutanlar vardır. O dönemde Türkçülük, İslamcılık, Osmanlıcılık şeklindeki üç tarz-ı siyaset vardır. Akif, bunların içinde İslam’a çok yakın olmakla beraber diğerlerini de yadsımadan ideolojisini ortaya koyan bir büyük düşünce adamıdır. Sadece düşünce ve tefekkür tarafıyla tanımayın. O aynı zamanda bir eylemcidir. Bir etkin şahsiyettir” şeklinde konuştu.

1-haci-ahmet-ozdemir.jpg

‘BİR DAHA YAZILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR’

İstiklal Marşı’nın bir defa yazıldığını, tekrar yazılmasının mümkün olmadığını kaydeden Özdemir, “Mehmet Akif de tekrar İstiklal Marşı yazamaz. Çünkü Akif’in İstiklal Marşı’nı yazdığı o günkü şartlar kendisinin de ifade ettiği gibi, ‘Allah bir daha bu ülkeye İstiklal Marşı yazdırmasın’ şeklindedir. İstiklal gazilerinin ve oralarda savaşan beli bükülmüş, saçı sakalı ağarmış, elinde bastonla ancak yürüyebilen, çok şey gördüklerini yüzlerindeki kırışıklıklardan, buruşukluklardan anlayabildiğiniz ve ağızlarını açtıklarında ağızlardan dökülen, taşan insanlarla tanıştım. Onlar İstiklal Marşı’nı, o seferberliği, o milli mücadele yıllarını bütün heyecanıyla yaşamış görmüş insanlardı. Ve ben o kadınları gördüm. Erleri cephede savaşırken geride kalıp; çetelerin, eşkıyanın, asker kaçaklarının gazabından canlarını, ırzlarını, namuslarını, kızlarını, gelinlerini korumak için nasıl mücadele verdiklerini onlardan dinledim. Dolayısıyla İstiklal Marşı işte bu ortamda yazılmıştır. Bütün mücadele verildikten sonra kaleme alınmış bir marştır. Ve Mehmet Akif Ersoy’dan başkası hakikaten bu marşı yazamaz” diye konuştu.

‘İSTİKLAL MARŞIYLA MİLLETE ÖNEMLİ BİR MESAJ VERDİ’

Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşıyla bu millete önemli bir mesaj verdiğini kaydeden AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, “Allah, vatan şairi ve milli şairimiz olarak çok önemli bir görevi Mehmet Akif’e bahşetti. Bu süreç, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey’in şiir yazması için onu ikna etmesiyle başladı. Peygamber Efendimizin, Hazreti Ebubekir ile Sevr mağarasında yaşadığı o ana atıf yapar. Hz. Ebubekir’in korkusuna karşılık, Efendimizin ‘korkma Allah bizimle’ demesinden yola çıkarak, İstiklal Marşı dizelerine de ‘Korkma’ diye başladı ve bu anlamda çok önemli bir mesaj verdi. İstiklal Marşı, her bir mısrasında coşkuyla bu vatanı, o günleri hatırlatıp geleceğe ışık tutuyor. Mehmet Akif, İslam kültürüyle, ahlakıyla yoğurulmuş ama modernizme açık, bunu şiirlerinde çokça dile getiren bir şairimizdir” ifadelerine yer verdi. 

1-orhan-erdem.jpg

‘GENÇLERİMİZ MEHMET AKİF’İN HAYATINI OKUMALI’

Gençlerin kendilerine örnek alabilecekleri Mehmet Akif Ersoy’un hayatını okumaları gerektiği tavsiyesinde bulunan Erdem, “Mehmet Akif, yokluklar içindeydi ama eğitim hayatı hep başarılıydı. Babasını kaybettikten sonra Mülki İdadiye, Ziraat Mektebine ve Baytarlık Mektebine başlaması, eğitim boyunca hayata karşı duruşu, güreş, yüzücülük, gülle atımı gibi bugün bizlerin bile hiç ilgilenmediği spor dallarına ilgisi, Arapça, Osmanlıca, Farsça ve Fransızca olmak üzere dört dil bilmesi, Kur’an-ı Kerim’i 6 ayda ezberlemesi onun çok değerli bir şahsiyet olduğunu gözler önüne seriyor. Gençlerimize böyle bir şahsiyetin hayatını okumalarını öneriyorum. Gençlerimizin, onun örnek kişiliğiyle, kendilerine bir yol haritası çizeceklerine, geleceklerini daha güçlü kılacaklarına inanıyorum.”

‘MEHMET AKİF KAPU CAMİİNDE KONUŞMA YAPTI’

Mehmet Akif Ersoy’un defalarca Konya’ya geldiğinin bilgisini veren KTO Karatay Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Caner Arabacı ise, “Akif, birliğimizi koruma, bütün olma anlamında Kapu Camii başta olmak üzere Konya’da konuşmalar yapar. Konya’nın o dönemki Övünç Gazetesinde Mehmet Akif’in dönüşüyle ilgili ‘kardaşçasına’ diye bir baş sayfa haberi de var. Beş milletvekiliyle beraber gelmişler. Burada Konya halkıyla, ileri gelenleriyle görüşmüşler. Daha sonra Kastamonu’ya gider. Kastamonu’daki Nasrullah Camii’nde yaptığı konuşma Sevr anlaşmasına karşı milli mücadelenin manifestosu niyetindedir. Kastamonu’da Sebîlürreşâd dergisinden 10 bin adet basılır. Bu dergi aynı zamanda Hakimiyet-i Milliye ile devletin matbaasında basılır. Ankara’da, Diyarbakır’da 10 bin basılır. Yani Sevr’e karşı, ‘vatanın parçalanmasına karşı, Türkiye’nin birliği böyle korunur’ anlamında Kuvay-i Milliye’yi güçlendirme çalışmasıdır.  Tabi bu çalışmanın en uç ve en önemli milli mutabakat metni İstiklal Marşı’dır” ifadelerine yer verdi.

1-prof-dr-caner-arabaci.jpg

‘İSTİKLAL MARŞI’NIN BESTESİ DEĞİŞMELİ’

İstiklal Marşı’nın coşkuyla söylenmesi gerektiğinin altını çizen Arabacı, “1930’lu yılında Cumhurbaşkanlığı Filarmoni orkestrasının şefi olduğu için Zeki Üngör’ün Batı müziği formunda bestelenmiş, dünya müzik tarihine prozodi hatası olarak giren yani besteyle güftenin uyumsuz olduğu beste kabul edilir ve 90 küsur yıldır bu oldu bitti Türk milletinin adeta Milli mutabakat metnini boğan bir bestedir. Milli marş coşkuyla canlı okunur. Aslında İstiklal Marşı’nın kabulünün 100’üncü yılında bu anormalliğin de giderilmesi lazım. Herkesin mutabık kalabileceği yerli ve milli bir müzikle, şerhle, üslupla milli marşımızı candan yürekten söyleyebilmemiz gerekmektedir. 1925 yılından sonra bir kültürel savrulma dönemi başlamıştır. O zaman Akif’in marşını değiştirme yarışmaları açılır. Hiçbiri Akif’in marşının yerini tutamaz. Hatta Türkiye’ye geldiğinde ölüm döşeğindedir. Dönemin önemli gazetecisi Feridun Kandemir, Akif’le röportajında, ‘marş arayışları var bu konuda ne düşünüyorsunuz’ diye sorar. Akif, o marşın, o günlerin milli bir hatırası olduğunu söyler. Daha sonra, ‘Allah bu ülkeye bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın’ der’ diye anlattı.

TYB’NİN GİRİŞİMLERİYLE 2021 YILI İSTİKLAL MARŞI’NA ADANDI

Türkiye Yazarlar Birliği’nin girişimleriyle 2021 yılının İstiklal Marşı yılı olarak kabul edildiğini hatırlatan TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, “Burada amaç İstiklal Marşı’mızın hak ettiği bir şekilde karşılık bulması, anlamı, önemi ve değeriyle ilgilidir. Bu girişimin bir anlamda asıl hedefi budur. 100. yıla geldiğimizde yazarlar birliği, yüzüncü yıla yakışır şekilde, bu tarihin eskitilmemesi için bir hatırlatma babında girişimleri yaptı. Mayıs ayından itibaren hem yazışmalar yaptı hem de girişimlerde bulundu. 19 Kasım 2020 tarihi Kastamonu’da Mehmet Akif Ersoy’un Nasrullah Camii’nde vaaza çıkmasının yüzüncü yılıydı. Bizler de TYB olarak faaliyetleri başlatmış olduk. Karşılık buldu ve müteşekkiriz. Hem Sayın Cumhurbaşkanımız hem de Meclis Başkanımız bu konuda inisiyatifi aldılar ve 2021, İstiklal Marşı yılı ilan edildi” şeklinde konuştu.

1-prof-dr-musa-kazim-arican-2.jpg

‘AKİF’İN NE KADAR HAKLI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ’

Prof. Dr. Arıcan, “Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Akif’in ne kadar haklı olduğunu, ‘Tek dişi kalmış canavar’ şeklinde batıyı tanımlaması belki hoş görülmemişti ama böylesi bir zihniyette olanlar hala bu millete, bu topraklara kast etmektedir. Burada gözlerinin olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla İstiklal Marşı’nın anlam boyutuna daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Akif sadece bir hissiyat ortaya koymamıştır. İstiklal Marşı’nın bir manevi tarafı var ama her şeyden önce derin bir tefekkürün, inanç bilincinin eseridir. Bence onu kavramalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.

SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER GAZETESİ