Karadeniz'deki tehlike... 'Geri dönüşsüz bir noktaya gidebiliriz'

Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından olan Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nin, yer altı sularına karışan Karadeniz'in tuzlu suyu nedeniyle tehdit altında olduğu ortaya çıktı. Prof.Dr. Yusuf Demir, bugün alınacak tedbirlerle bundan 10 sene sonra alınacak tedbirlerin çok farklı olacağını dile getirdi.
Karadeniz'deki tehlike... 'Geri dönüşsüz bir noktaya gidebiliriz'

Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olan Samsun'un Ondokuzmayıs, Bafra ve Alaçam ilçelerinin sınırlarında yer alan 56 bin hektarlık Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti’nin bulunduğu bölgede yapılan bilimsel çalışmalarda yer altı sularına Karadeniz'in tuzlu suyunun karıştığı belirlendi. Bafra ve Alaçam Ovaları'nda tespit edilen bu durumun deltayı tehdit ettiği saptandı. Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü, Bafra Ovası'nın çıkışında deniz suyunun hareketini yavaşlatmak için mahmuz çalışması yürütüyor.

OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Yusuf Demir, Kızılırmak Deltası'nın da bulunduğu bölgede Karadeniz'in tuzlu suyunun alttan içeri doğru girerek yer altı sularına karıştığını söyledi. Prof. Dr. Demir, "Deniz kenarlarındaki aluvyal ovalarda alttan tuzlu deniz suyu girişimi ile denizden itibaren ovalar tuzlanmaya başladı. Son yıllarda bu alanda Bafra Ovası'nda yapılan araştırmalarla bu doğrulanmıştır. Özellikle son yıllarda yaşanan kuraklıkla beraber yeraltı suyu beslenmesi ve taban suyu beslenmesinin azalması sonucunda bu etkinin arttığı belirlenmiştir. Sadece Kızılırmak Deltası değil, bütün deltalar açısından baktığımızda deniz suyunun tatlı suya veya ovalara girişi söz konusu. Deniz suyu tuzlu olduğu için tuzlu suyun ovalara alttan girerek ovaları tehdit etmektedir. Biz son bir kaç yıldır hem Bafra hem de Alaçam Ovası'nda iki tane bu konuda doktora çalışması, bir tanede DSİ ile ortak proje çalışması yaptık. Orada da gördük ki hem deltada hem de Alaçam Ovası'nda alttan tuzlu suyun ovaya doğru girişi zaman zaman yaklaşık 5- 6 kilometreyi bulduğunu görüyoruz" dedi.



'CANLILARIN YAŞAM ALANI RİSK HALİNE GELEBİLİR'

Prof. Dr. Yusuf Demir, bu riskin bu yıl kuraklık nedeniyle daha da arttığı dile getirerek, "Hem taban suyu seviyesi çok düştü hem yukarıdan gelen alttaki taban suyunu veya yeraltı suyu hareketini besleyen yeraltı suları, dağlardan gelecek yağışlar düşmediği içinde denge, deniz suyunun içeri doğru girişi noktasında daha da etkili oluyor. Bu beraberinde bizim şu anda dünyada önemli hale gelen oradaki göllerimiz, sulak alanlarımız, sulak alanlarımızdaki canlı popülasyonunu düşündüğümüzde bunların yaşadığı alanın alttan tuzlu suyla beslenmesi ve bunun sonucunda da canlıların yaşam alanının risk haline gelmesi söz konusu. Bu noktada alınacak tedbirler var. Yetkililerin, ilgililerin gerekli çalışmaları bir an önce başlatması gerekiyor. Ovaların yukarıdan beslenmesi, yukarıdan gelecek yağış rejimi ile paralele olarak gerekli düzenlemeyi almadığı durumda deniz suyunun kıyıya girişini engelleyecek tedbirler almak lazım. Dünya mirasına aday olan bölgemizdeki sulak alanımız Kızılırmak Deltası'nın bu anlamda risk taşımaya başladığını hep beraber görüyoruz. Devlet Su İşleri'nin (DSİ) bu amaçla önemli çalışmaları ve projeleri var, bunların güncellenerek geliştirilmesi gerekmektedir" diye konuştu.

'SUYUN TUZ ORANI YÜKSELECEK'

DSİ'nin, Bafra Ovası'nın çıkışında deniz suyunun hareketini yavaşlatmak için mahmuz çalışmaları yaptığını ifade eden Prof. Dr. Demir, "Bu küresel iklim, yağış rejimiyle paralel devam ettiği için de bu riskin daha da arttığını görüyoruz. Deltanın oradaki gölleri besleyen su kaynakları yukarıdan gelen tatlı sularımızdır. Bu sular tuzlu suyla karıştığı zaman suyun tuz oranı yükselecek bu sefer oradaki tatlı su ile beslenen canlıların yaşam ortamı ortadan kalkmaya başlayacak. Bu sefer canlıların yaşam şekli ve canlı sayısında hem bitki hem hayvan açısından onların yaşam ortamlarında değişim oluşmaya başlayacak. Oradaki o güzelliklerin elimizden çıkması gibi bir riskle karşı karşıya kalabiliriz" şeklinde konuştu.



'GERİ DÖNÜŞSÜZ BİR NOKTAYA GİDEBİLİRİZ'

Prof. Dr. Demir, bugün alınacak tedbirlerle bundan 10 sene sonra alınacak tedbirlerin çok farklı olacağını dile getirerek, "Hem maliyeti çok yüksek olur hem de bedeli ağır olur hepimiz için ülke, dünya, insanlık için. Onun için bugünden alınması gereken tedbirler var. Bu günden tuzlu suyun girişini engelleyecek çalışmaları özellikle DSİ'nin yaptığı çalışmaların biraz daha artırılması gerekiyor. Bölgedeki araştırmaların desteklenip ortaya konduktan sonra deltamızı kurtaracak çalışmaların ulusal bazda büyük projelerle desteklenmesi olabilir. 3- 5 yıl sonra 10 yıl sonra geri dönüşsüz bir noktaya gidebiliriz böyle bir riskle de karşı karşıya kalabiliriz. Özellikle kuraklıkla beraber son yıllarda ovada azalan kuyu suları ile sulama çalışmalarının artmasından edişe ediyoruz. Böyle bir uygulamanın deniz suyu girişimini artıracaktır, bu nedenle ovada kuyu suları ile sulamaya kesinlikle müsaade edilmemesi gerekmektedir" dedi.

UNESCO DÜNYA MİRASI GEÇİCİ LİSTESİ'NDE

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti 13 Nisan 2016'da Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı. 56 bin hektarlık Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nin korunması için bölge, Temmuz 2018'de araç girişine kapatıldı. 5 bin 174 hektarlık kısmı Yaban Hayatı Geliştirme Alanı olan ve Uluslararası Ramsar Sözleşmesi kapsamında koruma altında bulunan deltada irili ufaklı 20 göl ile büyük bataklık ve sazlık alanlar yer alıyor. Avrupa Kuş Alanları Envanteri'ndeki en önemli 4 kriterden 3'üne sahip olan Kızılırmak Deltası, göç sırasında Karadeniz'i doğrudan aşan kuş türleri için yaşamsal önem taşıyor. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti'nin Dünya Mirası Daimi Listesi'ne alınması ile bölgenin daha etkin korunması amaçlanıyor.

'KESİN KORUNACAK HASSAS ALAN' İLAN EDİLDİ

Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, son olarak geçen Mayıs alında Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 'kesin korunacak hassas alan' ilan edilen 21 yerden biri oldu. Kızılırmak Deltası Kuş Cenneti, dünyada nesli tükenme tehlikesi altındaki türleri barındırıyor. Alanda, şu ana kadar tespit edilen kuş türlerinden 18'inin nesli tükenme tehdidi altında olduğu, 21'inin ise nesli tehlike altına girmeye yakın türler arasında yer aldığı belirtildi.