Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Köleliğe Başkaldırı Yüzyılı

Köleliğe Başkaldırı Yüzyılı

        “Özgürlükler ülkesi: ABD” cümlesi meğerse bir aldatmacadan ve yalandan ibaretmiş. Aktivist George Floyd’un insanlığın önünde polis şiddetiyle nefessiz bırakılarak alenen öldürülmesi, bütün dünyaya, “şapka düştü kel göründü” atasözünü bir defa daha hatırlattı.

        ABD tarihi, hem biyolojik, hem kültürel ırkçılığın ve hem de ayrımcılığın tarihiyle dolu. Bu ülkede ırkçılığın temelleri XVII. Yüzyıldan itibaren başlar, 1960’lı yıllarda kâğıt üzerinde bitti denilse de hala varlığını o günden bu yana sürdürmeye devam etmektedir.

        Beyaz adam ABD’ye gelmeden önce bu ülkenin yerlileri; Aztek, Maya ve İnkalardan oluşuyordu. Bu topluluklar eski Amerikan Medeniyetinin kurucuları ve toprak sahipleriydi. Hatta Kızılderililer de vardı. Kıtayı keşfeden Avrupalılar, bu kıtanın sakinleri ve yerlileri olan Aztek, Maya, İnkaların medeniyetlerini yerle yeksan ettikleri gibi, Kızılderililerin topraklarına ve özel mülklerine el koyup onların kahır ekseriyetini de yok ettiler.

        Öte yandan Avrupalı sömürgeciler, bir yandan da gözlerini Afrika’ya diktiler. Afrika’da köle pazarları kurdular. Buradan getirdikleri insanlara köle statüsü vererek ABD’de en ağır işlerde çalıştırdılar. Bu işin başında ABD’nin kurucu önderleri başrollerde oynadı. Bugün ABD ve İngiltere başta olmak üzere tüm köle tacirlerinin dikilen heykellerine bakarsak bunu daha iyi anlarız.  Afrika’dan ABD kıtasına on iki milyondan fazla köleleştirilmiş insan getirildi. Nasıl ki İslam öncesi cahiliye toplumunda cariye ve kölelerin hukuki bir statüsü yoksa çağdaş dönemdeki kölelerin de hiçbir hukuki statüsü olmadı.

        ABD, sözde köleliği 1865 yılında kaldırdı. Ancak, hala siyahi Afro-Amerikalılara uygulanan ayrımcılıktan ödün verilmedi. Bu durum en sert bir şekilde 1960’lara kadar geldi. George Floyd’a yapılanlara bakınca durum 2020’lerde de değişmemiş olduğu görülüyor. ABD, yakın zamana kadar siyahilere nasıl bir ayrımcılık yaptığı hafızalarda canlı bir şekilde yaşamaktadır. Her ne kadar biz burada ABD’de kölelik meselesini ele alıyorsak da Avrupa ülkeleri de aynı günahı değişik şekillerde işlemeye devam etmektedir. Çünkü köleliğin hem ten rengine dayanan biyolojik boyutu ve hem de kültürel farklılıklara dayanan farklılıklı kültürel boyutları vardır. Her iki kölelik türü de Seyyid Kutub’un ifadesiyle tüm cahiliye toplumlarında varlığını devam ettirmektedir.

        Uzun yıllar ABD’de siyahlar oy kullanamadılar. Onların seçme ve seçilme hakları yoktu.

        Beyazlar, onlardan bölgelerini ayırdılar. Birlikte yaşama imkânı ortadan kaldırıldı.

        Beyazların çocuklarıyla, siyahların çocukları aynı okullarda bir arada eğitim ve öğretim göremediler.

        Toplu taşıma araçlarında bile yerleri farklıydı.

        İş o kadar ileri gitmişti ki, lokantaların kapısında bile buraya “köpek ve siyah adam” giremez yazmışlardı.

         Beyazlarla siyahlar aynı tuvalet ve lavobayı bile kullanamadılar.

        Her ne kadar siyahların bir kısmı Hristiyan olsa da, beyazlar aynı dinden olmalarına rağmen onları kardeş kabul etmediler.

        Yıllarca ABD’de siyahilere dönük polis şiddetinin cezasız kalması ırk ayrımcılığının devam ettiğinin en açık delillerinden birisidir. Bu konuda iki dönem iktidarda kalan Obama da bir iyileştirme yapamadı. Maalesef ABD’nin gizli ajandasında beyazların üstün olduğuna inanma, ABD’nin Beyaz Anglo-Sakson Protestan yönetiminde olması gerektiği acı gerçeği varlığını en derin bir şekilde hissettirmektedir. Eğer bugün ABD’de başta siyahlar olmak üzere, göçmenlere ve Müslümanlara karşı ayrımcılık ve nefret dili işletilmeye devam ediyorsa, bunda ırkçı gruplara “zimnî” destek veren siyasilerin de büyük payı vardır.

        Çare, başta ABD olmak üzere bütün bir dünyada her türlü ayrımcılığın kalkmasını istiyorsak,  İslamî zihniyete dönmekten başka çare yoktur. İslam, insanları, kula kulluktan çıkarıp Allah’a kul olmaya davet etmek için gelmiştir.  İslam, “Müslümanlar kardeştir” ilkesiyle, her türlü renk, dil, cinsiyet, bölge ve meslek ayrımcılığını ortadan kaldırarak barış içerisinde yaşanılan adalet ve hakkaniyet temelli bir dünya kurmak için gelmiştir. Tek Allah’a kulluk ve sadece O’na teslimiyetten başka bir yol yoktur. Bu çağın idrakine bu gerçekleri var gücüyle haykıracak yeni bir dile ve yeni bir bakış açısına ihtiyaç vardır. O da bütün açıklığıyla İslam’dır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi
SON YAZILAR