Konya'da yüz yıllık çeşme susuzluğa terk edildi!
Konya’nın asırlık değerlerinden Müftü Abdullah Efendi Çeşmesi, beş yılı aşkın süredir kör tapalı şekilde susuz bırakıldı. Araştırmacı-Yazar Ömer Tokgöz, tarihi miras niteliğindeki bu hayrat eserin korunarak yeniden canlandırılması gerektiğini söyledi.
Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz, Yeni Haber gazetesine kör tapalı vaziyette duran asırlık Müftü Abdullah Efendi çeşmesinin zor durumda olduğunu açıkladı. Karatay ilçesi Köprübaşı caddesi üzerinde bulunan Müftü Abdullah Efendi Mescidi’nin bitişiğinde bulunan 101 yıllık çeşmenin lülesine kör tapa vurularak susuzluğa terkedildiğini belirtti.

Ömer Tokgöz’ün konu ile ilgili açıklaması şu şekilde oldu;
Sosyolojik olarak her mahallenin camisi ve çeşmesi vardır. Çeşmeler kültürel ve tarihi miras unsuru mimari su yapılarıdır. Çeşmeler semtlere ismini vermiştir ya da onlarsız mahalle tarif edilemez. Konya’da Şirin Hanım, Vali Ferit Paşa çeşmesi, Araplar çeşmesi, Ak çeşme, Sedirler çeşmesi, Sille Takavit çeşmesi, Çayırbağı gibi tatlı su çeşmeleri bulunduğu mahallenin merkezi noktasıdır. Çeşme aynı zamanda her mahallenin sakinlerinin buluşma noktasıdır. Her yaş ve kuşaktan insanın su doldurduğu ve sohbet ettiği bir konumdadır.
Çeşme metafizik planda yeryüzünde İslami bir hassasiyet ve dini gayretle inşa edilen İslami bir eserdir. Çeşme vakıf eseri olarak kamu yararına ücretsiz yapılır. Kişiye dünyada ve ahirette “Allah razı olsun” duası ve sevap getirecek bir sadaka-ı cariye olarak tanımlanır. Çeşme hayrat eseridir. Allah rızası için insanlara, sokak hayvanlarına, yolculara ve eskiden at, merkep gibi binek hayvanlarına karşılıksız olarak selsebil tahsis edilir. Çeşmeye uğrak verenlerden ve kullananlardan ücret istenmez. Sadece yaptırana bir hayır duası beklenir.

Çeşme aynı zamanda ekonomi literatüründe artı değer denilen bireysel zenginliğin kamu/halk yararına kullanılmasıdır. Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında kimsenin aklına bunu kapitalist bir kazanç unsuru olarak gelire çevirmek ve insanlara para ile satmak gelmemiştir. Tarihi ve kültürel miras unsuru olan çeşmeler hakkında sosyal paylaşım yönüyle de farkındalık kültürünü artırmalıyız.

Yıllarca Sedirler mahalle sakinlerine hizmet veren bu güzide mahalle çeşmesinin en az 5 yıldır kapalı ve susuz olduğu belirtti. 2,05 m yüksekliğinde ve 3,25 m genişliğindeki yapı, tek cepheli, basık yuvarlak kemerli, bağımsız bir sokak çeşmesidir. Kemerin üstünde, alınlık kısmında yer alan, mermer malzemeye celi talik hatla yazılmış dört satırlık kitabesinden anlaşıldığı üzere çeşme, Hicri 1342/1924 Miladi yılında yaptırılmıştır. Kitabesine göre banisi belli olmamakla beraber, bazı kaynaklarda Müftü Abdullah Efendi’nin ismi geçmektedir.
Yapıda, iki farklı malzeme kullanımı göze çarpmaktadır. Tüm Konya çeşmelerinde olduğu üzere Gödene mermeri ve Sille taşı kullanılmıştır. Çeşmenin taban kaidesinden itibaren alt kısımda mermer malzeme, üst kısımda ise düzgün kesme Sille taşı kullanılmıştır. Yapının basık yuvarlak kemeri, yanlarda profilli başlıklarla meydana getirilmiş mermer ayaklara oturur. Kemerin kilit taşı yukarı doğru taşırılarak yüzeyi çerçevelenmiş ve içerisine de celi sülüsle “Mâşâ’allah” ibaresi hakkedilmiştir.

Yapının alınlık kısmının her iki yanına, birbirlerinden farklı tezyin edilmiş sekizgen çini panolar yerleştirilmiştir. Çeşmenin kare bir çerçeve içerisine alınmış ayna taşı daire formlu olup, derin oyularak yapılmıştır. Ayrıca kare çerçeve ile dairevi olarak vurgulanmış kısmın üstte meydana gelen köşe boşluklarına iki adet çiçek motifi yerleştirilmiştir. Yapının en üst bölümü ise profilli bir saçak ile sonlanmaktadır. Alt bölümde simetrik iki testiliği bulunan çeşmenin yuvarlak formlu yalak kısmı yenilenmiştir.
Çeşme sonradan yapılmış ahşap saçak ile gölgelik altına alınmıştır. Çeşmenin kenarında bir adet Roma sütunu bulunmaktadır. Bu taşlar genellikle sadaka taşı olarak ya da atlı olanlar için binek taşı veya eşya taşıyanlar için hamal dinlenme taşı olarak kullanılmaktadır. Çeşmenin önündeki sadaka taşı olup ortasında dönemin para, akçe ve liralarını koyma oyuğu bulunmaktadır.

Tokgöz, çeşme kitabeleri o dönemin halkla iletişim panosu ve adeta billboardlarıdır değerlendirmesinde bulundu. Çeşme kitabesinin okunması ve çözümlemesinde kendi okumalarım yanında kitabelerde yer alan ayet-i kerimeleri anlamak için meal ve tefsirlere göz attığını belirtti. Çözümleme konusunda KOSKİ tarafından yayınlanan Konya’nın Tarihi Çeşmeleri kitabının faydalı olduğunu belirtti. Ayrıca Osmanlıca bilen uzmanlardan ve Osmanlıca kitabeler sayfasından da destek aldığını belirtti.
Müftü Abdullah Efendi çeşmesi kitabesinin okunuşu şöyledir:
“Bârekellâhu Te’âlâ
Bismillâhirrahmânirrahîm
Ve sekâhüm rabbühüm şerâben tahûrâ
Oldu matarla şîrîn âb-ı çeşme zîrâ
1342 (Hicri-Miladi 1924)
Çeşme kitabesinin boyalarının eskidiği ve döküldüğü görülmektedir.
Çeşmenin ve mescidin banisi Müftü Abdullah Ulubay’ı tanıyalım:
Camiye ve çeşmeye imini veren Müftü Abdullah Efendi, Osmanlı döneminde yetişmiştir. 1879 yılında Konya Beyşehir'de doğdu, ilk tahsilini burada yaptı. Konya'da Aksekili Hoca Mehmet Efendi'den dinî, ilmî ve felsefî konular üzerinde dersler görerek icazet aldı. İstanbul'da Muğlalı Müsevid Ali Rıza Etendi'den İslâm Felsefes ve İslam Hukuku, Arnavut Hüseyin Efendi'den ise mantık okudu. Müspet ilimlerder tababet ve kozmoğrafya ile de meşgul oldu.

Konya'da Şerafettin Camii'nde bi müddet dersiamlık yaptı. Fatih, Beyazıt, Süleymaniye, Sultan Ahmet gibi camilerde dinî, ilmî, edebî ahlakî, içtimaî ve diğer konularda halkı tenvir ve irşada çalıştı. 1913 yılında Medresetü'l-Kudat'a girdi ve 1918 yılında mezun oldu. Konya'da çeşitli okullarda din dersleri, İslam felsefesi ve edebiyat muallimliği yaptı.
İlim tahsilinde büyük istidadı olan Abdullah Efendi, bundan sonra 1913 yılında Medresetü’l-Kuzât’tan birincilikle mezun oldu. Bu sebeple de âdet olduğu üzere İstanbul Kadılığı’na tayin edildi. Farsça’yı Balıkesir eski mebuslarından Abdülaziz Mecdi Efendi’den öğrenen Abdullah Efendi, aynı zamanda da meşhur bir hattattır. Sülüs ve nesih yazıları Selimiye Camii İmamı Hacı Abdurrahman Efendi’den, ta’lik yazıyı da Mesnevîhan Sıdkı Dede’den öğrendi.

Arapça, Farsça ve Fransızca bilen Abdullah Efendi, İstanbul Darü’l-Muallimîn’den de mezun oldu, uzun yıllar İsparta İdadileri’nde, ulum-i Arabiyye ve din dersleri, Konya erkek ve kız mekteplerinde din dersleri, İslâm felsefesi ve edebiyatı öğretmenliği yaptı. Aziziye Camii’nde uzun yıllar vaizlik yaptı. Zamanın Konya Valisi Cemil Keleşoğlu, kendilerine büyük değer verir ve hürmet gösterirdi. Cemil Keleşoğlu, Hoca Efendi’nin vefatına yakın yıllarda bir Amerikalı uzmanla ziyaretine geleceğini haber verir.
Amerikalı misafir sohbet sırasında Müftü Efendi’ye pek çok sual tevcih eder, cevaplarını da alır. Hocayı çok beğenen Amerikalı şöyle der: “Ben pek çok İslâm ülkesi gezdim ve pek çok ilim adamı ile görüştüm, sizin kadar entellektüel, sizin kadar bilgili din adamı ile karşılaşmadım.” Amerikalı, Amerika’da kuracakları İslâm Enstitüsü için, merhumu uzman olarak Amerika’ya davet eder. Her türlü ihtiyacının karşılanacağını ve istediği ücretin verileceği söyler. Müftü Abdullah bey teşekkür eder ve ihtiyarlığını ileri sürerek bu teklifi reddeder

Abdullah Ulubay 1951 yılında Konya il müftülüğüne tayin edildi. 1956 yılına kadar bu göreve devam etti. Müftülük yaptığı sıralarda, İmam-Hatip okulunun açılması üzerine, Konya İmam-Hatip Okulu’nda uzun yıllar akaid dersleri okuttu. Rahmetli Hacı Veyiszade Mustafa Efendi Hocamız: “- Eğer Türkiye’de iki âlim varsa, mutlaka birisi Abdullah Efendi’dir. Eğer bir âlim varsa yine odur.” Derdi. Müftü Abdullah Ulubay 21 Aralık 1959 günü vefat etmiştir. Allah her ikisinden de razı olsun ve mekanları cennet olsun.

Çeşmeler Türk halkının su temin noktası ve sosyalleşme alanıdır.
Tokgöz tarihi çeşmeler kenti olan Konya’da bu kültürel mirasımızı koruma ve yaşatma kampanyası yapılmalıdır. Bir kenti yaşanılır kılan kadim mahalleleri ve kültürel miras unsuru olan çeşmeleri korumak ve yaşatmak kuşaklar arası iletişimin ayrılmaz parçasıdır.
Türk İslam medeniyetinde sosyolojik olarak her mahallenin camisi ve çeşmesi vardır. Çeşmeler kültürel ve tarihi miras unsuru olan mimari su yapılarıdır. Çeşmeler semtlere ismini vermiştir. Hatta onlarsız mahalle içinde bir yer bile tarif edilemez. Konya’da Şirin Hanım, Vali Ferit Paşa çeşmesi, Araplar çeşmesi gibi çeşmeler bulunduğu mahallenin merkezi noktasıdır. Çeşme aynı zamanda her mahallenin sakinlerinin buluşma noktasıdır. Her yaş ve kuşaktan insanın su doldurduğu ve sohbet ettiği bir konumdadır.
Çeşmeler metafizik planda yeryüzünde İslami bir hassasiyet ve dini gayretle inşa edilen İslami bir eserdir. Çeşme vakıf olarak yapılır ve kişiye sevap getirecek bir sadaka-ı cariye olarak tanımlanır. Çeşme hayrat eseridir. Allah rızası için insanlara karşılıksız olarak sel sebil tahsis edilir. Çeşmeye uğrak verenlerden, kullananlardan ücret istenmez. Sadece yaptırana bir hayır duası beklenir.

Çeşme aynı zamanda ekonomi literatüründe artı değer denilen bireysel zenginliğin kamu/halk yararına kullanılmasıdır. Selçuklu ve Osmanlı coğrafyasında kimsenin aklına bunu kapitalist bir kazanç unsuru olarak gelire çevirmek ve insanlara para ile satmak gelmemiştir.
Siyaset Bilimci ve Araştırmacı Yazar Ömer Tokgöz açıklamasının sonunda bazı öneri ve değerlendirmeler yaptı: Çeşmeler bizim bu topraklardaki ecdat yadigarı mimari ve sanat tarihi yönünden tapu senetlerimizdir. Tarihi ve kültürel miras unsuru olan çeşmeler hakkında farkındalık kültürünü artırmalıyız.
Birçok kez görüldüğü gibi tarihi çeşmeler sprey boyalarla kirletilmekte duvarları eciş bücüş yazılarla doldurulmaktadır. Bu davranışlar ecdat yadigarı tarihi eserlere karşı saygısızlık ve bir vandalizmdir. Konya’da bulunan 200 civarındaki tarihi çeşmeler kamera ile kontrol edilmeli ve polisiye takip yapılmalıdır. Mevzuatta yer alan adli ve idari hapis cezaları ve para cezaları ivedilikle uygulanmalıdır.

101 yıllık Müftü Abdullah Efendi çeşmesi bu anlamda beş yıldan uzun bir süredir kör tapalı, işlevsiz ve boynu bükük durmaktadır. İlgili kurum ve kuruluşlardan yıllardır bir restorasyon adımı ve hayata dönüş adımı beklemektedir. Asırlık Müftü Abdullah Efendi çeşmesi temizlenip kitabesi yeniden boyanmalı ve lülesinden içme suyu akıtılmalıdır.
- Bu tür tarihi eserlerin üzerinde mutlaka orijinal kitabesini açıklayan ve tanıtan barkod konulmalıdır. Akıllı telefonlar üzerinden web sayfasına erişim sağlanmalıdır. Bu hem mahalle insanının hem gelip geçen kişilerin tarihi eser hakkında doğrudan bilgi edinmesine vesile olacaktır.
- Konya’da bulunan asırlık tarihi çeşmelerin turistik gezi rotaları içine dahil edilmeleri Konya turizmi için bir kazanç olacaktır.
