Konya’nın bu kapısındaki sırrı Konyalılar bile bilmiyor
Konya’nın merkezindeki Alaaddin Tepesi üzerinde bulunan Alaaddin Cami ve Sarayının kuzey kapısındaki işlemelerdeki sır, duyanları hayrete düşürüyor.
Tarihiyle Türkiye’nin en değerli şehirleri arasında olan Konya’da yeni bir sır daha ortaya çıktı. Alaaddin Tepesi üzerinde bulunan ve Türkiye Selçuklu Devletinin yönetildiği Alaaddin Sarayı ve Camisinin kuzey kapısındaki sır duyanları hayrete düşürdü. Selçuklu eseri Konya Alâeddin Camii taç kapısı etrafında yazılı olan Fetih Suresi 42 parçadan oluştuğu ortaya çıktı. Konya’nın plaka numarası 42 olması ve en değerli kapıdaki bu tesadüf duyanları hayrete düşürdü.

ALAADDİN CAMİ VE SARAYI
Câmi, en eski Selçuklu eserlerinden olup, Alâaddin Tepesi üzerinde inşa edilmiştir. Selçuklu Sultanı I.Rükneddin Mesud (1116-1156) zamanında yapımına başlanmış ve I.Alâaddin Keykubad zamanında tamamlanmıştır (1221). Câmi avlusunda I.Mesud, Kılıç Arslan, II.Rükneddin Süleyman, I.Gıyâseddin Keyhüsrev, I.Alâaddin Keykubad, II.Gıyâseddin Keyhüsrev, IV.Kılıç Arslan ve III.Gıyâseddin Keyhüsrev'in mezarları bulunmaktadır.
Selçuklu Sarayı’nın yakınında yapılan bu caminin kuzeye açılan kapısı üzerindeki dört satırlık kitabesinden Sultan Alâeddin Keykubat tarafından tamamlandığı yazılıdır. Bunun sağ tarafındaki mermer üzerine iki satırlık kitabede ise mimarının Dımaşklı Mehmet bin Havlan, mütevellisinin de Atabeg Ayaz olduğu yazılıdır. Caminin cümle kapısı üzerindeki üç satırlık Arapça kitabede de Sultan Alâeddin Keykubat zamanında, 1220’de Atabeg Ayaz’ın kontrolünde tamamlandığı yazılıdır. Beş satır halindeki bir diğer kitabede de caminin yapımına Sultan I.Keykavus’un emri ile 1219’da Atabeg Ayaz kontrolünde başlandığı yazılıdır. Giriş kapısının sağındaki bir başka dört satırlık Arapça kitabede ise cami ile türbenin Kılıçarslan’ın oğlu Sultan Keyhüsrev’in oğlu Alâeddin Keykubat’ın 1219 yılında Atabeg Ayaz kontrolünde yapılmasını emrettiği yazılıdır. Giriş kapısının kemeri üzerindeki yuvarlak bir çini panonun içerisinde de iki Arapça yazı bulunmaktadır. Bunlarda Sultanın unvanları belirtilmiş ve diğer yazıda da 1220 yılında Kerimüddin Erdişah tarafından yapıldığı yazılmıştır. Kerimüddin Erdişah’ın kim olduğu ve ne gibi görevlerde bulunduğu bilinmemektedir. Bu kitabelerden başka caminin batı duvarında iki kitabe daha bulunmaktadır. Bunların her ikisinde de Sultan Alâeddin’in ismi Keykubat olarak geçmektedir. Doğu tarafındaki kapı üzerinde de Konya Valisi Sururi Paşa tarafından 1889-1890 yılında Sultan II.Abdülhamid’in fermanı ile harap durumda olan ve bazı yerleri yıkılmış olan caminin onarıldığı yazılıdır. Cami içerisindeki ahşap minberin kitabesinde de Sultan I.mesut ile oğlu II.Kılıçarslan’ın isimleri ve minberi yapan usta Ahlatlı Hacı Mengüberti’nin isimleri yazılıdır.
Alaeddin Tepesi ve Alaeddin Camii
Alaeddin Tepesi Parkı’nın zirvesi, Anadolu Selçuklu Devleti’nin en büyük ve en önemli ulu camilerinden Alaeddin Keykubat Camii’ne ev sahipliği yapıyor. Yapımına Selçuklu Sultanı I. Rükneddin Mesud zamanında başlanan cami, I. Alaeddin Keykubad zamanında tamamlanmış. I. Mesud, II. Kılıçarslan, I. Gıyaseddin Keyhüsrev, I. Alaeddin Keykubad gibi Anadolu Selçuklu Hanedanının önemli isimleri bu camiinin avlusunda medfun. Anadolu’da Türk medeniyetinin yayılmasında büyük hizmeti geçen Selçuklu Devleti’nin bütün tarihinin merkezi olan Alâeddin Camii, kitâbeleri, süslemesi ve türbeleri ile değerli. En son 1880 yılında Sultan II. Abdülhamid’in fermanı ile harap ve yer yer yıkık olan cami tamir görmüş ve ibadete açılmış.
Konya Alâeddin Camii'nin kale bedenlerini andıran kuzey avlu duvarlarında ve kapılar üzerinde mühr-i Süleyman biçiminde, dilimli süslü çerçeveler içine yerleştirilmiş bir çok kitabe bulunuyor. Bu kitabeler bu önemli Selçuklu eserinin tarihini aydınlatıyor.
Kuzeye açılan kapı üzerindeki sekizgen Selçuklu yıldızı biçimindeki çerçevenin içindeki dört satırlık kitabede yapının Sultan Alâeddin Keykubad tarafından bitirildiği bilgisi yer alıyor.
Caminin esas cümle kapısı üstündeki üç satırlık Arapça kitabede, eserin Sultan Alâeddin Keykubad zamanında 1220 yılında Atabeg Ayaz'ın nezaretinde tamamlandığı bildirilmiş.
