Konyaspor ile Avrupa'da oynamak isterdim! Tolga Ünlü, Sportmen Dergisi'ne konuştu
Konyaspor’un transfer yasaklı döneminde parlattığı ve Türk futboluna kazandırdığı Tolga Ünlü, Sportmen’e verdiği röportajda ‘Konyaspor’da çok güzel günlerim geçti. Sene 2015’ti severek ayrıldım adeta. Ayrılık zamanında olmuştu. Her iki taraf için de doğru bir karardı. Takıma para da kazandırarak gitmiştim. En büyük isteğim ise Konyaspor ile Avrupa’da oynamaktı, bana nasip olmadı’ dedi
Konyaspor ile 1.Lig şampiyonluğu yaşadıktan sonra bir süre Süper Lig’de de yeşil-beyazlı formayı giyen sağ bek Tolga Ünlü… Anadolu Kartalı’ndan 2015 yılında ayrılarak Akhisarspor’un yolunu tutmuştu. Daha sonra sırasıyla; Erzurumspor ve yine Akhisarspor’da görev alan gurbetçi futbolcu bugünlerde Altay forması giyiyor. Erzurumspor ve Altay ile 1.Lig şampiyonluğu da yaşayan Tolga Ünlü, yoluna Süper Lig’de devam ediyor. Konyaspor deplasmanına maça gelen eski dostla kısa bir söyleşi yapma fırsatı yakaladık. Şimdi o röportajın öne çıkan satırbaşlarını size sunuyoruz.
Konyaspor’dan ayrıldıktan sonra Akhisarspor yeni bir macera olmuştu senin için. Gözünü Konya’da açmıştın. Konya’dan ayrılınca neler yaşadın? Zorluklar çektin mi ilk zamanlarda?
Akhisarspor’da da Konyaspor’daki gibi aile ortamı vardı. Ama Selim’den Recep’ten ilk defa ayrılmıştım. Son gün giderken hatırlıyorum. Onlar bile ağladılar, gözyaşı döktüler. İlk gittiğinde sersemliyorsun. Dertleşeceğin birisi yok. Senin yaşıtında var. Ama çoğu senden daha yaşlı. Hemen ayak uyduramıyorsun. İlk başlarda tesislerde kaldım zaten. Herkesle iyiydim ama 1-2 kişiyle daha samimiydim. Bir de Roberto Carlos beni oynatıyordu. İyi de oynuyordum. Ama benim yerimi de kovalayan vardı. Hocayla araları iyiydi, zorluyorlardı. Beni bir türlü kesemiyorlardı ve ben onun tedirginliğini yaşıyordum. Bu Konya’da yoktu. Oynamasan bile neden oynamadığını biliyordun. Oynasan bile seni arkandan kovalayan yoktu, dua eden vardı.
Roberto Carlos ile çalışmak nasıldı? Oyunculuğu çok iyiydi, hocalığı nasıl?
Carlos ile ilk tanıştığımda saçım uzundu. ‘Beckham mı geldi?’ diyerek şaka yapmıştı. Ondan bir hafta sonra saçımı kestirdim. Bana ‘Neden saçını kestirdin?’ dedi. Oynattı beni. İdmanlar da iyi gidiyordu. Bana gelip ‘Senin alt yapın neresi? Nerede oynadın?’ gibi sorular soruyordu. Gittikçe benim hakkımda daha çok şey öğrenmeye çalışıyordu. Yardımcıları da çok fazla üzerime düşüyordu. Kendisini tamamen futbola adamış bir isim. Başka bir şeyle işi olmuyor. O dönem bizim takım çok iyi pas yapıyordu. Eksilerimiz var mıydı? İlla ki vardı. Mesela Konyaspor’a burada 2-1 yenilmiştik, çok iyi hatırlıyorum. Maçtan sonra bana ‘Yenildik falan ama ben anladım. Senin eski takımın olmasına rağmen iyi oynadın. Sıkıntı yok. İyi oynadık’ dedi.
Konyaspor sen yokken Avrupa’ya gitti. Kıskandın mı? ‘Ben de orada olsaydım keşke. Cefasını ben çektim, sefasını onlar sürüyor’ dedin mi?
Futbolda öyle düşünürsen nerelerden nerelere bakman lazım. Şimdi biz görevimizi yaptık, lige çıkardık. Yeni statta da oynadım. Ben de ilkleri yaşadım. Buna şükrediyorum. Konya ve Konyaspor, bana çok şey verdi. Ziraat Türkiye Kupası’nı aldılar, Süper Kupa’yı aldılar, UEFA Avrupa Ligi’ne gittiler. Her maçı da izledim. O statta UEFA Kupası maçı oynanırken çok değişik hissettim. Çünkü düşmeye aday takım gözüyle bakılıyordu. Sonra orada Avrupa maçı oynandığını görünce değişik oluyorsun. Selim oynuyor, Ömer Ali oynuyor. Ali ağabeyi görüyorsun. Çoğu kişi kıskanıyordur. ‘Keşke ben de orada olsam’ dersin. Ama o takım şampiyon oldu, orada oynamayı o takım hak etti. Şampiyon olanı takımdan çıkar, ‘Daha önce takımı ben çıkardım’ de. Öyle bir şey yok. Ama ‘Keşke ben de oynasaydım’ diyorum. Şimdi bile büyük takımları çıkarttığında tüm takımlardan teklif gelsin. Kimi seçersin? diye sorarsan; Ben birinci sıraya Konyaspor’u yazarım. Bildiğim ve sevdiğim bir kulüp.
İleride teknik direktör olmak istiyor musun? Birçok iyi teknik direktörle de çalıştın. İlla bir şeyler almışsındır.
Futbolculuk yaşantısını biliyorsunuz. Futbolcuyken güzel. Ama teknik direktörken bilemiyorum. Yine aynı hayatı yaşıyorsunuz aslında. Daha çok diken üstündesiniz. Futbolcuyken düzen kuramıyorsun Her sene, belki her altı ayda bir şehir değiştiriyorsun. Ben aslında futboldan sonra düzenimi kurayım düşüncesindeyim. Belli olmaz tabi. İyi bir hocanın yanına gidersin, seni yardımcı olarak ister. Hayır diyemezsin ve gidersin. Hocalık olabilir. Ama menajerlik hiç kafamda yok. Onu hayatta yapmam.
Konya’da en çok neyi özledin?
Yemek falan çok klişe şeyler. Selim, ben ve Recep, Konya’da Bosna Hersek Mahallesi’nde ve otogar taraflarında eve çıkmıştık. Oradaki ortamı ben gerçekten çok özledim. Sabah kalkıp, Selim ve Recep ile kahvaltıya yapmayı, oradan idmana gitmeyi ve idmandan sonra akşam yemeğine gitmeyi özledim.

Konyaspor’da kalsaydın daha iyi yerlerde olabilirdin. Konyaspor’a bir kırgınlığın var mı?
Bir kırgınlık yok. Çünkü o dönem ben ayrılmak istedim. Bu da oynamamla alakalıydı. Hem oynamıyordum hem de gençliğin verdiği bir şeydi. Ama asıl şey, Konyaspor’un bana iyi bir kontrat önermemesiydi. Bu kırgınlıkla alakalı bir şey değil. Ben güzelce söyledim, onlar da kabul etti. Benim zaten bonservis de kazandırmam ahde vefa gibi oldu. Ayrılabileceğim en güzel şekilde ayrıldım.
VELİ ÖZKAN – SPORTMEN DERGİSİ
