Koronavirüs sonrası ekonomi savaşlarında "uzlaşma" beklentisi

TASAM Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu:- "Ticari ve mali korumacılığın, emek hareketlerinin, hem artan işsizlik, hem göç ve iltica hareketleri, hem de kaçınılmaz olarak artacak olan suç oranı nedeniyle belirsiz bir süre devam edece
Koronavirüs sonrası ekonomi savaşlarında "uzlaşma" beklentisi

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM ) Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu, dünyanın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından alacağı çok ders olduğunu belirterek, salgının "uyandırma zili" olarak nitelenebileceğini kaydetti.

Salgın nedeniyle ticaret, eğitim, ulaşım, yüz yüze diplomasi, sanayi, turizm gibi faaliyetler neredeyse dururken, bir yandan ilaç, aşı ve tedavi yöntemleri geliştiriliyor, bir yandan da salgın sonrası insanlığı nasıl bir dünya düzeninin beklediği konusunda tartışmalar sürüyor.

Milyonlarca insanın işsiz kaldığı, işletmelerin iflas ettiği veya geçici olarak faaliyete ara verdiği, dayanabilenin kamu desteğine ihtiyaç duyduğu bir dönemden geçildiğini dile getiren Prof. Dr. Kalaycıoğlu, koronavirüsün dünya ekonomisine etkisini AA muhabirine değerlendirdi.

Salgının başladığı gibi hızla bitmezse, önümüzdeki yılın 2019'a göre daha yoksul bir dünya olacağını aktaran Kalaycıoğlu, koronavirüs salgını sonrası ticaret savaşlarının yerini uzlaşma girişimlerine bırakma eğilimi içine gireceğini söyledi.

Güç ve nüfuzun nereye kayacağı konusunun henüz netlik kazanmadığını ifade eden Prof. Dr. Kalaycıoğlu, şunları kaydetti:

"Bunun için salgının yarattığı hasarı ve açmakta olduğu derin yaraları hangi ülke veya ülkelerin daha çabuk onaracağına bakmak gerek ki bunun için zaman gerek. Sağlık kaleleri çöken ABD, insan kaynakları zorlanan AB mi? Henüz ekonomik hasar ve siyasi dönüşümün sonunu görmedik. Rusya olmayacağı kesin. Rakamlarına pek güvenemediğimiz ama kendi bünyesinde başlayıp yayılan virüsü kontrol etme gücü gösteren Çin mi? Yıllar boyunca Çin’in muazzam bir sanayi ve hizmet alt yapısı oluştu. Salgını kontrol altına aldı ve büyümesini hala yüzde 6,1 olarak veriyor. Bu gerçek olabilir mi emin değilim? Açıkçası yılın ilk çeyreğinde büyüme hızında bir düşme olması daha gerçekçi olurdu. Ayrıca hala orta gelir grubunda bir ülke. Yani o terzinin, kendi geniş coğrafyasında hala dikemediği sökükleri var. Dünyayı denetleme siyasi iddiasını, önümüzdeki birkaç yıl, yaralarını sarmak için kullanacak ve tabii daha da güçlenecektir. Enerji talebi artar da o piyasalar canlanmaya başlarsa, küreselleşmenin yeniden lokomotifi olup olmayacağını göreceğiz."

- "Küreselleşme askıya alındı"

ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı ticaret savaşlarıyla ticari küreselleşmenin zaten koşullu hale geldiğini ve siyasi kaprislerin çarkına takılmaya başladığını söyleyen Kalaycıoğlu, "Salgın dolayısıyla fiziki sınırların, mal, hizmet ve insan hareketlerine şu anda süresiz olarak kapandığı, sermaye hareketlerine de denetimin geldiği bir dünyada küreselleşme askıya alınmış demektir." değerlendirmesini yaptı.

Ticaret ve finansın ulusal sınırlar içinde bile duraksadığı bu günlerde süresiz bir küreselleşme donmasından söz edebileceğini ancak bunun küreselleşmenin sonu anlamına gelmediğini vurgulayan Kalaycıoğlu, şöyle devam etti:

"Hangi noktada ve ne hızla geri döneceği, başlangıçta küreselleşmeyi yaratan koşulların tekrar oluşmasına bağlı ama dünyanın bu salgından alacağı çok ders var. Bence salgın bir uyandırma zili. Ticari ve mali korumacılığın ve emek hareketlerinin, hem artan işsizlik, hem göç ve iltica hareketleri hem de kaçınılmaz olarak artacak olan suç oranı nedeni ile belirsiz bir süre devam edeceğini, ama ticaret savaşlarının (tarife savaşları) yerini uzlaşma girişimlerine bırakma eğilimi içine gireceğini düşünüyor ve umuyorum. Yeni bir düzenden söz ediyorsak bu yine çok taraflı bir uluslararası ticaretin, kişisel iktidarların kaprisleri ile değil, Dünya Ticaret Örgütü gibi kuruluşların kendilerini yeni koşullara uyumlu hale getirdiği bir ortamda olacağını düşünüyorum. Bu açıdan uluslararası iş birliği için umut, her zamankinden daha fazla bence."

- "Kendi kendine yeterlilik sağlanmalı"

Yüksek teknoloji uygulamalarının vasıfsız işsize istihdam yaratma zorluğu yaşatacağını ifade eden Kalaycıoğlu, "İnsandan kaçıp, onu iş yeri dışında tutan teknoloji tercihleri bazı ülkelerde biraz rafa konmak zorunda ama teknik ve mesleki eğitimin yanı sıra, tarım sektörlerine önem verme gerekliliği 'kendi kendine yeterliliğin' sağlanması anlamında önemlidir." diye konuştu.

Prof. Dr. Kalaycıoğlu, artan devlet yardımları nedeniyle "Neo-Keynesizm"i de aşan bir döneme girildiğini belirterek, "Kamu hizmetleri fiyatlarında indirim yaparak, bireysel tüketimi 2 yıl garanti altına alan bir pazarlama anlayışı ortaya çıktı. Bunun yanı sıra mallarda fiyat arttırmayan, hatta indiren gönüllü özel sektör davranışı, aslında bize, iyi niyetten çok daha önce ne kadar yüksek karlar edildiğini düşündürtüyor. Fiyatların zaten düşme eğiliminde olduğu ve durgunluğun soğuk nefesini hanidir soluyan ülkeler ise Neo-Keynesian politikaları tekrar, tekrar kullanıyor, kullanmak zorunda." ifadelerini kullandı.

Salgına karşı alınan önlemlerin dünya ekonomisini durgunluğa sokmasının kaçınılmaz olduğunu kaydeden Kalaycıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Büyümenin dünya genelinde aylık yüzde 1,5-2 gerilemesine hiç şaşmamalı. Bu dünya ekonomisi açısından 2020'de en iyi ihtimalle yüzde 3-3,5 küçülme anlamına gelir. 2021'e sirayet etmeyen bir küçülme ise salgının denetim altına alınmasıyla mümkün olacaktır. Bu da ülkelerin her biri içinde ve dünyada birbirleri ile mücadele değil, salgın ve artçı etkileri ile iflaslarla, işsizlikle ve moral çöküntü ile mücadele etmelerini zorunlu hale getirmiş durumda. Açıkçası Kovid-19 salgını insanlık, dünya ve Türkiye için uyanma ve neleri ülke, dünya, iktidarlar ve bireyler olarak yanlış yaptığımızı değerlendirme fırsatı."

Kaynak: