Koronayla birlikte kaygı da bulaşıyor!

Koronavirüsün neden olduğu kaygı ve korku, milyonlarca insanın akıl sağlığını olumsuz etkilerken, bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Koronavirüs nedeniyle kaygı bozukluğu rahatsızlıklarının arttığını söyleyen Psikolog Abdullah Duysak, “Şuanda psikologlara kaygı bozukluğu nedeniyle daha çok kadınlar ve çocuklar başvuruyor” dedi.
Koronayla birlikte kaygı da bulaşıyor!

Koronavirüs, hayatın bir parçası olmaya devam ediyor.  Bu dönemde kaygı bozukluğuyla birlikte psikologlara başvuran insanların sayısında artış yaşandı. Psikolog Abdullah Duysak, yapılan araştırmalara göre son dönemlerde kadınların ve çocukların daha çok kaygı bozukluğu yaşaması nedeniyle psikologlara başvurduğunu kaydetti.

‘BİR MİKTAR KAYGI NORMAL’

Koronavirüs sürecinde bir miktar kaygının normal olduğunu söyleyen Psikolog Abdullah Duysak, “Normal kaygının üstünde korku ve endişelerimiz olduğunda bu hayatımızı etkilemeye başlar. Kaygı, gerçek olmayan kaygıyla birleştiğinde aslında bireyin yaşadığı davranışın normal olmadığı, ruh sağlığı bozulduğunda yoğun bir kaygının yaşandığı, kişinin artık bu durumla alakalı ön yargılarının olmaya başladığını görüyoruz. Olumsuz düşünceler daha çok gün yüzüne çıkmaya başladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün açıkladığı verilere göre kaygının gün be gün daha çok arttığı, aslında kaygıyla beraber birçok problemin de gün yüzüne çıktığı görülüyor. İnsanlar, “Pandemi tekrar artarsa, ya ben virüs olursam, aileme bulaşırsa” gibi düşüncelerinin içerisine girdiler” diye aktardı.

abdullah-duysak.jpg

‘OLUMSUZ DÜŞÜNCELER KAYGIYI TETİKLİYOR’

Son zamanlarda artan olumsuz düşüncelerin kaygıyı daha çok tetiklediğini savunan Duysak, Virüs belirtileri taşıyan insanların  “Ben de ya virüs yoksa ve gidip hastaneden  virüs kaparsam” diye düşünen insanları duymaya başladım. Bu olumsuz duygular, davranışlar kaygıyı daha da tetikliyor. Tabiri caizse bir çakmak da o yakıyor. Pandemi sonrasında ruhsal durumların birbirini doğurması durumu ortaya çıkıyor. Örneğin kaygı endişeyi, endişe korkuyu getiriyor. Bunların her biri halkanın birer parçası oluyor. Bu durumlar obsesif, kompulsif bozukluğunun olmasını da tetikliyor. Sürekli ellerimizi yıkamak da bundan kaynaklanıyor” ifadelerine yer verdi.

‘FİZİKSEL EGZERSİZ VE NEFES EGZERSİZİ ÖNERİYORUZ’

Ruhsal yorgunluğun giderilmesi için fiziksel egzersiz ve nefes egzersizleri yapılması gerektiği önerisinde bulunan Duysak, şunları söyledi: “Bunlar aynı zamanda kaygıyı azaltıcı durumlardır. Koronavirüsle birlikte biz aslında eve kapandık. Kapanmadan sonra uzun bir süre evdeydik ve artık miskinleştik. Belli bir süreden sonra normalleşmeyle birlikte dışarıya çıktığımız anda bir bocalama oldu. “Acaba korona olabilir miyiz?” kaygılarımız gün be gün daha çok artmaya başladı. İnsanların bu normalleşme sürecinde aslında salgın sürecinin ne zaman biteceğiyle alakalı kaygılar her zaman artmaya başladı. Hal böyle olunca da ruh sağlığımız daha çok etkilenmeye başladı. En başta gelen kaygı bozukluğu, ofsesif, kompulsif bozukluğu gibi KVD dediğimiz durumlar, olumsuz düşünceler bunlar hepsini birbirleriyle tetiklemeye başladı. Önlemler aslında maske, mesafe ve hijyene uymak bile her şeyin normal seyirde gitmesini sağlayacaktır. Bunun bir tık üstü kaygıyı tetikleyici durumlar olur.”

‘KENDİNİZE GÜNDE 15 DAKİKE AYIRIN’

Duysak, kaygıyı azaltmak için şu tavsiyelerde bulundu: “Kişinin günlük hayatında aşırı kaygı ve korku anlamında tekrarlayıcı durumlar olursa psikoloğa başvurması gerekmektedir. Kişinin, ara sıra dalması, kendisini yorgun hissetmesi, kas ağrılarının olması durumlarında yardım alması gerekmektedir. Yaklaşık 6 aydır korku, aşırı endişe, gerginlik, sinirlilik haliyle alakalı durumlar pandemi sonrasında daha yüksek olarak ortaya çıktı. Kaygıyı azaltmak için kendimize günde 15 dakika zaman ayırmamız gerekmektedir. Günde 15 dakika tempolu bir yürüyüş yapmamız bize iyi gelecektir. Kendimize zaman ayırırken bahane sunmamız gerekmektedir. Doğru şekilde beslenmek de kaygıyı azaltıcı durumlar arasında yer alır. Uzmanlar Omega 3 yağı ve balık yenmesini tavsiye ediyor. En az haftada iki kez yumurta tüketilmelidir. Bu da kaygıyı hafifletici durumlar arasındadır. Belli zamanlarda kahvaltı yapılmalı, düzenli uyku çok önemlidir. Endorfin ve serotonel salgılamak için de en çok bitter çikolatayı tavsiye ediyoruz.”

‘VİRÜSE KARŞI TETİKTE OLMALIYIZ’

Koronavirüsüne karşı tetikte olunması gerektiğinin altını çizen Duysak, “Dünyayı saran yeni gerçeklik karşısında hepimiz olmalıyız ve bu durumu kabullenmeliyiz. Eski günlerimize dönmenin zor olacağının bilincinde olmalıyız. Böyle yaşamayı öğrenip bu şekilde devam etmeliyiz. Böyle ön yargılarımızın ve olumsuz düşüncelerimizin farkında olup da bu düşünceler varsa uzmanlarımızdan yardım almalıyız. Koronavirüs sürecinde gerekli kurallara uyarak geleceğe dönmek için elimizden geleni yapmalıyız. ‘Ne yapabilirim’ düşüncesiyle ilgili kendimize dönmeliyiz. Böylelikle kaygı durumlarımızın daha da hafifleyeceğini göreceğiz” diyerek sözlerini tamamladı.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ