Koruyacağım derken zarar vermeyin!

Okulların açılmasıyla çocukların da kontrollü hayata geçeceğini söyleyen Psikolog Abdullah Duysak, “Kontrollü hayatla ilgili ailelerin endişeye kapılmamaları gerekmektedir. Aksi takdirde bu süreçten çocukların daha çok etkileneceği kaçınılmazdır” dedi.
Koruyacağım derken zarar vermeyin!

31 Ağustos’ta okulların açılmasıyla birlikte çocuklar da kontrollü hayata adım atıyor. Koruyucu olan ebeveynlerin çocuklarının daha çok kaygılandığını ifade eden Pandomim Psikolojik Danışma Merkezi Psikolog Abdullah Duysak, “Yapılan araştırmalara göre yüzde 85 oranında endişeli ailelerin çocukların da endişelendiği gözlemlenmiş. Salgının verdiği durum aslında anne ve babalarımızın tutumuyla belirlidir” ifadelerini kullandı.

koruyacagim-derken-2.jpg

‘KORONA’YI NORMAL HASTALIKMIŞ GİBİ ANLATIN’

Koronavirüs salgınının çocuklara normal bir hastalıkmış gibi anlatılması gerektiğini ifade eden Psikolog Abdullah Duysak, “ Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulunun verdiği karar doğrultusunda Ağustos da okulların açılmasıyla çocuklar da kontrollü bir hayata geçiyorlar. Kontrollü hayatla ilgili ailelerin endişeye kapılmamaları, ebeveynlerin endişeye kapıldığında çocukların daha çok etkileneceği kaçınılmazdır. Yapılan araştırmalara göre yüzde 85 oranında endişeli ailelerin çocukların da endişelendiği gözlemlenmiş. Salgının verdiği durum aslında anne ve babalarımızın tutumuyla belirlidir. Örneğin koruyucu anne modeli olan annelerimiz biraz daha duygusal oluyor. Duygusal anlamda benim çocuğum korona olacak mı diyerekten daha da endişeleniyor. Bu koruyucu anne olan kişilerde endişe durumu daha fazla oluyor. Haliyle çocuk da bu endişeleri direk yansıtıyor. Anne istemeden de olsa kaygıların artmasına da neden oluyor. Anneler duygusal yapısını bir kenara bırakıp daha net, açık, pürüzsüz bir şekilde annenin anlatması, maske kullanımının Korona’nın normal bir hastalıkmışçasına anlatılması aslında çocuğun daha az endişeye kapılasına sebep veriyor” diye aktardı.

ENDİŞEYE KAPILMAMAK İÇİN DİKKAT!

Çocukların endişeye kapılmaması için yapılması gerekenleri anlatan Psikolog Duysak, “ İlk önce eğer anne ve baba endişeliyse kendilerine günün belli saatlerinde tempolu bir yürüyüş ayarlamaları gerekmektedir. Bunu yaptıkları takdirde endişelerinin azaldığını görecekler. Astım, bronşit gibi kronik rahatsızlığı olan çocuklar Korona olduklarında atlatmaları daha zor. Sürekli 65 yaş üstü diyoruz ama tüm dünyaya bakıldığında 65 yaş altında da Koronavirüs tespit ediliyor. Kronik rahatsızlığı olan çocukların velileri çocuklarını okula göndermeyebilir. Biz el hijyenine, maske kullanımını ve çocuğun normal Korona süreçlerini anlattığımızda çocuğumuzun Kovid-19 olma olasılığı daha da düşecektir. Biz burada tamamen endişeler üzerinde duruyoruz. Kronik rahatsızlığı olup bir de koruyucu anneyse inanın o endişeye bir çakmak da kendisi yakıyor” ifadelerine yer verdi.

‘ÇOCUKLAR İÇLERİNDEKİ ENERJİYİ ATMAK İSTİYORLAR’

Koronavirüs sürecinde çocukların evde çok sıkıldığını içlerindeki o enerjiyi atmak için okula gitmek istediklerini belirten Duysak, “Normalleşme süreciyle birlikte korkular ve kaygılar tavan yaptı. Örneğin bu süreçte çocuğunuza nefes al dediğinizde almayacaktır. Ama bunu anne ve babanın oyuna dökerek, “hadi karnımızdaki balonu şişirelim, burnumuzdan nefes alıp ağzımızdan verelim. Hadi gel biraz fiziksel egzersiz yapalım” demeleri gerekmektedir. Çocukların büyük bir çoğunluğu evde kalmaktan aslında çok mutsuzdur. Dışarıya çıkıp egzersiz yapan çocukların daha mutlu oluğu gözlemlenmiştir. Böylelikle içlerindeki enerji fazlalığını baskılamamış oluyor ve gayet doğal bir şekilde atmış oluyolar. Kaygılar ve endişeler çocukta da hafifliyor. Çocukları belli bir süre eve kapattık ve bu süreçte çocuk iyice bunaldı. O nedenle çocuklar okula gitmek istiyorlar çünkü içlerindeki o enerjiyi atmaları gerekiyor. Okul da çocukların o enerjilerini atmaları için büyük bir etkendir. Okul çocuğun daha da mutlu olmasını sağlayacak. Endişeler ve kaygılar azalacak” diye konuştu. Duysak son olarak, bu sürecin dijital yaşamı ve dijital eğitimi ön plana çıkardığını dikkat edilmediği takdirde bu durumun çocuğu televizyon, tablet ve bilgisayara yönlendireceğini ve böylelikle çocukların da kendilerini yalnız hissetmelerine neden olacağını aktardı.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ