Kurbana Karşı Olanlar, Rantına da Karşı mı? Mehmet Toker yazdı

Yeni Haber Gazetesi Yazarı, Konya İl Uzman Vaizi Mehmet Toker, yarın başlayacak olan Kurban Bayramı öncesi kaleme aldığı "Kurbana Karşı Olanlar, Rantına da Karşı mı?" başlıklı yazısında önemli noktalara değindi.
Kurbana Karşı Olanlar, Rantına da Karşı mı? Mehmet Toker yazdı

İŞTE MEHMET TOKER'İN O YAZISI:

"Et yiyecekseniz, fakirlere et dağıtacaksınız kurban kesmeyin! Marketlerde, kasaplarda kuşbaşı, pirzola, bonfile, hepsi satılıyor. Gidin marketten et alın, dağıtın!" diyen ileri zekalılarla aynı ülkede yaşıyor olmanın dayanılmaz hafifliğini üzerimizde hissettiğimiz  Kurban Bayramına yaklaşmış bulunuyoruz. Çünkü Mareket ve kasaplardaki et ve et ürünleri tarlada yetişiyor.

Her yıl Kurban Bayramı yaklaşırken, ne hikmetse ,Türkiye'de her yıl tekrarlanan bir takım replikler gündeme taşınıyor ve temcit pilavı gibi her yıl ısıtılıp ısıtılıp önümüze konuluyor. Bu ülkede kripto olarak yaşayan azgın azınlığın ve onların dümen suyunda hareket eden bir takım kimselerin her yıl Kurban Bayramı öncesinde koro halinde dillendirdikleri bir maskeli balo söz konusu.  "Kurban kesmeyin, Kurban katliamdır!", "Hayvan keserek bayram kutlayan bir dini aklım almıyor!", "Fakirlere yardım etmek istiyorsanız, kurban parasını fakire fukaraya ya da ÇYDD'e verin!" diyen bir takım papağanlar  medyada veya sosyal medyada arz-ı endam ediyor.

Bu durum sadece kurban ibadeti için geçerli olan bir karşı çıkma veya bir tahkir durumu değil. Aynı güruh Müslümanların ezanına, namazına, camisine, ibadetini hangi dilde yapması gerektiğine varıncaya kadar müdahele etmek, karar vermek istiyor. "Ramazan sıcak günlere geldi, Ramazan'ı kış aylarına sabitleyelim!" diyecek kadar Müslümanların ibadetleri üzerine söz hakkı olduğunu zanneden ukala ve akıl fukarası tipler var. Fakat aynı kimselerin ya da aynı zihniyetin yıllar yılı, Müslümanların vekaletle kurban kesimine, kurbanlarının derilerine ve kurban etinden tasadduk edilmesi gereken üçte birlik kesime talip olduklarını görüyoruz. Ne hikmetse, başörtülü eleman çalıştırmadıkları, haram olan domuz ürünleri ve alkollü içecek sattıkları  ticari işletmelerinde, marketlerinde Kurban bayramı yaklaştığı zaman "Kurbanlarınızı bizden alın!" türü reklamlar yaptıkları ve kurban/hisse adı altında esasen kilo ile et satışı yaptıkları da aşikar. (Çünkü sabit kilo kurban/hisse satışı işin tabiatına aykırı.) Bu dini istismarın, dini duygu istismarının gelmiş olduğu son nokta.

Bu zihin yapısındaki azgın azınlığın yılın sair günlerinde, fakir fukara akıllarına bile gelmiyor.  Kendileri "stick house"larda, bir porsiyona bir kurban parası verdikleri  yarı pişmiş ala kanlı biftekleri, pirzolaları yutarken, kurbandan kurbana boğazından bir lokma et geçen, hakları gaspedilerek muhtaç duruma düşürülmüş insanlar olduğunu akıllarına bile getirmiyorlar. Üzerlerinde minimum sekiz on hayvanın kürkünden oluşan en az sekiz on  kurbanlık hayvan parasına aldıkları kürkleri giyerlerken hayvan hakları, hayvanseverlik akıllarına bile gelmiyor. Aynı şekilde yılbaşı akşamları içkinin yanına meze yaptıkları hindilerin de hayvan olduğunu zannedersem bilmiyorlar. Galiba hindinin ağaçta yetiştiğini,  kürklerin tarladan toplanır bir madde  olduğunu zannediyorlar.  Bir oturuşta, 15 dakikada çeyreğini mideye gömdükleri domuzu bitki zannediyorlar. Kaldı ki sadece Çin'de kürkü için, canlı canlı derisi yüzülmek sûretiyle katledilen (yanlış okumadınız kürklerin daha canlı olması ve parlaklığını kaybetmemesi için hayvan canlı iken derisi/kürkü yüzülüyor) hayvan sayısının minimum yirmi milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Aynı şekilde Polonya'da, Danimarka'da kürk hayvanı yetiştiriciliği her geçen gün artan bir ivme ile devam ediyor.

Müslüman olmayan farklı ülkelerde ve kültürlerde fok katliamı, kedi, köpek, inek, hindi katliamı festival adı altında yapıldığı zaman ne hikmetse kurbandan rahatsız olan sözde hayvan hakları savunucuları bunlardan rahatsız olmuyorlar veya rahatsızlıklarını hiçbir şekilde dile getir(e)miyorlar. Dişleri için, kürkleri için, spor olsun diye, zevk için öldürülen ve nesilleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan hayvanlar için bu kimselerden aynı duyarlılığı göremiyoruz.

Kurban, İslam inancında Hz. Adem'den itibaren bütün şeriatlarda uygulanan ve Allah'a yaklaşmayı esas alan maddi ve manevi fedakarlığın sembolik bir ifadesi olan bir ibadettir. Son halini son şeklini İslam ile kazanmıştır. Kurbanda insanlar tarafından yetiştirilen, üretilen ve belirli şartları, -yaş, cinsiyet, sağlık, özürsüzlük gibi- taşıyan hayvanların sene de bir defa, belirli bir zaman içerisinde Allah rızası için boğazlamak suretiyle, eti'nin paylaşılması esası üzerine kurulmuş olan bir ibadettir. Kurban kesilirken ne şekilde, nasıl kesileceğini, şartlarını yine İslam belirlenmiştir. Bir takım acemi veya bilinçsiz kimselerin yapmış olduğu hata ve yanlışlıkları genelleyerek, hatanın  İslam'a ve ibadete yüklenmesi en basit ifadeyle bir aymazlıktır. Aymazlık değilse art niyettir.

Her yıl olduğu gibi bu yılda müslümanlar bu ibadetlerini, Allah'a yaklaşmanın ve yakınlaşmanın bir göstergesi olarak, sırf Allah rızasını gözeterek, Allah'tan gelen: "Rabbin için kurban kes!" emrine tam teslimiyet ile boyun eğerek ibadetlerini yapacaklardır. Kurbanın alım satımı, derisi, payları, sakatatları gibi ranta dönüştürülecek bölümlerini de İslam,  Müslüman ve kurban düşmanı vakıf, dernek, kişi ve kuruluşlarla asla paylaşmayacaklardır. Çünkü bu tür İslam düşmanı, Müslüman düşmanı, Ümmet düşmanı dernek, vakıf, kuruluş ve kimselerle paylaşılan kurban veya sair rantı; bilinmelidir ki Müslümanlara kurşun, silah ve yıkıcı lobicilik faaliyetleri olarak geri dönecektir.

Müslüman, Peygamber Efendimizin ifadesi ile: "Bir delikten iki defa ısırılmayan, uyanık kimse..." olmalıdır.  Yıllar yılı FETÖ vb. Müslüman görünümlü siyonist kuklaları, Müslümanların kurbanlarını istismar ederek rant sağladılar. Şimdi de aleni ümmet ve millet düşmanı dernek, vakıf veya oluşumlar kurban organizasyonları yaparak ya da kurban paylarını, derilerini talep etmek suretiyle aynı şekilde Müslümanların ibadetleri üzerinden rant elde etmeye çalışıyorlar. Aynı hataya Müslümanların düşmemesi gerekiyor. Bu tür oluşumlara kurban veya deri, hisse, pay, sakatat vb. vermek kendi geleceğimizi, istiklal ve istikbalimizi kurban vermek demektir.

Bu duygu ve düşüncelerle tüm okuyucularımın, Mübarek Kurban Bayramlarını tebrik ediyor, kurbanın Allah'a yaklaşma ve yakınlaşmamıza vesile olması dua ve temennisiyle saygılar sunuyorum.

Yazıya gitmek için tıklayınız...