Modernleşme ve görsel bilinç

Hasan Bülent Kahraman, yeni kitabı Türkiye'de Görsel Bilincin Oluşumu ile bugüne kadar farklı açılardan defalarca ele alınmasına rağmen görsel bilinç açısından ele alınmayan modernleşmeye yeni okumaya getiriyor. Osmanlı aklının bakmayı keşfedişini konu ed
Modernleşme ve görsel bilinç

Türk modernleşmesinin sanat üzerinden okunduğu koridor maalesef düşünce hayatımızda dar bir koridordur. Osmanlı'nın Batı ile karşılaşmasının muhtevası, Tanzimat sonrasında başka bir boyuta evrilmiştir. Tanzimatla artık bir Osmanlı aklı, Batı aklı ile karşılaşmaya başlamıştır. Bunun ideolojik, hukuki veya toplumsal açılardan farklı sonuçları veya evreleri ele alınmıştır. Ancak üzerinde çok durulmayan yanı ise, salt bir karşılaşma yaşıyor olmanın zihinsel etkileridir. Şöyle söylemek de mümkün, anlatılan tüm her şey çarpışma sonrası durumla ilgilidir. Ancak salt çarpışma anı dikkate fazla alınmamıştır.

Osmanlı zihin dünyasının Batı ile karşılaşması ile elbette bir takım durumlar ortaya çıktı. Her şeyden önce Osmanlı aklı ilk defa akıl/zihniyet dünyası olarak bu derece kapsamlı bir şekilde kendisine bir ortak hatta model seçmiştir. Sürecin Cumhuriyetle de hız kazanan adı Batılılaşma olarak adlandırılırken, bu defa da Osmanlı'dan tevarüs eden aklın Türk entelektüel ve idarecilerince ihmal ve göz ardı edildiği vakıası doğmuştur. Diğer bir yeni durum da sentez düşüncesidir. Farkında olarak veya olmayarak Osmanlı aklı ile Batı aklının harmanlanması ile bir senteze ulaşılabileceği yargısı bir hareket alanı açmıştır. Bugün bir tür muhafazakârlık diyebileceğimiz bu sentez, Batı'yı kabul etmekle birlikte kendinde korunması gereken şeyler olduğu inancı ve iradesini de taşımaktadır.

TÜRKİYE'DE SANAT TASAVVURU

Osmanlı'nın, Tanzimat'tan Cumhuriyet'e uzanan süreci bir toplumsal değişim ve dönüşüm olduğu kadar bu dönüşümün teorik arka planında zihinsel bir değişim olmasının yatması doğaldır. Bu sürecin siyaset bilimi, tarih, hukuk vb. açılardan ele alınmasına rağmen, sanatta bakış, perspektif ve aklın dönüşümü gibi konular üzerinden ele alındığını, bunun öne çıkarıldığını söylemek zor. Sanat tarihiyle uğraşan kimi isimlerin önemli atıf, değerlendirme ve değinmeleri bize nisbi bir alan açmaktadır. Türkiye'de geniş kitlelerin gündem konusu olmamasına rağmen, geniş kitleleri domino etkisi biçimiyle etkileyen bir sanat tasavvuru ve dili her zaman olmuştur. Edebiyatın, az satan dergiler eliyle gündem oluşturması, kişiler arası geniş etkileşim network'ü ile açıklanabilir. Dolayısıyla bu alandaki bir düşüncenin paylaşıma geçilmesi ile yayılması arasındaki hız giderek artmaktadır üstelik. Böylesine önemli bir etki unsurunun toplumsal dönüşüm ve modernleşme sürecine paralel bir okuma ile ele alınması önemli bir çaba olarak durmaktadır.

BAKIŞI KEŞFETMEK

Hasan Bülent Kahraman'ın iki cilt olarak tasarladığı Türkiye'de Modern Kültürün Oluşumu çalışmasının ilk cildi olarak yayımladığı Türkiye'de Görsel Bilinci Oluşumu kitabı, Türkiye'deki modernleşme sürecine paralel bir şekilde sanata bakış ortaya koyarken, bu çerçevede görsel bilincin modernleşme ile değişiminin merhalelerini ele almakta.

Kahraman'a göre 'Türkiye'de modernlik görselliği kurmadı. Görsellik modernliği kurdu.' (s.8). Dolayısıyla modernleşme dediğimiz bir algılama, bakış, perspektif farklılaşmasıdır. Yazara göre görme bir rejim oluşturmaktadır: 'Modernlikle birlikte ortaya çıkan veya kendisini gösteren bu yeni rejimin, daha önceki Osmanlı kültürünün biçimde en ince halini almış ama iyice de katılaşmış temaşa (contemplation) sistematiğinden hayli farklı olduğu apaçık ortada. Dolayısıyla yeni sistem 'bakış' (gaze) üstüne kuruluydu.' (s.8) Kitabın üzerinde yürüdüğü temel düşünce, odaklanılan nirengi noktası bu cümlededir. Kahraman'a göre bakış Osmanlı'nın yeni keşfettiği bir durumdu. Bu keşif Batılılaşma, Batıyı yansılama/taklit etmek fiiline girişmelerinin getirdiği yeni bir şeydi. (s.17) Osmanlı'nın görsel sistematiğini değiştirmesi de bu dönemde rastlanılan bir durumdur. Batı'yı taklit fiili Batı resminin de keşfedilmesini sağlamıştır. Kahraman'a göre, Osmanlılar bu defa da onu öğrenme yoluna girdiler. Osmanlı kendi bulunduğu durumun kuramsal olarak farkında değildiler. Yazar'a göre örneğin perspektifin zihinsel manasını bilecek halde de değillerdi. (s.19). Zihinsel olarak bu durumun bilgisi Batı'daydı. Bu amaçla bakmayı ve görmeyi öğrenmeleri de gerekiyordu. Bu nedenle kendilerine ait bütün bilme biçimlerini, doğayla o zamana kadar kurdukları görsel ilişki şeklini terk etmek zorundaydılar. Bu da yazara göre tasavvufla iç içe geçmiş bütün bir hayatın ve dünya görüşünün yıkılmasıydı. (s.21)

Kahraman'a göre Tanzimat'ı bilmeden ve kavramandan kendi gerçeğimizi kavramamız zordur. Tanzimat'tan Cumhuriyet'e uzanan görsel bilincin merhalelerini birbirleriyle bağlantılı okumak bize doğru tespit imkânı sağlayacaktır. Yine modernleşme sürecinde laiklik, din-devlet ilişkilerinin farklı boyutları, kültür politikaları bağlamında analitik bir okuma sergileniyor.

Kitabın ilk bölümünde yazar, Tanzimat sürecini görsellik üzerinden yorumluyor. Burada Fransa-Türkiye etkileşimi, Şeker Ahmet Paşa'nın resmi üzerinde durulmuş. İkinci bölümünde Tanzimatla Cumhuriyet arasındaki gerilimler üzerinden yorumlar yapıyor. Bu bölümde ise daha çok görselin serüveni, gelenek ve görsellik, modern resim üzerinde duruluyor. Üçüncü bölüm ise, Cumhuriyet'in geç dönemlerini alıyor. Bu bölümde genel olarak Kutlu Ataman'ın Dramaturjileri, mimarlık ve görsel bilinç, güncel Türk sanatı üzerinde duruluyor.

Hasan Bülent Kahraman'ın kitabında yaptığı, düşünsel köken incelemesinin öneminin altını çizmek gerekiyor. Kitabın kronolojik bir akış yerine, bir bütünselliği hedefliyor olması ve buna göre kendi kurduğu bir sistematiği sunması kitabın artılarından. Türkiye'de Görsel Bilinci Oluşumu kitabı, Türk modernleşmesinin farklı bir yanını görmek isteyenler açısından ilginç olacaktır.

Kitabın Künyesi:

Türkiye'de Görsel Bilincin Oluşumu

Hasan Bülent Kahraman

Kapı Yayınları

278 Sayfa

2013