Mustafa Kalaycı’dan TBMM’de Konya Ovası için bir çağrı daha!

TBMM Genel Kurulunda devam eden bütçe görüşmelerinde söz alan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, asgari ücretten emekli maaşlarına, vergi yapılandırmalarından tarımsal desteklere kadar pek çok konuda önemli bir konuşma yaptı. Konya Ovasına dış havzalardan su getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatan Kalaycı, “Hiç olmazsa, kışın denizlere boşa akıp giden suları Konya havzasına çevirerek yer altı sularımızı ve göllerimizi beslememiz gerekmektedir” dedi.

Mustafa Kalaycı’dan TBMM’de Konya Ovası için bir çağrı daha!

TBMM Genel Kurulu, bütçe görüşmelerini tamamlamak için toplandı. Oturuma genel başkanlar da katıldı. Genel Kurul'da daha sonra bütçenin tümü üzerindeki görüşmelere geçildi ve ilk sözü MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı aldı.

TÜRKİYE, KÜRESEL DÜZEYDE ETKİLİ BİR AKTÖR KONUMUNA GELMİŞTİR

Bütçe ve kesin hesap kanun teklifleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz alan Kalaycı, “İstikrar ve refah bütçesi olarak sunulan 2026 yılı bütçesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin 8 inci bütçesidir. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle siyasi istikrara ve özgüvene kavuşmuştur. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi istiklalimizin, güvenliğimizin, millî birlik ve dayanışma kararlılığımızın hem güvencesi hem de güç kaynağıdır. Türkiye, yeni yönetim sistemiyle diplomasiden ekonomiye, enerjiden savunma sanayiye, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurmuştur. Türkiye, çok yönlü ve insani dış politika anlayışıyla bölgesel gelişmelerin belirleyicisi, küresel düzeyde etkili bir aktör konumuna gelmiştir. Uluslararası sistemin giderek daha büyük belirsizliklere sürüklendiği bir dönemde Türkiye'nin izlediği etkili diplomasi dünya başkentleri tarafından yakından takip edilmektedir. Millî dış politikamız bölgesel barışı ve güvenliği güçlendirmeyi, dış ilişkilerimizin kurumsal zeminini genişletmeyi, bölgemizde ekonomik kalkınmayı ve refahı geliştirmeyi hedeflemektedir. Küresel ölçekte yaşanan olayların büyük çoğunluğu yakın coğrafyamızda cereyan etmekte, bu çatışma ve savaşların yol açtığı sorunlar komşu ülkelerle birlikte en çok bizi etkilemektedir. Rusya-Ukrayna Savaşında Türkiye’nin girişimleri, bölgesel istikrar ve uluslararası barış için kritik öneme sahiptir ve ülkemizin diplomatik saygınlığını pekiştirmektedir” ifadelerini kullandı.

TÜRK ASKERİNİN GAZZE’DE YER ALMASI ÖNERİSİ İSRAİL’İ KORKUTTU

Türkiye’nin, Filistin halkının haklarını korumak, İsrail’in soykırım saldırılarını durdurmak ve uluslararası camianın harekete geçmesini sağlamak için aktif diplomatik çaba gösterdiğini vurgulayan Kalaycı, “Türk askerinin Gazze’de oluşturulacak barış gücü içinde yer alması önerisi İsrail’i korkutmuş, Filistinlilerde büyük umut ve heyecan oluşturmuştur. Türk beklenendir. Türk özlenendir. Türk adalet, merhamet ve barışın timsalidir. Avrasya’nın ortası Türk Dünyasıdır, Türkistan’dır. Bu bölgede bir uluslararası aktör olarak Türk Devletleri Teşkilatı bulunmaktadır. Türk dünyası 2040 vizyonu hedefleri kademe kademe ve hızla gerçekleşmektedir” dedi.

TÜRKİYE, BÖLGESEL VE KÜRESEL ETKİSİNİ ARTIRDI

Türkiye’nin yürüttüğü çok boyutlu ve kapsayıcı dış politikayla bölgesel ve küresel etkisini artırarak diplomasinin merkezi haline geldiğini söyleyen Kalaycı, “2026 yılında Türk Devletleri Teşkilatı 13’üncü zirvesi, NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, COP 31 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı Türkiye’nin başkanlığı ve ev sahipliği ile gerçekleşecektir. Ayrıca, Antalya Diplomasi Forumu, her yıl çok sayıda devlet ve hükûmet başkanlarının ve bakanların katılımıyla ve başarıyla gerçekleştirilmektedir. Küresel sistemin daha adil ve kapsayıcı bir hâle gelebilmesi Türk dış politikasının öncelikleri arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür. Türkiye, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların yeniden tanzimi hususunda etkili bir diplomasi yürütmektedir” diye konuştu.

BİZİM DIŞ POLİTİKA VİZYONUMUZU ÇİFT BAŞLI SELÇUKLU KARTALI SİMGELEMEKTEDİR

Türkiye, Rusya ve Çin ittifakını önerdiklerini hatırlatan Kalaycı, “Milliyetçi Hareket Partisi, Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek olarak Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil “TRÇ” ittifakının inşa edilmesini önermektedir. Bizim dış politika vizyonumuzu Çift Başlı Selçuklu Kartalı simgelemektedir. Hem doğu hem batı diyoruz, iki tarafı da kucaklıyor, iki yöne de bakıyoruz” dedi.

TÜRKİYE BU YIL YÜKSEK GELİRLİ ÜLKELER ARASINA GİRECEKTİR

Türkiye’nin büyüme rakamlarına değinen Kalaycı, “On beş yıldır üst üste büyüyen Türkiye Ekonomisi, 2025 yılı 9 aylık döneminde de yüzde 3,7 büyüme kaydetmiştir. Bölgesel ve küresel sınamalara, asrın deprem felaketine, kuraklık ve zirai don afetine rağmen Türkiye ekonomisi büyümesini 21 çeyrektir aralıksız sürdürmektedir. 2023 Mayıs ayında uygulamaya konulan dezenflasyon politikasının temel amacı enflasyonun düştüğü, istikrarın pekiştiği bir ortamda kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümeyle kalıcı sosyal refahı sağlamaktır. Kim ne derse desin, program kararlı bir şekilde uygulanmakta, ekonomik göstergelerde olumlu gelişmeler görülmektedir. Merkez Bankası rezervleri rekor seviyeye yükselmiş, Ülkemizin risk primi son 7 yılın en düşük seviyesine inmiş, dış borçlanma maliyetlerinde önemli iyileşme sağlanmıştır. 2023 yılında yüzde 64,8, 2024 yılında yüzde 44,4 gerçekleşen yıllık enflasyon Kasım ayı itibariyle yüzde 31,1’e kadar inmiştir. İşsizlik oranı 2,5 yıldır tek haneli gerçekleşmektedir. Zayıf dış talep koşullarına rağmen ihracatçılarımız rekorlar kırmaya devam etmektedir. Cari açığın milli gelire oranı sürdürülebilir düşük seviyelerdedir. Doğrudan yatırımlar bu yılın on ayında 11,6 milyar dolarla 10 yılın en yükseğine çıkmıştır. Türkiye gerek kamu gerek reel sektör ve gerekse hane halkı borçluluğunda en az borçlu ülkeler arasındadır. 2023 yılında yaşadığımız tarihimizin en büyük depremi sonrasında bölgenin yeniden imarı ve ihyasına yönelik bugüne kadar bütçeden 90 milyar dolar civarında harcama yapılmıştır. Bütçe açığı nominal olarak artmakla birlikte, 2023 yılında yüzde 5,1’e yükselen bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı 2024 yılında yüzde 4,7’ye gerilemiş, bu yıl yüzde 3,6’ya inmesi beklenmektedir. IMF, Türkiye’nin ihtiyatlı ekonomik politikalarının önemli başarılar sağladığını açıklamıştır, Türkiye, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Raporlarına göre üst üste beşinci kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde yer almıştır. Dünya Bankası verilerine göre de Türkiye bu yıl yüksek gelirli ülkeler arasına girecektir. Küresel krizler ve belirsizlikler, dezenflasyon politikaları ve yüksek faiz oranları ekonomimiz üzerinde ciddi baskı oluşturmuştur. Başta KOBİ’ler olmak üzere reel sektör için erişilebilir ve uygun maliyetli fonlama mekanizmaları güçlendirilmeli, verimliliği artırıcı ve maliyetleri düşürücü teşvikler devreye girmeli, ihracatı destekleyici politikalara daha fazla öncelik verilmelidir” dedi.

AVM VE BÜYÜK MARKET ZİNCİRLERİNİN ŞEHİR MERKEZİNDE ŞUBE AÇMALARI KURALLARA BAĞLANMALI VE PAZAR GÜNLERİ KAPALI OLMALARI SAĞLANMALI

AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmalarının kurallara bağlanması ve pazar günleri kapalı olmaları önerisinde bulunan Kalaycı, “Esnaf ve sanatkarlarımız toplumumuzun ve ekonomimizin istikrar unsuru ve orta direğidir. Esnaf ve sanatkârlar yalnızca üretim yapan, hizmet sunan kişiler değil aynı zamanda ahlaki değerlerin, dayanışmanın ve kardeşliğin taşıyıcı gücüdür. Esnafı korumak ve rekabet gücünü artırmak için perakende sektörüne yönelik düzenleme artık yapılmalı, AVM ve büyük market zincirlerinin şehir merkezinde şube açmaları kurallara bağlanmalı ve pazar günleri kapalı olmaları sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

VERGİ VE PRİM BORÇLARININ YAPILANDIRILMASINA DAİR TALEPLER DİKKATE ALINMALI

Esnaf vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasına dair taleplerin dikkate alınması gerektiğini belirten Kalaycı, “Esnafımız için ciddi bir maliyet oluşturan kredi kartı POS komis¬yonları makul bir seviyeye düşürülmelidir. Büyükşehir olan illerin nüfusu 30 bini aşan ilçelerindeki esnafın büyük çoğunluğunu yılbaşından itibaren gerçek usule tabi tutacak düzenleme, büyükşehir olan illerde vergi adaleti açısından bir eşitlik sağlamakla birlikte, bu defa diğer iller ve ilçeler bakımından eşitsizlik ortaya çıkaracak, özellikle küçük esnafı büyük sıkıntıya sokacaktır. Aslında Gelir Vergisi Kanunu’ndaki şartlara göre gerçek usule tabi olması gerekenlerin belirlenmesi suretiyle tüm esnafın aynı kefeye konulmaması uygun olacaktır. Küçük esnafa mutlaka kolaylık sağlanmalı, vergi, prim ve faiz yükü hafifletilmelidir. Şoför esnafı, yenileyeceği araç ve kullanacağı yakıta ilişkin verginin farklılaştırılması suretiyle desteklenmelidir. Ayrıca esnaf ve çiftçinin emeklilik prim gün sayısı 7200'e düşürülmelidir” dedi.

KONYA OVASINA MUTLAKA SU GETİRİLMELİ!

Konya Ovasına dış havzalardan mutlaka su getirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatan Kalaycı, “Tarımda üretim planlaması ve destekleme konusunda devrim niteliğinde düzenlemeler yapılmış ve bütçeden tarıma ayrılan kaynaklarda önemli artış sağlanmıştır. Ancak, ürün fiyatlarının düşüklüğü ve mazot, elektrik, gübre, yem fiyatlarının yüksekliği çiftçilerimizin başlıca şikâyetidir. Yüksek girdi maliyetleri altında üretimini fedakârca sürdüren çiftçimizin, besicimizin ve süt üreticimizin gelirini artıracak ve daha fazla üretmesini sağlayacak ilave tedbirleri uygulamaya koymamız lazımdır. Sürdürülebilir bir tarım ve verimlilik için havzalar arası su transferi yapılması zorunluluktur. Orta Anadolu’nun, özellikle de çölleşme riski altındaki Konya ovasının suya kavuşturulması acil bir ihtiyaçtır. Konya kapalı havzasında 684’e ulaşan obruklar can ve mal güvenliğini de tehdit etmektedir. Ülkemizi petrol ve doğal gaz boru hatları, bölünmüş yollar, otoyollar ve demir ağlarla ören, dağları delik deşik edip onlarca tüneller açan bir iktidar şüphe yok ki Konya Ovası'na da suyu kolaylıkla getirir. Yapılacak harcamalar, üretim ve verimlilik artışından sağlanacak gelir ile kısa sürede amorti edilecektir. Gerekirse, Konya yatırımlarına ayrılan kaynağı bu işe aktarın, daha da ötesi çiftçimiz destek almayalım yeter ki suyu getirin diyor. Su hayattır. Su yoksa hiçbir şeyin kıymeti yoktur. Hiç olmazsa, kışın denizlere boşa akıp giden suları Konya havzasına çevirerek yer altı sularımızı ve göllerimizi beslememiz gerekmektedir. Ayrıca su zengini olmayan ülkemizde bir damla suyun bile heba olmaması için yağmur hasadı yapılmalı, sulama kanalları kapalı sistemlere dönüştürülmeli, sulama organizasyon altyapıları iyileştirilmeli, basınçlı sulama sistemlerine verilen destekler etkinleştirilmelidir” şeklinde konuştu.

YOLSUZLUK CEZALARI AĞIRLAŞTIRILMALI, CAYDIRICILIĞI SAĞLANMALIDIR

Yolsuzluk cezalarının ağırlaştırılması ve caydırıcılığının sağlanması gerektiğini söyleyen Kalaycı, “Günümüzde yaşanan birçok sorunun temelinde yer alan ahlaki kirlilik ve yozlaşma toplumsal alanda yaygınlık kazanmıştır. Ahlaki değerlerin erozyona uğraması, sosyal çürümeye yol açmaktadır. Yolsuzluklar, suç örgütleri, kaçakçılık, uyuşturucu ve madde bağımlılığı, kumar, yasa dışı bahis, şike, kara para aklama, fahiş fiyat, stokçuluk, taklit veya tağşiş gibi olaylar bütün netliğiyle ortadadır. Her alanda yaşanan yozlaşma kültürünü süratle dürüstlük kültürüne dönüştürecek ahlaki yeniden yapılanmanın hızla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dürüstlüğü teşvik eden davranış kuralları oluşturulmalı, din öğretiminde ve eğitimin her kademesinde, insanımıza dürüstlük ve sorumluluk, ahlak ve adalet anlayışı, devlet malına sahip çıkma gibi erdemlerin kazandırılmasına önem verilmelidir. Ülkemizde yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ayyuka çıkmıştır. Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig’de, şöyle diyor. "Devletin malını çalan hırsızdır; halkın hakkını yiyen rüşvetçi ise hırsızın büyüğüdür." Yolsuzluk bataklığını kurutmak mutlak bir zorunluluktur. Herkes ahlaki sorumlulukla elini taşın altına koymalıdır. Milletimizin helal rızkını çalan hortumculardan, organize yolsuzluk şebekelerinden mutlaka hesap sorulmalıdır. Yolsuzluk cezaları ağırlaştırılmalı, caydırıcılığı sağlanmalıdır. Demokratik rejimi diğer yönetim şekillerinden ayıran en önemli fark yönetenler ile yönetilenler arasındaki açık ve şeffaf ilişkiler ağı ile bu sistemin oluşturması arzulanan temiz, ahlâklı, dürüst ve erdemli siyaset anlayışıdır. Demokratik yönetimler, gizli kapaklı ilişkilerin, karanlık hesapların, tezgâh altı münasebetlerin görülmediği; yolsuzluğun, kayırmaların, arka çıkmaların olmadığı faziletli idareler olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, toplum hayatını, demokratik rejimi ve manevi değerleri tahrip eden ahlaki yozlaşmanın önlenmesini ve yolsuzluklarla mücadeleyi, milli siyaset anlayışının temel unsuru olarak görmektedir. Türk siyasî ve bürokratik hayatına ilkeli, seviyeli, şeffaf ve temiz bir yönetim anlayışı yerleştirilmeli, yolsuzluğa karşı siyaset, bürokrasi, yargı ve sivil toplum ayakları olan topyekûn bir mücadele yürütülmelidir. Siyasi partilerin ve siyasetçilerin gelir kaynaklarının ve seçim harcamalarının etkin bir biçimde denetimi temin edilerek kamuoyunun bilgisine sunulması sağlanmalıdır. Milletvekillerinin yapamayacakları işlerin kapsamı genişletilmeli, milletvekilliği dışında elde ettikleri gelirlerin beyan edilmesi temin edilmelidir. Milletvekili dokunulmazlığı, kamu vicdanının kabul edeceği makul esaslara bağlanmalıdır. Kamu ihale sistemi, imar düzenlemeleri, mal bildirimi, bilirkişilik, kamu görevlilerinin yapamayacağı işler gibi hususları düzenleyen mevzuat gözden geçirilmeli, bu müesseseler şeffaf ve denetlenebilir olmalıdır. Kamu idarelerine dair Sayıştay denetim raporlarının ve kesin hesap kanun tekliflerinin ayrı bir Komisyon tarafından görüşülmesi sağlanmalıdır. Yolsuzlukla mücadelede, kamu yönetiminin; yasallık, verimlilik, etkinlik, tutumluluk, şeffaflık ve hesap verme sorumluluğu ilkeleri çerçevesinde iyileştirilmesinin yanında etkin bir denetim sisteminin varlığı büyük önem arz etmektedir. Denetim sistemimizin görev, yetki, sorumluluk ve kurumsal yapı itibarıyla etkinleştirilmesi, “Türkiye Denetim Kurumu” oluşturularak, teftiş ve denetim birimlerinin bünyesine alınması uygun olacaktır” cümlelerini kullandı.

ANAYASAL VE YASAL DEĞİŞİKLİKLERİN YAPILMASI GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜNDEYİZ

Anayasa değişikliğine de atıfta bulunan Kalaycı, “Tarihi bir adım, çok önemli bir yönetim reformu, uzlaşmanın ve milli birlikte buluşmanın önemli bir aracı olan Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin doğasına uygun ihtiyaç duyulan Anayasal ve yasal değişikliklerin yapılması gerektiği görüşündeyiz. Demokratik standartların yükseltilmesi amacıyla hak ve özgürlükleri öne çıkaran, demokratik, kapsayıcı, mutabakata dayalı, milletimizin beklentilerine uygun yeni bir anayasayla Türkiye'yi ayak bağlarından tümüyle kurtarmalıyız. Meclis İçtüzüğü yenilikçi bir anlayışla düzenlenmeli, Meclisin ve siyasetin itibarına da zarar veren kısır tartışmalara ve zaman kayıplarına artık son verilmeli, yasama kalitesi sağlanmalıdır. Siyasi Partiler Kanunu ve seçim kanunlarını yeniden düzenlemeli ve siyasi etik kanununu çıkarmalıyız. Demokratik olgunluk ve uzlaşı kültürünün egemen olduğu, ayrıştırıcı dilin törpülendiği, Türkiye’nin milli ve manevi değerlerini ortak payda kabul eden bir siyaset anlayışı hâkim kılınmalıdır. Kamuoyu araştırma kuruluşları ve araştırmacıların nitelik ve yeterliliklerine ilişkin esas ve usuller belirlenmeli, kamuoyunu manipüle eden, yönlendirme veya etkileme maksadıyla yalan, yanlış, yanıltıcı bilgiler sunanlara cezai yaptırımlar getirilmelidir. Yönetim sisteminin kalitesi kadar sistemi işleten insan gücü kalitesi de önemlidir” dedi.

KAMU PERSONEL SİSTEMİNDE “LİYAKAT KURULU” KURULMALIDIR

On İkinci Kalkınma Planı'nda yüksek verimlilikle kaliteli hizmet sunan insan kaynağına sahip, objektif ölçütlerin ve liyakat ilkelerinin hâkim olduğu, değişen koşullara uyum sağlayan kamu personel sisteminin oluşturulmasının temel amaç olarak belirlendiğini belirten Kalaycı, “Bu çerçevede Devlet Memurları Kanunu’nun temel ilkelerinden olan liyakati temin edecek bir yapı alarak “Liyakat Kurulu” kurulmalıdır. Yine On İkinci Kalkınma Planı'nda, kamuda istihdam edilen kariyer meslek personelinin görev alanlarını, atanma süreçlerini ve meslekte yükselme gibi hususları düzenleyen mevzuat çalışması yapılacağı belirtilmiştir. Özel yarışma sınavıyla mesleğe girerek belirli bir süre hizmet içi eğitim sonrası yeterlilik sınavına tabi tutulan kariyer personel, Türk bürokrasisinin gücü, etkinliği, dinamizmi, sürekliliği ve devlet aklını temsil etme kabiliyetidir. Kariyer meslekler, kamu kurumlarının politika ve stratejilerinin oluşturulmasında belirleyici olmakta, eğitimli, nitelikli ve tecrübeli yöneticiler yetiştirmektedir. 2026 yılı Bütçe Kanunu K Cetveline Komisyonda eklenen düzenlemeyle merkez kariyer personeli de kapsayan tazminat artışı öngörülmüş, ancak Genel Kurul’da geri çekilmiştir. Kariyer personelin büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını, moral ve motivasyon kaybına uğradıklarını dile getirmek zorundayız. Zaten özlük haklarındaki ciddi gerilemeye bağlı olarak mesleki itibarlarını önemli ölçüde kaybeden kariyer uzman ve denetim elemanlarının kamudan ayrılmaları nedeniyle birçok bakanlık ve kurumumuz büyük sıkıntı çekmektedir. Bu sıkıntının daha da büyüyeceği mutlaka görülmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tüm kariyer meslek mensupları özlük haklarının zaman geçirilmeden iyileştirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Kariyer personelin merkez taşra diye ayrılmasını da doğru bulmuyoruz. Ayrıca, kamu mühendis ve diğer teknik elemanları ile akademik personelin aylıklarının, yürüttükleri hizmete mütenasip olmaktan uzak olduğu açıktır. Müdür ve müdür yardımcıları, şefler ve diğer kamu çalışanlarının da durumlarının değerlendirilmesi uygun olacaktır. On İkinci Kalkınma Planında, kamu personel mevzuatının statü ve sınıflandırma kriterleri dikkate alınarak geliştirilmesi, ücret sisteminin sadeleştirilmesi, ücret düzeylerinin görev ve sorumluluk esasına dayalı olarak yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda, kamuda statü ve istihdam karmaşasını giderecek ve ücret adaletini sağlayacak, bir kamu personel sistemi oluşturulması gerekmektedir” diye konuştu.

GEÇİM ŞARTLARI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALIDIR

Asgari ücret ve emekli aylığı hakkında da değerlendirme yapan Kalaycı, “Memur ve memur emekli aylıkları 2024 yılında yüzde 78,1, 2025 yılında yüzde 28,9 oranında artırılmıştır. Kamu çalışanlarının aylıklarına ocak ayında yapılacak artışta bütçe imkânları çerçevesinde ilave refah payı verilmesi uygun olacaktır. Ayrıca birinci dereceye gelen memurlara 3600 ek gösterge verileceğine de inanıyoruz. Asgari ücret 2024 yılında yüzde 49,1; 2025 yılında yüzde 30 oranında artırılmıştır. Asgari ücret tarihi bir reformla 2022 yılından itibaren vergi dışı bırakılmış ve tüm çalışanların asgari ücret kadar gelirine vergi istisnası getirilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak 2026 yılında uygulanacak asgari ücretin belirlenmesinde çalışanların geçim şartlarının göz önünde bulundurulacağına inanıyoruz. Türk milleti hem gaziliğin hem de şehadetin yuvasıdır. Şehitlerimiz ve gazilerimiz, milletimizin asırlarca dimdik ayakta durmasının yegâne dayanakları ve ikamesi olmayan güçleridir. Şehit ailelerine ve gazilerimize toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak, devlet ve millet olarak vazifemizdir. Şehitlerimizin anne ve babalarının aylıklarının artırılması, şehit çocuklarının hepsine iş imkânı verilmesi, gazilerimize ikinci istihdam hakkı ve ÖTV'siz araç alma imkânının sağlanması ve rütbeli vazife malullerinin hak kayıplarının giderilmesi görüşündeyiz. Terörle mücadelede yaralanmalarına rağmen mevzuata göre malul sayılmayan kahramanlarımıza gazilik unvanı ve haklarını mutlaka vermeliyiz. Engelli vatandaşlarımızın başkalarının yardımına muhtaç olmadan hayatlarını sürdürebilmeleri için, hukuki, ekonomik ve fiziksel altyapıları güçlendirmeyi, en temel ilkemiz kabul ediyoruz. Engellilik durumu sürekli olan vatandaşlarımıza verilen engellilik raporu, ömür boyu geçerli olmalıdır. Engellilerin hem kamuda hem de özel sektörde daha fazla istihdam edilmelerini sağlamalıyız. Engelli aylık ve desteklerinin makul bir seviyeye çıkarılması, ödemelerde aile geliri yerine kendi gelirinin esas alınması uygun olacaktır. 2026 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programında, emekli aylığı bağlama sisteminin kişilerin daha çok istihdamda kalmasını teşvik edecek şekilde yeniden düzenleneceği yer almıştır. Emeklilerimizin yıllarca hizmet verdikten sonra geçim kaygısı duymadan onuruna yaraşır bir hayat sürmesini temin etmek devletin önemli ve öncelikli görevlerinden biridir. Emekli aylığı bağlama sisteminde kişilerin daha çok istihdamda kalmasını da teşvik edecek şekilde aylık bağlama oranlarının artırılmasını ve güncelleme katsayısının belirlenmesinde büyümeden tam pay verilmesini gerekli görüyoruz. SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıkları 2024 yılında yüzde 86,2; 2025 yılında ise yüzde 35 oranında artırılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak emekli aylıklarına ocak ayında yapılacak artışta ilave refah payı verilmesi ve emekli aylıkları arasındaki eşitsizliklerin kademeli bir şekilde giderilmesi görüşündeyiz. Dar ve orta gelirli, muhtaç ve yoksul vatandaşlarımıza destek vermek sosyal devlet anlayışının bir gereğidir. Parti’mizin proje hâline getirdiği asgari refah seviyesinin endeks üzerinden hesaplanması ve belirlenen gelir seviyesine erişene kadar ailelere asgari gelir desteği verilmesi uygulamasının hayata geçirilmesini gerekli görüyoruz” ifadelerini kullandı.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE, DEMOKRASİNİN DAHA GÜÇLENDİĞİ BİR TÜRKİYE OLACAKTIR

Terörsüz Türkiye’nin, demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacağını belirten Kalaycı, “Türkiye milli birlik ve kardeşliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girmiştir. Terörsüz Türkiye, devlet politikasına dönüşen milli ve tarihi bir hedeftir. Bazı provokasyonların varlığına, iç ve dış kaynaklı sabote etme girişimlerine, bazı kara propaganda, istismar ve iftiralara rağmen aşama aşama, sonuca doğru gidilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı, birliği, egemenliği ve tarihi müktesebatı her türlü düşüncenin üstündedir. Türkiye Cumhuriyeti milli ve üniter bir devlettir. Türk milleti ayrılık kabul etmeyen tarihi, kültürel ve beşeri bir bütündür. Ay yıldızlı al bayrağımız, bağımsızlığımızın ve egemenliğimizin sembolüdür. Türkçemiz, bizleri bir arada tutan dilimizdir. İstiklal Marşımız, kahramanlık ve bağımsızlık destanımızdır. Türkiye Cumhuriyeti, ebedi vatanında milli varlığını, milli birliğini sonsuza kadar koruyacaktır. Türk milleti bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu vatanda hiçbir sebebin ayrıştıramayacağı kadar kaynaşmıştır. Siyonist emperyalist hiçbir komplo, senaryo ve oyun, hiçbir yalan ve dedikodu aramıza giremeyecek, millet çınarında buluşan ebedi dost ve kardeşliği bozamayacaktır. Terörsüz Türkiye, demokrasinin daha güçlendiği bir Türkiye olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin barış, huzur ve kardeşlik içinde yeni atılım ve hedeflere hazırlanmasında, milliyetçilik ve demokrasiyi, siyasî ve kültürel çerçevenin iki anahtar kavramı olarak kabul etmektedir. İnsan hak ve hürriyetleri, hukukun üstünlüğü ve adalet gibi değerler, Türk milliyetçiliğinin ve Partimizin temel referanslarıdır. Demokratik standartları yükseltecek, hukuk devletini güçlendirecek reform niteliğindeki adımların etkin şekilde hayata geçirilmesi gerekmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin kendisini eşit, saygın ve güvende hissettiği bir yapı, terörü besleyen ve terörden beslenen ortamı kurutacak, bölücü zihniyeti ortadan kaldıracak ve aynı zamanda demokrasinin gelişmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Terörsüz Türkiye, ülkemizin her köşesinde ekonomik ve sosyal hayatın canlanmasını, yatırım ve üretimin artmasını, turizmin hareketlenmesini, bölgeler arası gelişmişlik farklarının azalmasını sağlayacaktır. Terörsüz Türkiye hedefinin gerçekleşmesiyle terörsüz bölgenin yolu da açılmış olacak, bölgesel istikrar, ticaret ve ekonomik iş birliği hem Türkiye hem bölge ekonomisine önemli katkı sunacaktır. Cumhur İttifakı Türkiye’yi yükseltmeye, küresel ve bölgesel marka değerini güçlendirmeye, bu aziz millet için her feragati göstermeye sonuna kadar devam edecektir. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak kabul oyu vereceğimiz 2026 yılı bütçesinin hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum. Bugün müşerref olduğumuz mübarek Üç Ayların ve perşembe akşamı idrak edeceğimiz Regaip Kandilinin hayırlara vesile olmasını, aziz milletimize ve Türk-İslam alemine huzur ve esenlik getirmesini Yüce Rabbim’den niyaz ediyorum. Allah’ım, Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır! Sizlere ve aziz Türk milletine saygılarımı sunuyorum” cümleleriyle genel kurul konuşmasını sonlandırdı.