Oğuz Koçpeker: Akaryakıt neredeyse ekmekten önemlidir

Konya tarihinin parlayan yıldızı olan Ata Petrol, geçmişten bu yana petrolde birçok ilke imza attı. Ata Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Koçpeker, geçmişte petrolle ilgili yaşanılan zorlukları anlatarak petrolün önemine değindi.
Oğuz Koçpeker: Akaryakıt neredeyse ekmekten önemlidir

Geçmişten bu güne kadar popülerliğini yitirmeyen petrol sektörü, eski zamanlarda zor ulaşılan bir değer olsa da günümüzde büyük bir rekabet haline geldi. Petrol olmazsa günlük hayatta birçok şeyin de olmayacağının altını çizen Koçpeker, “Allah akaryakıt krizini bir daha yaşatmasın. Çünkü her şey akaryakıttır. Ekmekten daha önemli diyebilirim. Patates yer, ot yeriz bir alternatif buluruz fakat bugünkü ortamda akaryakıt yoksa ekmek de yok. Yani akaryakıt olmazsa bunları da üretemiyoruz” dedi. 

Konya tarihinin parlayan yıldızı olan Ata Petrol, geçmişten bu yana petrolde birçok ilke imza attı. Ata Petrol Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Koçpeker, geçmişte petrolle ilgili yaşanılan zorlukları anlatarak petrolün önemine değindi. Hayatı boyunca birçok ilkleri kendisinin yaptığını belirten Ata Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Koçpeker, “Petrol sektöründe otomatik pompayı ilk ben getirdim. En önemlisi ilk perakende ana deposunu yaptım ve hala Türkiye’de benzeri yok. Petrolün müştemilatı olarak değil, ayrı yerde bir ana depo yaptım ve bu ana depo sayesinde 1974 Kıbrıs Harekatı’nda 2. Ordu birlikleri güneye rahat indi. 39 tümenin güneye inmesinde benim ana depomun büyük hizmeti oldu. Çünkü o dönemde Türkiye’ye akaryakıt ambargosu uygulanıyordu. Yani bu olmasa ordu inemezdi değil ama biz kritik rol oynadık o konuda. Ordumuzun akaryakıtını karşıladık” ifadelerini kullandı.  

h-015.jpg

‘HEP İLKLERİ YAPTIK’

Petrol sektörüne nasıl başladığını anlatan Koçpeker, “Ata Petrolü 1966 yılının Kasım ayının 11’inde rahmetli Ahmet Hilmi Nalça açtı. Bu cadde ve arkamızdaki Vali İzzet Bey Caddesi Konya’nın Ankara girişiydi. Konya Gazi Lisesinde liseyi bitirdim. Daha sonra da Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne girdim. Coğrafya bölümünde okudum. Askerliğimi 24 ay yaptım. Zor bir askerlik yaptım. Askerliğimin 6 ayını Balıkesir’de yaptım. Daha sonra kurayla Meram Yolundaki ağır bakımın yanındaki depoya teğmen olarak geldim. Askerliğiniz neden zor geçti diye soracak olursanız? Bir devlet her şeyi bilir. Aynı şehirde memuriyet yapmak zor bir şeydir. Orada 30-40 tane sivil memur vardı. Bu memurlar benden tavizkar bir idare yapmamı istiyorlardı. Yukarısı da doğru dürüst askerlik yap diyordu. Biz iki arada bir derede kaldık ama yine de yüzümüzün akıyla bitirdik. Görev yaptığım bu depo Türkiye’nin en büyük 3 deposundan birisi. Tam da Kıbrıs hadiselerine denk geldi. Onun için zor bir askerlik oldu. Ondan sonrada petrole bir düştük ve hep ilkleri oynadık” şeklinde konuştu.

whatsapp-image-2021-01-05-at-14-16-45-3.jpg

‘İKİ KEZ VERGİ REKORTMENİ OLDUK’

Günümüzdeki petrol dünyasındaki rekabete değinen Koçpeker, “Epey hizmetler verdik, iki sefer vergi rekortmeni olduk. Petrol dünyasında şimdi çok büyük ve çirkin bir rekabet var. 1964 yılı Nisan ayının dördünde ilk defa bir traktöre mal vererek meslek hayatına başladık. Bu güne kadar geldik. 63 ve 74 yıllarında yaşanan harekatta Cengiz Topel’in şehit olduğu ve küvette yüzbaşının ailesini katlettikleri yıldı. O zaman ordumuz Kıbrıs’a çıkarma yapamadı. Çünkü çıkarma gemimiz yoktu. Aradan 10 sene geçtikten sonra teşkilatlandık çıktık ve hesaplarını gördük. Petroller 24 saat açık bir müessesedir. İki tane petrolcü arkadaşımız var. Petroller 24 saat açık olunca gece sarhoş geliyor bir hoş geliyor. Çok enteresan olaylar oluyor. Adam gece saat 2’de entariyle çıkıp geliyor. Altında bugünün bir milyon liralık arabasıyla geliyor. Bu saatte neden geldiğini soruyorum. Zam olur diye uykum kaçtı, o yüzden geldim diyor. Daha sonra petrol istasyonlarında yer alan tuvaletlerle alakalı sıkıntılar yaşıyorduk. 65’li 75’lı yıllarda tuvaletler yeni yapıldığı için bugünün beş yıldızlı otellerin tuvaleti gibiydi o zamanlar. Petrolcüler olarak bazen bu tür olaylarla da karşılaşabiliyoruz” diye anlattı.

c6o07qrxaaaga0b.jpg

1960’LI YILLARDA KONYA’DA 11 TANE PETROL İSTASYONU VARDI

1960’lı yıllarda Konya’da 11 tane petrol istasyonu olduğunun bilgisini veren Koçpeker, şöyle konuştu: “Toplam 440 tane de araç vardı. Bu araçlardan başka bir de zirai traktör kesimi vardı. Bunların da çoğu benzinli araçtı. Ve Amerikan arabalarıydı. Taksiler vilayetin önünde dururlardı. İlk aldığımız araba kaplumbağa model dediğimiz vosvoslardı. O dönemde Türkiye’de arabada almak açısından çok büyük bir darlık var. Bin araç kotadan geldi. Konya’ya iki tane düştü. Hiç unutmuyorum 27 bin liraya bir tanesini kaptık. O dönemde para çok ama araba yok. Hatta birini, rahmetli Operatör Doktor Fırat Derman vardı, o aldı. Birini de biz aldık. İkisi de yeşil bir arabaydı. Ondan sonra yavaş yavaş bu hale geldi. Şu anda Konya’da bir milyona yakın araba var. Ve nüfusuna oranla en çok araba olan illerdendir. Konya merkez civarında yaklaşık 150 istasyon var.  Şimdi benim bütün işçilerimin arabası var. Senede üç kere doğumda ölümde bayramda seyranda biner. Biz akaryakıtçı olduğumuz halde akaryakıt bir yekun tutuyor. Biz buraya ilk başladığımızda benzin 99 kuruştu, mazot 67 kuruş 84 santimdi. Yani pompalarda santim dişlisi vardı. Kuruşun yüzde biri santimdir. Şehir içerisinde kârımız üç kuruştu, şehir dışında beş kuruştu. İki kuruş da belediye alırdı.”

manset-020.jpg

‘BÜTÜN TÜRKİYE’DE BENİM UYGULAMAM ÖRNEK OLDU’

Petrolle ilgili eskiden yaşadığı bir anısından bahseden Koçpeker, “Bir gün, Vali Ömer Haliloğlu ve Vali Muavini de Kemal Nöhrezoğlu bana telefon açtı. Ondan sonra ‘Oğuz Bey, sizi vali çağırıyor’ dedi.  Sonra valilinin yanına gittik. Kemal Bey bana dedi ki, ‘MİT, Jandarma, Emniyet, herkes seni methediyor. Fakat son zamanlarda sizde bir problem çıkmaya başladı’ dedi. ‘Ne problemi’ diye sordum. ‘Sen petrolü istediğine veriyor istediğine vermiyormuşsun’ dedi. ‘Aynen öyle yapıyorum ve bundan da çok mutuyum’ dedim. ‘Nasıl yani’ dedi. ‘Evet, efendim yazın imzalayın’ dedim. ‘Peki, girelim içeriye’ dedi. Vali Beyin yanına girdik. Sanki suçluymuşum gibi yarım saat beni kapıda ayakta bekletti. Nöhrezoğlu ise çok kibar bir adamdı. İsveç Büyükelçiliğinden gelmişti. O orada ayakta durmamdan rahatsız oldu. Vali Bey’e benim verdiğim cevabı söyledi. Vali, ‘nasıl olur kardeşim?’ dedi. Nasıl olacağını şoförünüz Ahmet Bey’e soracaksınız dedim. Şoförünüz Ahmet Bey 12 senedir benden mal alıyor. Ve sizin arabanıza alıyor. Ben sizin arabaya malı vermeyeceğim, kuyruğa sokacağım, hiç tanımadığım bir adama malı vereceğim, öyle mi?’ dedim. Ve dedim ki: ‘Ben Vali Bey’in kim olduğunu bilen bir kişiyim, kitlelerin üstüne silahla ateş edebilir ve direk devleti temsil eder. Ama siz emir verseniz de yapmam.’ ‘Peki, valiyi, makamını biliyorsun, gücünü biliyorsun, neden yapmazsın’ dedi. O esnada cebimden anahtarı çıkardım ve ‘buyurun siz işletin’ dedim. Öyle söyleyince Vali durdu. ‘Peki, ne yapalım Oğuz Bey?’ dedi. Tankerin üçte birini size verelim, siz istediğinize verip pusula yazın, ben de üçte ikisini istediğime vereyim’ dedim. Olmaz Oğuz Bey yarı yarıya yapalım dedi. Ondan sonra bütün Türkiye’de benim bu uygulamam örnek oldu. Netice olarak bugünlere geldik” diye aktardı.

‘SÖZÜN SENEDİNE GEREK YOKTU’

Geçmiş yıllardaki ticaretin daha güvenilir olduğunu kaydeden Koçpeker, “O günkü ticaret ticaretti. Bir kere söz vardı. Yani biri söz verdiği zaman o sözün senedine gerek yoktu. 70’li yıllarda yakıt darlığı başladı 80’li yıllarda bitti. 70’li yıllarda iktidarda Bülent Ecevit vardı ve o dönemler akaryakıt krizi başladı. Milliyetçi Cephe Hükümetleri vardı. Benim kanaatime göre bu hükümetler Türkiye’ye çok darbe yaptı. Ondan sonra Süleyman Demirel geldi. Demirel de bu işleri önledi. Sonra 80 darbesi oldu. Darbeden sonra rahmetli Turgut Özal geldi. Şunun altını çizmek isterim ki, Allah akaryakıt krizini bir daha yaşatmasın. Çünkü her şey akaryakıttır. Ekmekten daha önemli diyebilirim. Patates yer, ot yeriz bir alternatif buluruz fakat bugünkü ortamda akaryakıt yoksa ekmek de yok. Yani akaryakıt olmazsa bunları da üretemiyoruz” ifadelerine yer verdi.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ