“ÖLMEZDEN EVVEL ÖLÜN.”

AŞKIN ŞEHİDİ, AŞKIN ELÇİSİ’NDEN SONRA AHMET TURGUT, AŞKIN SECDESİ İLE OKUR KARŞISINDA. PEK ÇOK DİZİDE METİN YAZARLIĞI VE YÖNETMENLİK YAPAN YAZAR, ÜÇLEMESİYLE KERBELA’YI GÜNDEMİMİZE TAŞIDI.
“ÖLMEZDEN EVVEL ÖLÜN.”

Bir yazgıyı neredeyse bütün gerçekliğiyle yaşamaya aday adayı olarak dünyaya gelen insan, türlü imtihanlardan geçer. Hicrî takvimler 61. yılı gösterirken, Muharrem ayında Kerbelâ çölünde Hz. Hüseyin (r.a.) ve çevresindekiler, ne yazık ki, Emevi yönetimince hunharca katledilir. Hz. Hüseyin’in kalan yakınlarına şahitlik ve yetimlik düşmüştü pay olarak bu acıdan. “Şehadet var olmak demekti. İnsanlar bu dünyaya sahip olmak için değil şahit olmak için geliyorlardı.” Kalanlar zincire vurulup, şehir şehir dolaştırılıp ölümden beter cezalandırılır. Şam’a ulaşana kadar “Kerbelâ Şahitleri” sabırla direnirler. Mezbelelik yerlere sürülürler. Yezid, yeni planlarla onlara yeni tuzaklar kurmaktan vazgeçmez. İşte, Aşkın Secdesi bu olayların çerçevesinde büyüyor, gelişiyor.
“Şehitlerin ser çeşmesi, evliyanın bağrı başı / Fatma Ana gözü yaşı, Hasan ile Hüseyin’dir. / Hazreti Ali babaları, Muhammed’dir dedeleri / Arşın iki gölgeleri, Hasan ile Hüseyin’dir.” 
Yunus Emre dizeleri eşliğinde romanın sayfaları arasında kayboluyoruz.
“Ve hatırlıyordu!..Yolculuklarının ilk gününde ne demişti Ali Seccâd? “Babam İmam Hüseyin’in Kerbelâ’daki kıyamını asıl burada ara! Adı ister Yezid olsun, ister bir başkası; hiç fark etmez. Asıl kıyam şerri emreden nefislere tabi olan ve ölüce hissiz duran vicdan sahiplerini ayağa kaldırmaktır.”
Hak aşıkları, Hakkı sevmekle yetinmeyi marifet bilmezler. Sadece talip olmakla kalmazlar. Her durum ve zamanda sadakatini yitirmeden doğru bildikleri yola revan olurlar. Yine bu minvalde, Mehmed Akif Ersoy hakikati bize dizeleriyle ne de güzel aksettirir: 
“Yıllar geçiyor ki ya Muhammed,
Aylar bize hep Muharrem oldu!
Akşam ne güneşli bir geceydi.
Eyvah, o da leyl-i matem oldu!” 
Aşkın Şehidi, Aşkın Elçisi’nden sonra Ahmet Turgut, Aşkın Secdesi ile okurunun karşısında. Pek çok önemli dizide metin yazarlığı ve yönetmenlik yapan yazar, bu romanları ile yurt içi ve yurt dışında yüz binlerce okurla buluştu. Bir proje eser daha, Kapı Yayınları’ndan bu serinin üçüncü kitabı olarak raflarda yerini aldı. Bilgece sesleniyor Ahmet Turgut, bugüne de çok şey söyleyen üçlemesinde. Romandan tadımlık bir bölüm daha sizler için:
“Her kuş kendi semasınca gökler katında dolaşmalıydı. Rızkı börtü böcek olan el kadar serçeyle; güçlü kuvvetli pençeleriyle ceylanları, kuzuları kapıp götüren kartallar bir olamazdı. Oysa rahmet buradaydı belki de. İşi, takati, nasibi ve cürmü, cüreti denk olmayan kartal da, serçe de nihayetinde aynı Halık’ın eseriydiler. Soludukları hava da birdi; üzerlerine tüneyip dinlendikleri ağaçlar da bir… Aynı güneşin altındaydılar. Susadıklarında aynı pınara iniyorlar. Kendilerinden doğan yavrulara aynıyla merhamet ediyorlardı.”

Aşkın Secdesi
Ahmet Turgut
Kapı Yayınları