Ormanlarımızın ‘17 Ağustos’u! 'İlk kez yaşıyoruz'

Türkiye’nin bir ‘yangın depremi’nin içinde olduğunu belirten, yaşanan felaketi ise “Ormanların 17 Ağustos’u” olarak tanımlayan Prof. Dr. Ali Kavgacı, “Bundan sonraki süreçte belli periyotlarda böylesi büyük yangınları mutlaka yaşayacağız. Ormanları korumak için yeni strateji ve uygulamaları hayata geçirmemiz şart” dedi.
Ormanlarımızın ‘17 Ağustos’u! 'İlk kez yaşıyoruz'

Türkiye’nin yüreğini yakan yangın felaketi devam ederken, afet bölgelerinde 7’den 77’ye herkes yangınla mücadele ediyor. Türkiye’de ormanlar ve orman yangınları konusundaki en önemli isimlerin başında gelen Karabük Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Kavgacı, yangınla mücadeleyi Milliyet’e değerlendirdi.

FOTO GALERİ İÇİN TIKLAYINIZ

Yangınla mücadelenin çok büyük bir alanda sürdüğüne dikkati çekerek, “Türkiye olarak ilk kez böyle bir tecrübe yaşıyoruz. Daha önce de büyük yangınlar yaşamış olsak da böylesi hiç olmamıştı. Yaşadığımız felaketin adı mega yangın fırtınasıdır. Maalesef ülke olarak ‘Ormanların 17 Ağustos’unu yaşıyoruz. Adeta yangın depremiyle karşı karşıyayız” dedi.  

‘İLK KEZ YAŞIYORUZ’ 

Bundan sonraki süreçte mega yangınları önlemeye yönelik yeni bir yol haritası ve konsept geliştirilmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Kavgacı şöyle devam etti:

“Yangının birçok yerleşim yerini küle çevirmesi ilk kez yaşadığımız ve biraz da paniklediğimiz bir duruma neden oldu. Yangınların oluş sebebine ilişkin farklı iddialar gündeme geliyor. Sabotaj ihtimali de vatandaşlar arasında sıkça dile getiriliyor. Hiçbir ihtimal göz ardı edilmeden incelemeler yapılıyordur.

Ancak sıcak hava dalgası, iklim değişikliğinin etkisi ve insan eliyle oluşan hatalar da ortada. Geçen yıl ülke genelinde 3 bin 299 yangın oldu ancak yerleşim yerleri yanmadığı ve yangınlar böylesi büyümediği için birçoğundan haberimiz bile olmadı. Yapılan birtakım eksikler olabilir. Bunlar yangın felaketi bitince konuşuruz. Şu an önemli olan bir an önce yangınları söndürmek.” 

YENİ STRATEJİ ŞART 

Türkiye olarak küresel iklim değişikliğine bağlı olarak farklı bir yangın rejimi içine giriyor olabiliriz” diyen Prof. Dr. Kavgacı, şu tespitleri sıraladı:

“Bundan sonraki süreçte belli periyotlarda böylesi büyük yangınları mutlaka yaşayacağız. Ormanlarımızın korunması için de yeni strateji ve uygulamaları hayata geçirmemiz şart. İnsanlarımız canlarını yitirdi. Manavgat, Milas, Bodrum, Marmaris’te köyler, evler yandı. On binlerce hektar ormanımızı yitirdik. Sahanın büyüklüğünü görünce yaşanan tabloyu daha net anlıyoruz.”

‘YANAN BÖLGELERDE SENEYE FİDANLAR BAŞ VERİR’ 

Yanan yerlerin yüzde 80-90’ının seneye ilkbaharda yeşilleneceğini ve fidanların baş vereceğini de sözlerine ekleyen Prof. Dr. Kavgacı, şöyle devam etti: 

“Kızılçam ormanları, sert yapraklı ormanlar ve makilikler yangına uyumlu ekosistemlerdir. Bu ekosistemleri meydana getiren bitkiler sahip oldukları uyum yetenekleri sayesinde yangın sonrası kolaylıkla gençleşerek, varlıklarını devam ettirirler.

Kızılçam yangın sahaları 20 yıl içinde yeniden kızılçam ormanına dönüşebilir. Bu noktada önemli olan, kızılçam ormanının yangın sahasını tohumlayabilecek kadar tohuma sahip olup olmadığıdır.

Bunun olabilmesi için ormanın yeterli tohumu tutabilecek yaşa ulaşmış olması gerekir ve bu yaş ise yaklaşık olarak 30’lu yaşlardır. Bu nedenle boşaltma kesimleri sonrasında bu alanlarda herhangi bir ekim veya dikim çalışmasına gerek yoktur.

Diğer bölgelerden getirilecek tohumların bu bölgelere serpilmesi uzun dönemde genetik bir bozulmaya neden olacağından bu uygulamadan kaçınılmalıdır. 30 yaşından küçük kızılçamların olduğu yerler asıl olarak ağaçlandırma çalışmalarına konu olması gereken sahalardır. Bu alanlarda uygun ağaçlandırma teknikleriyle çalışmaların yapılması gerekir. Ağaçlandırmada kullanılacak türlerin başında da kızılçam gelmekte.”

YANGINLARDA SON DURUM 

Pakdemirli, Twitter hesabından orman yangınlarıyla ilgili son durumu ayrıntıları içeren bir infografikle paylaşarak, “Orman yangınları son durum, 33 ilde 167 yangın kontrol altına alındı. Ormanın kahramanlarının 7 ilde, 16 farklı yangınla olan mücadelesi durmadan devam ediyor” ifadelerini kullandı. 

4 HELİKOPTER DAHA MÜDAHALEYE BAŞLIYOR 

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’nın Manavgat ilçesinde AFAD Koordinasyon Merkezi’nde devam eden yangınlarla ilgili açıklama yaptı. Çavuşoğlu, bir şirketin İsrail’deki bir şirketten kiraladığı 2 uçağın bugün geleceğini belirterek, “Ukrayna’dan özel şirketten bulup da kiraladığımız 4 helikopter Isparta Havalimanı’na indi” dedi.

KKTC’den 21 kişilik bir ekibin yola çıktığını aktaran Çavuşoğlu, “Azerbaycan’dan yarın (bugün) sabah 1 uçak ve içerisindeki 10 personel ve 40 itfaiye aracıyla da 150 personel karadan ülkemize gelecekler” ifadesini kullandı.

Ormanları küle çeviren yangın devam ederken, afet bölgelerinde önemli bir başka sorun daha yaşanıyor. Ülkenin dört yanında çıkan yangın nedeniyle ekipler oradan oraya savrulurken, bu durum yangın sonrası soğutma işlemlerinde aksaklığa yol açıyor. Orman yangınları sonrası en az 48 saat devam etmesi gereken soğutma işlemlerinde ister istemez aksaklıklar oluşurken, söndürülen birçok alanda yeniden alevler yükseliyor.

Başta Manavgat olmak üzere Marmaris ve Bodrum ormanlarında yaşanan bu sorunu Milliyet’e yorumlayan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay şu bilgileri verdi:

“Ülkemizin dört bir yanında yangınlar devam ediyor. Ekipler, sürekli olarak farklı bölgelere kaydırılmak zorunda. Bu durumda 48 saat sürmesi gereken soğutma işlemleri de yapılamıyor. Çok fazla yangın var ve yerden müdahale ekiplerimiz yetersiz kalıyor, yetişmiyor. Yangından sonra soğutma işlemi karadan arazöz ve ekiplerin gözlemiyle yapıldığından bu noktada sorunlar yaşanıyor. Soğutma ve soğutma sonrası gözlemi havadan yapamazsınız. Söndüğünü zannettiğiniz ormanda için için yanan kökler ve ağaç dalları rüzgar etkisiyle yeniden tutuşabiliyor. Rüzgar ateşi harladığı gibi, hava sıcaklıklarının yanan bölgelerde 50 derecenin de üzerine çıkmasıyla alevler yendiden etrafı sarmaya başlıyor.”

‘KİMYASAL OLMAMALI’ 

Söndürme işlemi için farklı kimyasal maddelerin kullanımının gündeme gelmesine de değinen Prof. Dr. Tolunay, “Havadan söndürmede genellikle deniz suyu kullanılır ancak denizden alınan suyun içindeki sodyum, potasyum gibi elementler toprağa zarar vermez. Söndürmede kullanılan tuzlu su çok düşük miktarlarda kalıyor. Yanan bir bölgedeki toprağın zarar görmesi için en az 300-400 tanker dolusu tuzlu su boşaltmanız gerekir. Yangınlara daha kısa sürede etki etmesi için bir takım kimyasal bileşenlerin kullanılması ise kesinlikle doğru bir işlem değil. Yangın sonrası ekolojik yaşamın devam etmesi için kimyasal söndürücülerden tamamen uzak durulmalı. Doğru olan yöntem suyla söndürmedir” dedi.

Fidan bağışı konusunda kafalarda oluşan soru işretlerine ilişkin de Prof. Dr. Tolunay, şunları söyledi: 

“Vatandaşlarımız ‘Fidan bağışı yaptım, hemen yarın gidip dikilecek’ şeklinde bir yanlış düşünceye sahip. Daha önceden yapılan bağışlar sonrası hazır hale getirilen fidanlar ihtiyaç duyulması halinde, yeterli tohum olmayan bölgelere dikilecektir. Orman Genel Müdürlüğü yangınlar bittikten sonra, yanan ağaçları temizlemeye başlayacak. Haritalarda nerede, hangi ağaç türlerinin yandığına bakılacak.

Tohum olduğu tespit edilen yerlerde ekosistem kendini yenileyecek ve buralara dokunulmayacak. Ancak genç kızıl çamların olduğu ve yeterli tohum olmayan yerlere önceki yıllarda toplanan fidanlar dikilecek. Sadece yanan ağaçların kesilip sahadan toplanması bir yıl sürecektir.”

‘SİSTEM YENİDEN DÜZENLENMELİ’ 

Eski İstanbul Orman Bölge Müdürü Faruk Çebi de, büyük bir afet yaşandığını, ekiplerin böylesi bir felakete yetişmekte zorlandıklarını belirterek şunları söyledi: “Ekip ve insan sayımız belli. Türkiye maalesef büyük bir felaket yaşıyor. Yangınlar devam ettiğinden soğutma işlemi için gereken 48 saat kuralında ister istemez aksaklık olabiliyor.

Cam kırığından yangın çıkan yerlerde, için için yanan dallardan rüzgar etkisiyle yeniden alevler yükselebiliyor. Orman yangını söndürüldükten sonra en az iki gün soğutma işlemi yaparız ancak onlarca yerde yangın olunca ekipler de sürekli farklı afet bölgelerine sevk ediliyor. Yangın sistemleri şartlara göre yeniden değiştirilmeli.

Soğutma işlemleri için Orman Bölge Müdürlüğü ve itfaiye ekiplerini yanı sıra belediyeler başta olmak üzere kamu kurumlarındaki personel ve arazözler seferber edilebilir” ifadelerini kullandı.