Pandemi sonrası hızlı çözüm arabuluculuk

Pandemi sonrası hızlı çözüm arabuluculuk

Koronavirüs sebebiyle yargıda işlemlere ara verilmesi nedeniyle biriken dosyaların normalleşme sürecinde mahkemelerde yığılmaya neden olacağını ifade eden Arabulucu Ömer Faruk Seleş, “Normalleşme sürecinde mahkemelere başvuru yapmak hem maddi hem de manevi açıdan kayıplara yol açacaktır. Masrafsız ve hızlı çözümle hizmet veren arabuluculuk uygulaması, aynı zamanda tarafların dostane bir şekilde anlaşmasını sağlayacaktır” dedi.

Koronavirüs sebebiyle virüsün yayılmasını engellemek ve vatandaşları korumak amacıyla son altı aydan beri hükümetler tarafından birtakım tedbirler alındığını ifade eden Ahi Arabuluculuk Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Arabulucu Ömer Faruk Seleş, Türkiye’nin de yargı alanında da önemli kararların alındığını belirtti. Mahkemelerde süren davaların durdurulduğunu ve yeni dava süreçlerinin dün itibarıyla yeniden başladığını hatırlatan Seleş, “Özellikle sokağa çıkma kısıtlamaları, seyahat kısıtlamaları, eğitim/öğretime ara verilmesi ve belli iş yerlerinin faaliyetinin tamamen veya kısmen durdurulması bunların başında sayılmaktadır. Ülkemizde de Mart ayından itibaren birtakım tedbirler alınmış, bu tedbirlerin yansımalarını engellemek için ekonomik paketler, destekler açıklanmıştır. Yine bilindiği üzere 26.03.2020 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 7226 sayılı kanun ile Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 13/3/2020 tarihinden, 15.06.2020 tarihine kadar durdurulmuş, duruşmalar tehir edilmiştir. İcra takipleri de aynı şekilde durdurulmuş, yeni icra takibi yapılması da engellenmiştir. Yeni normale geçiş süreci ile beraber izinlerin kaldırılması ile adliyelerde 01.06.2020 tarihi itibariyle çalışma süreci kısmen başlamıştır” dedi.

ahi-arabuluculuk-yonetim-kurulu-baskani-avukat-arabulucu-omer-faruk-seles.jpeg

“VİRÜS NEDENİYLE YARGIDA DOSYA SAYISI ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ARTTI”

Koronavirüs sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların ve mahkemelerin bir süredir kapalı olmasının yargıda dosya sayısının artmasına neden olacağını söyleyen Seleş, “Süreç, insan sağlığını etkilemekle birlikte ekonomik, sosyal ve hukuki sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Süreç içerisinde değişik alanlarda çok sayıda uyuşmazlık ortaya çıkmıştır.  Normale dönüş ile bu uyuşmazlıklar mahkemeleri ve icra dairelerinde yığılmaya sebep olacak kadar fazladır” diye konuştu.

“ARABULUCULUK İLK TERCİH OLMALIDIR”

Mahkemelerde yığılmanın önüne geçmek amacıyla arabuluculuk işlemlerinin daha fazla tercih edilmesinin yararlı olacağına değinen Seleş, “Ülkemizde 2013 yılında arabuluculuk müessesi getirilmiş, zamanla iş hukuku ve ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurma zorunluluğu getirilmiştir. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildiği konularda hukuken mümkün olan ihtiyari arabuluculuk müessesi, vatandaşlarımıza birçok yönden avantajlar sunmaktadır. Anlaşılan konularda yargı yoluna gidilememesi, anlaşma belgelerinin ilam niteliğinde belgeye haiz olması, icra edilebilirlik şerhi alınması, maktu damga vergisine tabi olması, husumeti bitirmesi, daha az masrafla yürütülmesi ve daha kısa sürede tamamlanması gibi büyük avantajlar vardır. Ahi Arabuluculuk Merkezi Yönetim Kurulu başkanı olarak vatandaşlarımıza salgın sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümü için konunun uzmanı bir arabulucuya veya arabuluculuk merkezine başvuru yapmalarını tavsiye ediyorum. Arabuluculuk, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanmaktadır. Böylelikle de mahkemelerde yığılma olmasının önüne geçilmektedir” ifadelerini kullandı. 

mahkemeler-1.jpg

“UYUŞMAZLIKLAR DOSTANE BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLEBİLİR”

Arabuluculuk sayesinde uyuşmazlıkların dostane bir şekilde çözülebileceğini vurgulayan Seleş, “Bütün vatandaşlarımızı etkileyen bu süreçte başta sağlık çalışanlarımız, güvenlik güçlerimiz, vatandaşlarımız karşılıklı fedakarlık ve vefa örnekleri süreci bugünlere getirmişlerdir. Herkesi etkileyen süreçte taraflar fedakarlık yaparak dostane çözüm arabuluculuk ile mahkemeye gitmeden ortaya çıkan uyuşmazlıklarını çözebilir, karşılıklı el sıkışabilir. Davada verilecek karar sadece bir tarafı memnun edeceği için ve sürenin uzunluğu da dikkate alındığında taraflar arasında husumet oluşacak, karşılıklı ilişkilerin devamı da mümkün olmayacaktır. Arabuluculuk yolunda ise kazan kazan yöntemi ile her iki tarafta sürecin kazananı olacak, taraflar karşılıklı el sıkışarak birbirinden ayrılacaklar, hem beşeri hem de hukuksal ilişkileri devam edecektir” dedi.

“TARAFLAR PEK ÇOK KONUDA ARABULUCULUK HİZMETİ ALABİLİR”

Tarafların pek çok konuda arabuluculuk uygulamasına başvurabileceğine değinen Seleş, “İşyeri, konut ve araç kiralama sözleşmeleri, işçi işveren ilişkilerinden kaynaklanan alacak talepleri, iş kazası, meslek hastalığı, özel okul eğitim ücreti, servis ve yemek bedelleri, yurt ve barınma ücretleri, düğün salonu, yemek organizasyon sözleşmeleri/iptalleri/kaparo bedelleri, turizm/seyahat sözleşmeleri/iptalleri, ticari sözleşmeler, sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak, tazminat ve benzeri uyuşmazlıklar arabuluculuk hizmeti sayesinde kolayca sonuçlandırılabilir” dedi.

arabulucu-omer-faruk-seles-2.jpg

“ARABULUCUK YOLU DAHA AZ MASRAFLIDIR”

Dava yolunda yargılama sürecinde tarafların maddi ve manevi kayıplarının büyük olacağını ifade eden Seleş, “Harç, bilirkişi ücretleri, keşif giderleri, posta giderleri ile icra yoluna başvurulması halinde icra masrafları oldukça yüksek iken arabuluculukta ödenmesi gereken bedel sadece arabuluculuk ücreti ile sınırlı kalmaktadır. Avukatlık ücretleri de dava yoluna göre tarifede çok daha düşük düzeyde belirlenmiştir” dedi.

“ÇOK KISA SÜREDE SONUÇ ALINMASI MÜMKÜNDÜR”

Normal yollarla açılan mahkemelerin çok uzun zaman aldığını hatırlatan Seleş, “Dava yolunda davanın açılması, cevapların verilmesi, tebliğler, delillerin toplanması, duruşma, karar, istinaf, temyiz kanun yolları ile ortalama 5 yıllık bir süreç iken, arabuluculuk için öngörülen süreler 1 gün hatta saatler içinde sonuçlanmakta, en fazla 56 günde tamamlanmaktadır. Uzun süren yargılama sonucunda haklı çıkılsa bile bazen kararın ifası mümkün olmamakta iken arabuluculuk ile anlaşmanın gereğinin yerine getirilmesi kolay ve mümkün hale gelmektedir” diye konuştu.

mahkemeler-4.jpg

“SÜREÇ GİZLİDİR, ÖNGÖRÜLEBİLİR VE ESNEKTİR”

Arabuluculukta tarafların ticari sırları ve hukuki ihtilaflarının gizli tutulabileceğini ifade eden Seleş, “Dava yolunda yargılama ve duruşmalar aleni iken arabuluculukta hem görüşmeler hem de arabuluculuk sonucunda gizlilik ilkesi hakimdir. Tarafların ticari sırları, hukuki ihtilafları kendi aralarında kalarak mahremiyet korunduğu gibi görüşmelerde sunulan bilgi ve belgeler gizli kalmaktadır. Yargılama sürecinin uzun olması ve süreçten kaynaklanan sebeplerle verilecek karar tarafları tatmin etmeyebilir, mevzuat ve hakim değişebilir, yargılama sürecinin sonucu öngörmek olanaksız bir hale gelebilir. Davada süreç ve sonucun öngörülmesi neredeyse imkansız iken arabulucukta süreç ve sonuç tarafların iradesinde ve öngörülebilir bir haldedir. Dava yolunda taleple sınırlı hüküm kurulması, uyuşmazlık konusu dışına çıkılamaması gibi sebeplerle hakim belli kalıplarla karar verebilirken, arabuluculuk yolunda tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği her hususta anlaşma yapılması mümkündür.  Taksit yapılması, erteleme, çek senet kıymetli evrak teslimi gibi birçok farklı usulle anlaşma yapılması hukuken mümkündür. Sözleşme hükümlerinde istedikleri değişikliklerin yapılması arabuluculuk sürecinde hukuken mümkündür” dedi.
•SEYFULLAH KOYUNCU / YENİ HABER GAZETESİ