Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan: istiklal Marşı'mızın ayrı bir ruhu vardır

Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı’nın ayrı bir ruha sahip olduğunu dile getiren Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, “İstiklal Marşımız diğer milletlerin marşlarından çok farklıdır. Mehmet Akif’in onu yazarken özel bir ruha büründüğünü anlıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan: istiklal Marşı'mızın ayrı bir ruhu vardır

Türkiye Yazarlar Birliği’nin girişimleriyle 2021 yılının İstiklal Marşı yılı olarak kabul edildiğini hatırlatan TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, “Burada amaç İstiklal Marşı’mızın hak ettiği bir şekilde karşılık bulması, anlamı, önemi ve değeriyle ilgilidir. Bu girişimin bir anlamda asıl hedefi budur. 100. yıla geldiğimizde yazarlar birliği, yüzüncü yıla yakışır şekilde, bu tarihin eskitilmemesi için bir hatırlatma babında girişimleri yaptı. Mayıs ayından itibaren hem yazışmalar yaptı, hem de girişimlerde bulundu. 19 Kasım 2020 tarihi Kastamonu’da Mehmet Akif Ersoy’un Nasrullah Camii’nde vaaza çıkmasının yüzüncü yılıydı. Bizler de TYB olarak faaliyetleri başlatmış olduk. Karşılık buldu ve müteşekkiriz. Hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem de Meclis Başkanımız bu konuda inisiyatifi aldılar ve 2021, İstiklal Marşı yılı ilan edildi” şeklinde konuştu.

4-783.jpg

‘İSTİKLAL MARŞI MİLLETİMİZİN ASALETİNİ ANLATIR’

Prof. Dr. Arıcan, “İstiklal Marşımız, gerçekten bu milletin zor zamanında yazılmış bir marştır. Milli Mücadele devam ederken yazılan, milletimize umut aşılayan, cesaret veren ve bu milletin asaletini anlatan bir marştır. O dönemde yeni bir hükümet çabası vardı, meclis oluşturulmuştu ama milli mücadele henüz bitmemişti. Dolayısıyla Mehmet Akif milli mücadeleye destek vermiştir. O günün en etkili aracı olan kürsüler, camiler ve gazeteler aracılığıyla bunu duyurmaya çalışmıştır. İstiklal Marşı, o gün kurulmuş bir devletin bir de marşı olsun diye yazılmış bir marş asla değildir. Bunun altını çizmek istiyorum. Genelde ülkeler kurulur; bayrağı, marşı gibi buna benzer semboller olur. Ama bizim bayrağımız da, marşımız da bu milletin binlerce yıllık tarihini anlatan bir sembollerdir” dedi.

istiklal-marsi-logo-001.jpg

‘TÜRK MİLLETİNİN KURULUŞ FELSEFESİNE HİTAP EDER’

İstiklal Marşı, Türk milletinin kuruluş felsefesine ve kuruluş ilkelerine hitap ettiğini dile getiren Prof. Dr. Arıcan, “Bu topraklarda neden varız, bu mücadele neden, ne uğruna verildi, burada var olmak için neler yapmalıyız aslında İstiklal Marşı bize bunları anlatan bir marştır. Milli Mücadele hala devam etmektedir. Çünkü 100 önce bu topraklar için yapılan saldırılar hala devam etmektedir. Bu sefer daha sinsi ve daha içeriden yapılmaktadır. İstiklal Marşı’nın herhangi bir marş olmadığını daha iyi anlıyoruz. Birçok milletin marşı vardır. Ya o ülkenin kralına, ya devlet olmanın gereği olarak bazı sözlerin nakaratlar olarak bilinmesi için yazılmıştır. Bunu küçümsemek için söylemiyorum. Fakat onlarınki sadece devlet olduklarını fark ettirmek için yazılmış marşlardır. Bizim İstiklal Marşı’mız devletimiz kurulduktan sonra yazılmış bir marş değildir. Hala İstiklal Mücadelesi devam ederken ve bu milletin binlerce yıllık tarihini anlatan bir marştır. Bu anlamıyla Akif’in kendisini de aşan bir marştır” ifadelerini kullandı.

3-20210312103818.jpg

‘MARŞIMIZIN AYRI BİR RUHU VARDIR’

Mehmet Akif Ersoy’un Mısır’dan dönüp hasta yatağındayken bir gazeteciyle yaptığı mülakatı anlatan Prof. Dr. Arıcan, “İstiklal Marşı yeniden yazılabilir mi, yazılması durumunda ne olur gibi bir konuşma yaparken Merhum Akif hasta yatağından doğrularak der ki, “Bu marşı kimse yazamaz. Ben dahi tekrar yazamam. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.” Dolayısıyla İstiklal Marşı’nın yazılmasının bir ruhu olduğunu, manevi boyutu olduğunu, sıradan bir şekilde yazılmadığını, Akif’in onu yazarken özel bir ruha büründüğünü anlıyoruz. Dolayısıyla Mehmet Akif’in dahi bir daha yazamam demesi, Allah tekrar yazdırmasın temennileri, duaları çok derin anlamlar ifade eden bir husustur. Belki ona ayrıca çalışmak, üzerinde durmak gerekir” dedi.

5-428.jpg

‘İKİ ANA UNSURU; İMAN VE İSTİKLAL’

Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı maddi bir beklenti karşılığında yazmadığını ve Türk milletine hediye ettiğini belirten Prof. Dr. Arıcan, “Kahraman ordumuza hitap etmiştir. Bunu milletine hediye etmiştir. Zaten o yüzden de yarışmaya girmemiştir. Bu marş herhangi bir şekilde parası için, tamamlayıcı unsur olarak yazılacak bir marş olmamalıydı. Akif böyle düşünüyordu. Onun da düşündüğü gibi oldu. Gerçek anlamıyla bu milletin binlerce yıllık tarih şuurunu, vermiş olduğu milli mücadeleyi, bu topraklarda imanı uğruna verdiği mücadeleyi anlatıyor. İstiklal Marşı’nın iki ana hususu vardır. Birisi iman, birisi de istiklaldir. Birçok kavramı vardır ancak özeti olan, 41 mısranın sadece 2 mısrasında geçen ‘Hakkıdır Hakk’a Tapan Milletimin İstiklal’ marşımızın özetidir. Bu da bize herhangi bir marş olmadığını, içerisinde duanın, temenninin ve meydan okumanın olduğunu gösterir. Bizlere ve sonsuza kadar devam edecek bu milletin şuuruna bir anlamda emanettir” şeklinde konuştu.

2-20210312103818.jpg

12 MART, 2007’DEN BU YANA KUTLANIYOR

12 Mart tarihinin 2007 yılından itibaren İstiklal Marşı günü olarak kutlandığını ve bunun da Türkiye Yazarlar Birliği’nin girişimleriyle gerçekleştiğini dile getiren Prof. Dr. Arıcan, “İstiklal Marşı okunuyor, ezberleniyor bu çok güzel. Fakat resmi olarak sahiplenmeyle, millet olarak sahiplenmeyi ayırmamız lazım. Yazıldığı tarih olan 12 Mart’ın 2007 yılından itibaren devletimiz tarafından yine resmi olarak kutlanmasını yazarlar birliği sağlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan’dı. Türkiye Yazarlar Birliği yönetimi bunu gerçekleştirmişti. Milletimiz, Akif’in bugün birçok engellemeye rağmen cenazesine sahip çıkmıştır. Ayrıca, vefat ettiğinde de yalnız, kimsesiz bir şekilde gömülecek diye düşünülürken bu milletin evlatları, Akif’e o günün şartlarında da büyük bir coşkuyla vefasını göstermiştir” dedi.

1-prof-dr-musa-kazim-arican-1.jpg

‘HER KELİMESİ AYRI BİR ÖNEM TAŞIMALI’

İstiklal Marşı’nın her kelimesinin ayrı bir önem taşıması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Arıcan, “İstiklal Marşı’nın halkımız nezdinde 7’sinden 70’ine gereken değeri gördüğünü düşünüyorum ama geldiğimiz tarih itibariyle bunu artık ezberlemek, okumak, yalnızca tablolarla asmak değil, her bir kelimesinin özellikle gençlerimiz için ayrı bir önem taşıması gerekir. Üniversitelerdeki öğrenci topluluklarımız, sivil toplumların gençlik teşkilatları, bakanlıkların gençlik yapıları, liselerdeki öğrenciler gerçekten şu an yüzüncü yılda salgına rağmen büyük ilgi göstermektedirler. Tabi bunu artık anlamlandıran, hangi şartlarda yazıldığını ne ifade ettiğini ve bize ne yüklediğini gibi bunların bilincinde olmamız gerekir diye düşünüyorum. Türkiye’de birçok defa anayasa değişikliği olmuştur fakat İstiklal Marşı asla değişmemiş, değiştirilememiştir. İstiklal Marşı’nın bizim bir anayasa gibi temel ilkeler içeren bir metin gibi tüm gençlerimiz tarafından anlaşılması ve bunun da gereğini yapmak, o doğrultuda çabalanması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da ümit varım” ifadelerini kullandı.

6-282.jpg

‘AKİF’İN NE KADAR HAKLI OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ’

Prof. Dr. Arıcan, “Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Akif’in ne kadar haklı olduğunu, ‘Tek dişi kalmış canavar’ şeklinde batıyı tanımlamasıyla görüyoruz. Belki hoş görülmemişti ama böylesi bir zihniyette olanlar hala bu millete, bu topraklara kast etmektedir. Burada gözlerinin olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla İstiklal Marşı’nın anlam boyutuna daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Akif sadece bir hissiyat ortaya koymamıştır. İstiklal Marşı’nın bir manevi tarafı var ama her şeyden önce derin bir tefekkürün, inanç bilincinin eseridir. Bence onu kavramalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.

HÜSEYİN KOYUNCUOĞLU / YENİ HABER