Şehzade Bayezid

Şehzade Bayezid, 1526’da İstanbul’da doğdu.
Şehzade Bayezid

Şehzade Bayezid, 1526’da İstanbul’da doğdu. 1541 Macaristan seferine katıldı. 1546’da Karaman sancak beyliği ile Konya’ya gönderildi. 1548’de İran üzerine yürüyen babasını Akşehir’de karşıladı, ordu Halep’te kışladığında da babası tarafından oraya çağrıldı. 1553 Nahçıvan seferinde ise taht muhafazası için Edirne’ye yollandı. Fakat Şehzade Mustafa’nın öldürülmesinden (6 Ekim 1553) sonra onun adına isyan eden Düzme Mustafa kuvvetlerini durdurmada ağır davranması, bu olayın kendisince düzenlendiği rivayetine yol açtı. Bu da babasının kendisine olan güvenini sarstı. Bununla birlikte Kanûnî oğlunu bağışladı ve Kütahya’ya gönderdi. “Ben kulunuzu muradına irgürdünüz” diye babasına teşekkür eden Bayezid, kendini artık tahtın tabii vârisi olarak görmeye başladı. Bu yüzden de ağabeyi Selim ile aralarında bir saltanat mücadelesi baş gösterdi. Bayezid, kendisini zevk ve safaya düşkün Selim’den daha üstün görüyordu. Bayezid, annesi Hürrem Sultan’ın ölümü ile en güçlü koruyucusunu kaybedince kendisine taraftar toplamaya koyuldu. Bu durumda oğullarını birbirinden uzaklaştırmayı gerekli gören Kanûnî, her birinin haslarına 300 bin akçe ilâve ederek Selim’i Konya’ya, Bayezid’i de Amasya’ya nakletti. Ancak Bayezid bu nakli bir hakaret saydı ve birtakım bahanelerle Kütahya’da kalmaya çalıştı. Bu arada kendisine yeni terakkiler, oğullarına da sancak verilmesi gibi bazı isteklerde bulunmuş, fakat babasının ısrarı karşısında 28 Ekim’de Kütahya’dan ayrılmıştı.

BAYEZİD, ADAM TOPLAMAYA HIZ VERDİ

Kanûnî Sultan Süleyman, Bayezid’i avutucu vaadlerle oyalarken o, “Padişah olan yalan söyler mi?” diye babasını suçlamaya yönelmiş ve adam toplamaya da hız vermişti. Bayezid’in “yevmlü” denilen askerlerini dağıtamayan Kanûnî, Selim’in de asker toplamasını istemiş, ayrıca bazı beylerbeyileri ile vezir Sokullu Mehmed Paşa’yı ona yardıma göndermişti. Bu sırada Bayezid’in sancağından çıkması bir isyan olarak değerlendirilmiş, onun ve taraftarlarının katledilmelerinin vâcip olduğu hakkında fetvalar alınmıştı. Bu arada Amasya’dan Ankara’ya gelmiş bulunan Bayezid durumu öğrenince 30 bini bulan kuvvetleriyle hareket ederek 29 Mayıs 1559’da Konya önlerine vardı. Ancak onun adamları Selim’i destekleyen düzenli kuvvetlere göre eğitim yönünden çok yetersiz olduğundan 30 Mayıs’ta başlayan ve iki gün süren savaş Bayezid’in yenilgisiyle sonuçlandı.

BABASINDAN AF DİLEDİ

Süratle Amasya’ya dönen Bayezid, Müftü Muhyiddin Cürcânî’yi babasına göndererek affını diledi. Fakat oğlunu affa lâyık görmeyen Kanûnî onun derhal yakalanmasını emretti. Bunun üzerine Bayezid oğulları Orhan, Osman, Mahmud ve Abdullah’ı alarak 7 Temmuz’da Amasya’dan çıktı. Doğu sınırına yaklaştığında Sa‘d Çukuru mevkiinde kendisine yetişen sancak beyleriyle tutuştuğu savaşı kazandı; ancak Osmanlı topraklarında barınamayacağını anlayınca 1559 Ağustosu ortalarında adamlarıyla birlikte İran’a sığındı.

NAAŞLARI SİVAS’A GETİRİLDİ

Kanûnî, Selim ve Tahmasb arasında Bayezid’in teslimi konusunda yazışma ve pazarlıklar başladı. Sonunda padişah şahın isteklerinden bir kısmını kabul etmek zorunda kaldı. Buna göre Tahmasb’a 1.200.000 altın ödenecek, Kars Kalesi de İran’a bırakılacaktı. Ayrıca Selim de padişah olduğunda İran’la dost kalacağını belirten bir ahidnâme vermişti. Anlaşmaya varılınca Bayezid ve oğullarını teslim alacak Osmanlı elçileri 16 Temmuz 1562’de Kazvin’e ulaşmışlardı. Bayezid, 23 Temmuz Perşembe günü Selim’in çavuşbaşısı Ali Ağa’ya teslim edildi ve hemen orada boynuna geçirilen kementle boğularak öldürüldü. Arkasından dört oğlu da aynı âkıbete uğradı. Daha sonra bu beş Osmanlı şehzadesinin naaşları Sivas’a getirilerek surların dışına defnedildi.