10. yıl yazısı

Ömer Kocabaş

Bu haftaki yazımız biraz kişisel olacak. Bu yazı ile birlikte gazetemiz Yeni Haber’deki 10. yılımıza ulaşmış olduk. Dile kolay 10 koca sene. Bu süreçte 500’ün üzerinde yazı yazmışız. Sadece yazı günlerimiz dini bayramlara denk geldiğinde yazmadık. Onun dışında 10 yıllık dönemde yazmadığımız hafta sayısı iki veya üçtür. Bazı yoğun zamanlarda hafta da birkaç yazı yazdığımız olmuştu. Toplamda ikisi birbirini dengeler. Gönül isterdi ki bu yazı aynı zamanda basılı gazetede de yayınlansın ama olmadı. Yerel gazetecilik başka bir yöne doğru evirilmeye çalışılıyor. Kullanılan afili cümlelere rağmen ben bu yapılanların doğru, gazetecilerin ve vatandaşın lehine olduğuna inanmıyorum. İnşallah işin sonunda yanılan ben olurum. Fakat yakın gelecekte o işin hiçte öyle olmadığını göreceğiz. Basılı gazetenin olmadığı bir ortamda basının sesi her zaman cılız kalacaktır…

Rahmetli Engin Ardıç’ı vatandaşın büyük bölümü TV’de program yapmaya başlayınca tanımış. TV’den önceki yazarlık dönemini sadece okur kitlesi biliyormuş. Engin Ardıç, televizyona çıkmadan önce ne iş yaptığını soranlara kasap çıraklığı, köftecilik gibi cevaplar vererek dalgasını geçermiş(!) 10 yıldır Yeni Haber gazetesinde yazıyoruz ama aslında onunda öncesi var. 2025 yılı aynı zamanda gazetecilik mesleğindeki 20. yıl dönümümüze tekabül ediyor. Bazı arkadaşlar bu mesleğin okulunu okurken benimseyip yola devam ettiler. Biz ise ilk önce bu mesleğe başlayıp, sonradan okulunu okuduk. Sizin anlayacağınız hem alaylıyız hem de mektepli.

2005 yılında 17 yaşında lise öğrencisiyken yolumuz tesadüf eseri günümüzde artık yayın hayatına devam etmeyen Anadolu Manşet Gazetesi ile keşişti. Okumaya meraklı, günlük gazeteleri takip eden birisi olarak bir süre sonra yazma isteği ağır bastı. Bu noktada gazetenin genel koordinatörü Uğur Altun ile tesadüf eseri tanıştık. Öğrenci Günlüğü adıyla gazetede yazılarımız yayınlanmaya başlamıştı. Lise bitince kafamda fazla bir soru işareti yoktu, bu işin okulunu okumalıydım. Aynı yıl Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünü kazandım. Bir yandan okula başlayıp diğer yandan gazetede yazıyordum. Okuldaki ilk yılın sonunda artık sahaya da inmiştim. Yaz tatilinde köşe yazarlığının yanında muhabirliğe de başlamıştım. Sabahtan akşama kadar haber peşinde koşuyorduk. Gazeteciliğin havalı, itibarının şimdiye göre oldukça fazla olduğu günlerdi…

Okul başlayınca saha ile irtibatımızı koparmadık. Derslerden arta kalan vakitte haber peşinde koşmaya devam ediyorduk. Elbette köşe yazılarına da devam. Anadolu Manşet Gazetesi maceramız yaklaşık dört yıl sürdü. Okulun son yılında dersler yoğundu. Arkadaşlarla gazete çıkarıyorduk falan. Sonrasında ise Anadolu Manşet Gazetesi’nde önce çalıştığımız isimler değişti, ardından gazete el değiştirdi ve acı son, gazete kapandı. Bu mesleğe başlamamıza vesile olan Uğur Altun’a, gazetenin sahibi Sabri Altun’a teşekkür etmemiz gerekiyor. Elbette meslekteki ilk ustalarımıza, sahada haber nasıl toplanır, yazılır, fotoğraf nasıl çekilir, gazetecilik duruşu nedir vb. öğreten Yadigar Güneş’e, Mehmet Kaya ve Fatih Ersoy’a çok teşekkürler. Üzerimizde emekleri çok.

Okulun bitmesi ile birlikte gerçek hayat başladı. Ya gazeteciliğe devam edip kıt kanaat da olsa kendimize bir yol çizecektik ya da farklı bir yola girecektik. Okuldaki hocalarımızın da yönlendirmesi ile yüksek lisansa başladık. Hem akademisyen olup hem de yazıp çizme fikri iyi görünüyordu. Hâlbuki okuldaki yoğunluktan dolayı yazıp çizmeye fırsat yoktu. Yüksek lisans eğitimi bitip tez dönemindeyken ise bambaşka bir yola girdik. Arada okuldaki hocalarımıza teşekkürü unutmayalım. Bünyamin Ayhan’a Caner Arabacı’ya, Ahmet Yalçın Kaya’ya Mustafa Şeker’e, Süleyman Hakan Yılmaz’a ve üzerimizde emeği olan diğer hocalarımıza da çok teşekkür ediyoruz. Sonrasında yine medya sektöründeydik ama bu kez TV kısmında. 2012 yılında İstanbul’da başlayan TV yolculuğumuz 11 senedir Ankara’da devam ediyor. İstanbul, Ankara derken iyice tembelleşmiştik. Beş, altı yıldır yazmıyorduk. Böyle bir dönemde yolumuz, arkadaşımız İsmail Poçan vesilesiyle Yeni Haber Gazetesi ile keşişti. O gün bu gündür yazmaya devam ediyoruz.

Geçen 10 yılda elbette çok şey yaşadık. Madem bugünkü yazıyı daha kişisel bir şekilde yazıyoruz sadece kendimizden bahsedelim. 10 yıllık süreçte evlendik, çoluk çocuğa karıştık, dünya güzeli iki kızımız oldu. Uzatmalı yüksek lisans tezimizi bitirip “Yüksek Gazeteci” olduk(!) Annemi Ankara’nın gurbet olduğuna ikna edemesem de 13 yıldır Konya’dan uzakta yaşıyoruz. Yaş itibariyle yolun yarısını geçtiğimizden biraz sinir de arttı. Tahammül sınırımız gitgide azalıyor. Geçen 10 yılda yeni arkadaş, dostlar edindik. Saçma sapan sebeplerle bazı dostlarla araya soğukluklar girdi, hayat bu elimizden geldiğince yaşamaya devam.

20 yıllık hikâyeyi bir yazıya sığdırmak elbette zor. Teşekkür edeceğimiz isim çok. Yeni Haber Gazetesi ile yolumuzun kesişmesine vesile olan İsmail Poçan’a, 10 yıldır kahrımızı çeken, tepki çeken yazılarımızı göğüsleyip, bizi daima savunup arkamızda duran Genel Yayın Yönetmenimiz Lokman Koyuncuoğlu’na, Hayrettin Atak’a ve yazı işleri müdürümüz Seyfullah Koyuncu’ya da sonsuz teşekkürler. İnşallah aynı mecrada 20. yıl yazımızı da yazabiliriz…