2014’TE ÜÇ SANDIK GELİR Mİ?

Murat Can

2014’te üç seçim olabilir açıklaması haftanın önemli açıklamalarından.

Yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi garantiydi. Bunlara birde referandumun eklenebileceği ihtimali kulisleri heyecanlandırdı.

Peki, gerçekten 2014’te bir anayasa referandumuna gidilebilir mi? 2014’te üç seçim birden yapılabilir mi?

Söylediğimiz gibi, yere seçimlerde Cumhurbaşkanlığı seçimleri zaten cepte. Türkiye 2014 yılında iki sandığı görecek.

Ancak referandum çok mümkün görünmüyor.

İlişkili olması münasebetiyle Anayasa konusuna bir değinelim.

Anayasa çalışmalarında samimi olan tek parti Ak Parti. Diğer partiler ipe un sermekle meşgul. Uzlaşma komisyonunda Anayasa yazılıyor ama üzerinde anlaşma sağlanamayan pek çok konu var. Bu konular kırmızıyla yazılarak sonraya bırakılıyor. Hal böyle olunca ortaya çıkan metnin hatrı sayılır bir kısmı kırmızı.

MHP ve BDP’nin yan yana olduğu bir komisyonda kırmızı çizgiyi azaltmak çok mümkün değil. Birde CHP’nin paranoyaları devreye girince komisyondan uzlaşma ve mutabakata varılmış bir anayasa beklemek fazla iyimserlik olur.

En başında söylediğim gibi bu işte samimi olan tek parti Ak Parti. Ancak mevcut aritmetik ve tablo Ak Parti’nin bu işi tek başına yapmasına olanak tanımıyor.

Peki, risk alıp yinede anayasa teklifi Meclis Genel Kurulu’na iner mi?

İner.

Başbakan sözünü yiyecek bir insan değil. Bu Anayasa Genel Kurul’a gelecek derse gelir. Ancak referandum sayısını yakalar mı? Oda pek mümkün görünmüyor.

Ben bu meclisin Anayasa çıkartabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Ancak gelecek Meclis’ten umutluyum. Fakat bunun için herkes gibi, 2014 yılında gerçekleşecek iki seçimin ehemmiyetli olduğunu düşünüyorum.

Öncelikle belediye seçimlerinde Başbakan’ın kriterleri belirleyip, her başkanın karnesini oluşturması bunun ilk işareti.

Başbakan sürpriz yaşamak istemiyor. Belediyelerde düşmeyen, aksine yükselen bir sonuç kazanıp, Cumhurbaşkanlığı seçilerine eli gülcü girmek istiyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yakalanan bir rüzgârın, genel seçimlerde Ak Parti’ye Anayasa değiştirebilecek bir sayıyı kazandırması asıl hedef.

Anayasa yapacak güce sahip bir Meclis aritmetiği, Türkiye’de reform yapmak için olmazsa olmaz.

Sayın Başbakan Çankaya’ya oturunca Türkiye fiili olarak başkanlık sistemiyle yönetilecek zaten. Bunu yasal hale getirmek ancak yeni bir Anayasa ile mümkün.

Bunun için nihai milat, genel seçimler olacak.

Çözüm süreciyle de ülkenin kavuşacağı huzur ortamı, genel seçimlere giderken Ak Parti’nin elini güçlendirecek.

Aslında kopan gürültünün bir nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum.

Ak parti’nin kazanacağı başarıların, reform olarak yansımasından ve başkanlık sistemini getirmesinden korkan muhalefetin, bunu engellemek adına çözüm sürecinin karşısına tüm mevcudiyetleriyle durmasını da buna bağlıyorum.

Öyle ki, Anayasa yapmak için yakalanan bu umut dolu fırsatı bile, başkanlık sistemi gelecek korkusuyla desteklememelerini  buna bağlıyorum.

Ya ak parti güçlenirse?

Ya Başbakan başkan olursa?

Ya seçim sistemi değişirse?

Ak Parti’nin önerdiği sistem bugün ABD de bile tartışılıyor. Ancak Türkiye muhalefeti tartışmaya bile karşı.

Kılıçdaroğlu tüm varlığımızla mücadele edeceğiz, diyor.

Mücadele yerine müzakere etse daha makul değil mi?

Bir fikrin topyekûn karşısında durmak ne ile açıklanabilir.

Bu bir hayatta kalma mücadelesi midir?

Kendisinden şüphe etmeyen, fikirlerine güvenen bir insanın müzakereden korkmayacağını düşünüyorum.

MHP’nin ve CHP’nin zinhar olmaz tavrını ise ülke adına endişeyle izliyorum.

Bir konuya da değinmekte fayda var.

Kamuoyu, çözüm süreci, başkanlık sistemi ve anayasa değişikliği başlıklarını birlikte değerlendiriyor. Ak Parti’nin BDP ile birlikte bu değişiklikleri yapacağını ve Türkiye’nin yeni anayasasının ülkeyi eyaletlere böleceğini düşünüyor.

Ak Parti’nin; başkanlık sistemi ve federasyon terimlerinin farklı olduğu konusunda vatandaşı bilgilendirmesi gerekiyor.

Genel Kurula inen bir Anayasa teklifinde Ak Parti BDP’nin desteğini alırsa bu algı pekişir. Bu konuda vatandaşın bilgilendirilmesinde fayda var.

Anayasa değişikliğinin ve çözüm sürecinin başka başka kavramlar olduğunu ve başkanlık sisteminin federal devlet olmadığını anlatmak gerek.

Bu çalışmaların, kafa karışıklığını ortadan kaldıracağı inancındayım.