28 Şubat’ın telafisi mümkün mü?

İsmail Yaşa

Geçen Pazar günü Türkiye tarihine kapkara bir leke olarak geçen 28 Şubat darbesinin yıldönümüydü ve “post-modern” olarak nitelenen darbeye bir kez daha lanet yağdı.

O karanlık günlerin unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için mağdurların birçoğu süreç içerisinde maruz kaldıkları baskıları ve haksızlıkları anlattı.

28 Şubat darbesi, Türkiye’nin üzerinden adeta silindir gibi geçti.

O dönemde hakları gasp edilenlerin, doğrudan veya dolaylı olarak zarar görenlerin sayısını tespit etmek neredeyse imkansız.

Başından geçenleri medya aracılığıyla anlatanların dışında benzer acılar yaşayan daha nice kişiler var.

28 Şubat denilince akla en çok başörtülü oldukları için üniversitelere alınmayan kız öğrenciler gelir.

Fakat o dönemde eğitim hakları ellerinden alınan başkaları da vardı.

Mısır, Suudi Arabistan, Pakistan ve benzeri İslam ülkelerinde üniversite okuyan öğrenciler 28 Şubat sürecinde diploma denklikleri iptal edilerek mağdur edildi.

Onlarca öğrencinin yüksek lisans ve doktora hayalleri suya düştü.

Geleceğe yönelik tüm planları alt üst oldu.

Çoğu doğru dürüst iş dahi bulamadı.

Kimi evine bir lokma ekmek götürebilmek için inşaatlarda işçilik yaptı, kimi de marketlerde kasiyerlik.

Yıllar sonra diplomalarının denkliği yeniden tanınsa da arada kaybolan onlarca yılın telafisi asla mümkün değil.

28 Şubat darbesini gerçekleştirenler, darbeye bir şekilde ortak olanlar ve tüm güçleriyle destek verenler ne yazık ki yargılanıp hak ettikleri cezaları almadılar.

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu dünyada kendilerine verilecek hiçbir ceza işledikleri suçların karşılığı olamaz.

Gerçek mahkeme, boynuzlu koyunun boynuzsuz koyundan hakkını alacağı hesap gününde kurulacak.

İşte orada 28 Şubat mağdurları için ilahi adalet tecelli edecek.

Zalimlerin yakasına yapışacak ve haklarını alacaklar.

O süreçte haksızlığa uğrayanlardan biri de benim ve dönemin önde gelen aktörleri ile figüranlarına hakkımı helal etmedim ve etmeyeceğim.

28 Şubat’ın yıldönümünde darbeye destek verenlerin halktan özür dilemeleri gerektiği ifade edildi.

İnsanın hatasını fark etmesi ve özür dileyerek hatasından dönmesi bir erdemdir.

28 Şubatçılarda böyle bir karakter olsaydı onca zulme imza atmaz, haksızlıklara alkış tutmazlardı.

Bilakis çoğu bugün bile yaptıklarıyla gurur duyuyor.

Allah korusun, ellerine fırsat geçse bu millete o dönemde reva gördüklerinden daha beterini yapmaya hazırlar.

Dolayısıyla onlardan özür beklemek abesle iştigal olur.

28 Şubat darbesinin yol açtığı tarifsiz acıları telafi etmek ve zalimlere hak ettikleri cezaları vermek mümkün olmasa da o karanlık dönemin unutulmaması sağlanabilir.

Çekilen çilelerin ve verilen mücadelelerin gençlere anlatılması gerekiyor.

“Dün 28 Şubat’ta yapılan haksızlıkların bir benzeri bugün de yapılıyor” diyen ahlaksızların kirli propagandalarıyla milletin kafasını bulandırmalarına izin verilmemeli.

O dönemde Refah Partisi’nin uğradığı haksızlıkla bugün PKK’ya destek veren HDP’yi, sırf başörtülü oldukları için eğitim hakları ellerinden alınan bacılarımızla 15 Temmuz 2016’da onlarca masum insanı katleden FETÖ üyelerini aynı kefeye koyarak demagoji yapan kibir abidesi muhterislerin mugalataları deşifre edilmeli.

Aksi takdirde meydanı dün 28 Şubat darbesinde zulme karşı verilen mücadeleyi bugün terör örgütlerini aklamak için kullanmaya kalkışan haysiyetsizlere bırakmış oluruz.