Adaylık bilmecesi

İsmail Yaşa

Türkiye’nin önündeki en kritik eşiklerden biri olan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri her geçen gün biraz daha yaklaşırken muhalefet cephesi hâlâ adayını belirleyebilmiş değil.

“6+1 Güçlendirilmiş 28 Şubat İttifakı” veya medyada yaygın olarak kullanılan adıyla “Altılı Masa”, yıpranmasın diye adayını son anda açıklayacağını söylerken aslında kamuoyunu aldatıyormuş.

Çünkü görüldüğü üzere ortada henüz üzerinde ittifak ettikleri, açıklayabilecekleri bir aday yok.

Anlaşılan o ki, “Kervan yolda düzülür” mantığıyla hareket ederek, “Hele önce bir toplanalım, aday meselesini sonra hallederiz” demişler.

“Altılı Masa” partileri aday konusunda bir türlü anlaşamıyorlar.

CHP saflarında dahi işler karışık.

Muhtemel adaylar ve yandaşları arasında kıyasıya bir çekişme yaşanıyor.

“Kazanacak ismi aday göstermeliyiz” diyorlar ama herkes kendi desteklediği dışındakilerin Cumhur İttifakı’nın adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında hiç şansı olmadığını söylüyor.

Kimi “Kemal Kılıçdaroğlu aday olursa sağcı seçmen oy vermez” diyor, kimi de “Ekrem İmamoğlu aday olursa milliyetçilerin oyunu alamaz” diyor.

Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu yandaşları ise HDP seçmeninin Mansur Yavaş’a oy vermeyeceğini savunuyor.

Hâlâ Abdullah Gül’ün “Altılı Masa” ittifakının ortak adayı olabileceğini öne sürenler var.

Muhalefet için en kötüsü her bir muhtemel adayın taraftarlarının başka biri aday gösterilirse oy vermeyeceklerini söylemeleri olsa gerek.

CHP seçmeninin büyük bir bölümü sağcı bir ismin aday gösterilmesini ve yeni bir “Ekmeleddin İhsanoğlu vakası” yaşanmasını istemiyor.

İyi Parti milletvekillerinden ise solcu bir ismin aday gösterilmesi halinde geçmişte AK Parti’ye ya da MHP’ye oy vermiş seçmenden oy alamayacağı açıklamaları geliyor.

Kısacası “Adayı erkenden ilan edip yıpratmak istemiyoruz” derken ittifakın kendisini yıprattıklarının farkında değiller.

Seçimlere birkaç ay kalmışken yakın gelecekte ortak bir aday üzerinde anlaşacak gibi de görünmüyorlar.

Bu aday bilmecesi masayı dahi dağıtabilir.

Tüm Türkiye aylardır altı siyasi parti liderinin toplanıp dağılmasını, nasıl olacağı belirsiz bir parlamenter sisteme dönüş vaadinden başka hiçbir plan ve program ortaya koyamamalarını, henüz ortak bir aday dahi belirleyememelerini, kiminin sağa ve kiminin sola çekiştirmesini, müttefik gibi görünüp birbirlerinin kuyusunu kazmaya çalışmalarını ibretle izliyor.

Biri diğerlerinden habersiz bir tarikat partisini masaya davet ediyor, diğerleri onayları alınmadan böyle bir çağrı yapılmasına bozuluyorlar.

Bazıları “O parti masaya gelirse biz masadan çekiliriz” diyor.

Bütün bu Bizans oyunlarını seyreden vatandaşlar da haklı olarak soruyor:

Allah korusun, kazara seçimi kazanırlarsa bunlar ülkeyi nasıl yönetecekler?

***

Türkiye Pazar günü hain bir terör saldırısına maruz kaldı.

İstanbul’un en turistik bölgesinde, Taksim’deki İstiklal Caddesi’nde patlayan bombanın arkasındaki örgüt ve o maşayı tutan güçler devletimiz tarafından mutlaka ortaya çıkarılacaktır.

Patlama sonrası ne yazık ki yine sosyal medyada bir sürü asılsız bilgi ve görüntü, olay yerinden fotoğraflar ve video kayıtları yayınlandı.

Türkiye’de ikamet eden başka ülke vatandaşlarından ve yabancı medya organlarının muhabirlerinden de patlama anını, ölü ve yaralıları gösteren paylaşımlarda bulunanlar oldu.

Yayın yasağının bir anlam ifade edebilmesi için bunun önüne geçilmeli ve bilerek ya da bilmeyerek hain saldırının amacına hizmet edenlerden mutlaka hesap sorulmalı.

Bu ülkede yaşayan yabacılara da yaşadıkları ülkeye saygı duymaları ve terör eyleminin görüntülerini yaymamaları gerektiği öğretilmeli.