AK Parti’nin Doğu seferi

Hayrettin Atak

AK Parti’nin Doğu şehirlerine, neredeyse yıkılmak üzereyken yeniden köprüler inşa etmek için başlattığı proje ayakta alkışlanmalı. Bugüne kadar bu amaçla, bu çerçevede, bu denli büyük bir organizasyon oldu mu bilmiyorum?  Ama bir siyasi parti olmanın ötesinde bir STK yada yardım ve düşünce kuruluşu gibi hareket ederek oradaki insanlara elini uzatması ve her şeye “yeniden” başlama gayreti gelecek adına umut verici bir adım çünkü…

Tabi ki arka planında ‘oy’ kaygısı da olabilir… Ak Parti’nin oradan aldığı her oy, kurulmaya çalışılan köprü için birer ‘çivi’ mesafesinde… Çünkü diğerlerinin orada bir varlık göstermek gibi bir kaygısını ben bu zamana kadar görmedim… Oradaki insana el uzatmak, hasbihal etmek, derdiyle dertlenmek hatta hiçbir şey yapmasanız da bir selam vermek aradaki buzları eritecektir.

İşte verilen o “Selam” için bile alkışlanacak bir proje.

Amacına da ulaştı… Çünkü bir selam bir tebessüm tüm kırgınlıkları unutturur bazen…  

AK PARTİ’YE BİR ALKIŞ DAHA

Ak Partinin alkışlanacak bir diğer faaliyeti de ‘Sahur Buluşmaları’. Her seçimde Konya’da oy artıran İktidar Partisi son seçimde de yüzde 75 oy alarak rekor kırdı. Buna rağmen her bir üyesi hala canla başla çalışıyor. Hala ne yaptık, ne yapıyoruz,  Konya için ne yapabiliriz’i, ne üretebiliriz’i konuşuyorlar sahura kadar.

Ne var canım bunda bizde sahura kadar oturuyoruz arkadaşlarla Ülkeyi kurtarıyoruz sabaha kadar diyebilirsiniz. Oturmaktan oturmaya çok fark var, anlatmaya mahal yok… Bir de ‘Ramazandan sonra otursunlar da görelim’ diyenler içinde;

Nasıl ki; Yazın denize tatile giden birine “Ne var canım yazın denize gitmekte kışın gidinde görelim” ya da “Kurbanda dana keseceğiz” diyen başka birine ‘ Ne var canım herkes kurbanda keser, mesele kurbandan sonra kesebilmek’ diyemezseniz, insanlardan Ramazandan sonra sahura kadar oturmasını beklemekte abesle iştigaldir sadece…   

Önemli olan zamanınızı ya da o anınızı nasıl değerlendirdiğiniz ve size ait olan vaktin ne kadarını Vatan ve Millet için ayırdığınızdır.    

Bu nedenle muhalefetin daha çok ders alması bu tip çalışmalardan ve daha çok fırın ekmek yemesi gerek.

…. 

 

 

 

 

 

 

 

SAKİN OL KONYA SAKİN!

Kardeşlik demişken bu konuya değinmeden geçmek te olmaz elbet.

Bugüne değin bu topraklar üzerinde yaşayanlar yüzlerce farklı kompinasyon da karşı karşıya geldi.  Her birini akl-ı selimle bertaraf etmeyi başardık. Bunu da bertaraf edeceğiz ama her vatandaşı ve her kurumu uyarmakta fayda var…

Son günlerde herkesin dilinde olan Konyalı-Suriyeli karşılaşmalarından söz ediyorum. Bugüne kadar; “Kardeşlik dedik, sevgi, saygı, hoşgörü dedik” Bunları tabi ki sadece bizimkilere değil Suriyelilere de söyledik.

Ancak bir topluluğun tüm bireylerinden aynı hassasiyeti göstermesini beklemek anlamsız. Onların da içinde iyisi, kötüsü; serserisi, efendisi; zengini, fakiri; ahlaklısı, ahlaksızı; namuslusu, namussuzu; hırsızı, ahlaklısı; dindarı, arsızı var. Tıpkı bizim gibi. Tıpkı Almanlar gibi. Tıpkı Fransızlar gibi. Tıpkı dünyanın geri kalan bütün milletlerinde olduğu gibi… 

Olaylar büyütülmeye çalışılıyor. Özellikle tahrik etmesi çok kolay olduğu için gençler başrolde. Aslı astarı olmayan ‘kızımıza laf atmışlar, bizim çocukları dövmüşler, oruç yemişler, dalga geçmişler’ gibi şehir efsaneleri kulaktan kulağa yayılıyor ve çoğu gündeme gelmese de küçük çapta kavgalar sıklıkla yaşanıyor.     

Son birkaç olay gösterdi ki büyümeye meyilli bir yön var bu kavgalarda. Sanki küçük bir fitil önü alınamaz olaylara gebeymiş gibi bir tablo da cabası… Bugün bir bakkalın tartışması olarak basına yansıyabilir. Ancak yarın başka küçük bir fitil daha büyük olaylara sebebiyet verebilir. Hatta önünü alamayacağınız mahiyette büyük olayların. Önlemini almakta fayda var şimdiden. Yetkili kurumların bu noktada ne kadar hassas ve özenli olmaya çalıştığını biliyoruz. Ancak bu hassasiyet ve özen yaşanması muhtemel olayları önlemede yeterli olmayabilir.

Kavgadan sonra olay yerine gelen polisin hadi evlerinize diye topluluğu dağıtmak yerine kavgaya sebebiyet veren her bir Suriyeliyi kamplara ya da sınır dışına, bizimkileri de nezarete göndermelerinde fayda var mesela. En küçük olaya bile müsamaha edilmemeli. Gerekirse birlikte yaşama kültürünün artırılması adına Suriyelilerin fazla yaşadığı mahallelerde kümeleşmenin önüne geçilmeli…

Ki ak, kara belli olsun…

Kurunun yanında yaşta yanmasın.

Çünkü Konya seviyor misafirlerini.

 İki serseri yüzünden halel gelmesin bu sevgiye…