Aktivistler ve Gezi Beklentisi

Ali Kaya

Bu hafta ülke gündeminde Ak parti kurucusu Sayın Erdoğan’ın olağan üstü kongre seçimleri ile tekrar genel başkanlık görevini devralması ve ak parti merkez yönetimindeki değişiklikler ana gündemi oluştururken ülke dışında da yine ülkemizi ilgilendiren gelişmelere tanık olmaktayız. Küresel ölçekte dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir gelişme başka bölgelerdeki ülkeleri de etkilediğini görmekteyiz mesela Güney Kore de yapılan nükleer bomba denemesi haliyle bölgemizi de etkilemektedir veya Avrupa kıtasında İngiltere’ye yapılan terör saldırıları yine biz etkilemektedir.

Bu vesile ile İngiltere de yapılan saldırıyı şiddetle kınıyor ve ölen insanların yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Diğer taraftan Çin ekonomisindeki durağanlığın dünya ekonomisine olumsuz yansımalarının görüldüğü bir dönemde bu olumsuzluklardan Türkiye’nin de etkileneceğini belirtmek isterim. Bunları niye anlatıyorum malum mayıs ayının son günlerini yaşadığımız şu günlerde bundan dört yıl önce gezi ayaklanmaları,  gezi kalkışması veya gezi olayları diye tarif ettiğimiz olaylar yaşanmıştı.

Daha önceki yazılarımızda defalarca izah ettiğimiz bu gezi olaylarında dünya bu olayları Türk Baharı olarak görmüş ve mevcut iktidarın bu olaylarla yıkılacağını hesap ederek gezicilere destek vermişti. O zamanlar yedi ağaç için yapılan masum protestolar olarak başlayan gösteriler kısa zamanda farklı grupların kışkırtma ve yönlendirmesi ve yerli yabancı  çeşitli aktivistlerin oyun oynadığı olaylara sahne olmuştu.

Bu aktivistlerin de başını da Soros’çular çekmişti, yazımıza konu olan Soros’çular değil de bu Soros    kimdir,  ne iş yapar veya söylenildiği gibi gerçekten özgürlük savaşçısı birimi yoksa birilerinin çıkarlarına hizmet eden bir piyon mu? bu sorular çoğaltılabilir. Soros’un kim olduğundan çok ne yapmak istediği, amacının ne olduğu bizim için önemlidir. 2013 yılında meydana gelen gezi olaylarının  mevcut iktidarı değiştirme yönündeki olaylara sahne olmasını ve dış güçlerin bunu finanse etmesini defalarca tartışarak anlamaya çalışmıştık ve bazı çevreler gezicileri  masum göstermeye çalışarak bir çatı altında toplama gayretiyle  bir oluşum meydana getirmeye çalıştıklarına da şahit olduk.

Tüm dünyada istenilmeyen daha doğrusu kendilerine hizmet etmeyen yönetimleri değiştirmeye yönelik uygulamaları ile sürekli gündeme gelen ve bu olayların arkasındaki güç olduğu ileri sürülen  Soros’a karşı en son Macaristan hükümeti tarafından Avrupa’da faaliyetlerinin durdurulması için girişimlerde bulunulmuş ve Macaristan hükümeti AB tarafından çeşitli yaptırım ve kısıtlamalara maruz kalmıştır, dahası Macaristan içinde halk olayları sıklaşarak mevcut hükümetin istifasını isteyerek köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. 

 Tüm bunları niye anlatıyorum malum 27-28 mayıs gezi olaylarının yıldönümü ve Türkiye’de temmuz ayından bu zaman devam OHAL uygulamaları var, her ne kadar OHAL’i halk nezdinde hissetmesek de bu uygulamalardan rahatsız olan dış güçler bunu her fırsatta dile getirmekten çekinmemiştir ve bu çevreler için gezi olaylarının yıl dönümünde Erdoğan düşmanlarını sokağa çıkarmaktan vazgeçmeyecekler ve  bunu mutlaka deneyeceklerdir.

Türkiye’de özellikle ekonomik darlık çektiği iddiaları ve dünyadaki mevcut durağan ekonomi ister istemez bu aktivistlerin kaşıyacakları bir taban oluşturularak gezi benzeri halk olayları oluşturulmak istenmektedir. Bu defa durum biraz daha farklıdır, Fetöcüler, Dhkp-C, Pkk, Daeş ve diğerleri şer birliği kurarak hareket edeceklerdir. Açlık grevleri veya Fetö duruşmalarında veya Sayın Erdoğan’ın Abd ziyaretinde bir yanda fetöcüler diğer yanda Pkk’lıların eylemleri ile bu beraberliği  açık açık görmekteyiz.

 16 nisan referandumundan sonra tüm  muhaliflerin referandum sonuçlarını geçersiz kılma girişimleri ve yaklaşan gezi yıldönümü bu cenahların kullanacakları bir fırsat olarak durmaktadır. Ne diyelim onlar saldırdıkça bizler kenetleneceğiz İnşaAllah.

SAYGILARIMLA