Altın Çocuk Göksel Arsoy’un Konya Günleri

Ömer Tokgöz

Osmanlıdan Cumhuriyet dönemine edebiyat ve sanat dünyamıza katkı vermiş önemli bazı insanların yolları Konya ile kesişmiştir. Bir vesile ile bu insanlar belirli sürelerde Konya’da bulunmuşlardır. Konya' da bulunma sebepleri genelde askerlik görevi, iş ve mesleki görevleri, sürgün edilmeleri, eğitim yapmaları, çocukluk günlerini geçirmeleri ve Konya’da doğmak gibi başlıklarda toplanmaktadır.

Konya 'nın kadim tarihine dayalı kent yaşantısı ve kültüründen etkilenen ve iz bırakan bu kişiler arasında Aşık Dertli, gazeteci yazar Ebüzziya Tevfik, Ahmet Hamdi Tanpınar, Sabahattin Ali, Nazım Hikmet, Atilla İlhan, Tarık Buğra, Zülfü Livaneli gibi yazarlar, Pertev Naili Boratav gibi bilim adamları, tiyatro ve sinema alanında isim yapmış Altan Günbay, Yılmaz Güney, Selda Alkor, müzik alanında ise Ruhi Su, Seçil Heper ve Emel Sayın gibi isim yapmış insanlar dikkat çekmektedir.

Edebiyat ve sanat dünyamıza önemli katlı sağlamış bu kişilerin hayatlarında ve eserlerinde Konya ile birlikte anılan çizgiler oluşmuştur. Eserlerinde ortaya çıkan bu yansımaları bulmak, varsa hatıralarını saptamak ve Konya’daki yaşamlarına ait siyah beyaz fotoğrafları araştırarak Konya günleri başlığı altında kaleme aldım.

Altın çocuk, romantik sinema starı, genç kızların gönlündeki delikanlı ve erkeklerin idolü, sportmen, kibar, sarı saçlı ve yeşil gözlü rol model

Bu haftaki yazımda sinema ve dizi film oyuncusu, yapımcı ve Altın Çocuk lakaplı Göksel Arsoy’un 67 yıl önce Konya’da Yedek subay/er öğretmen olarak geçen günlerini araştırdım. Sanatçımız 15 Mart 1936, Kayseri doğumlu. Klasik Türk Müziği bestekârı Yesari Asım Ersoy’un yeğenidir. Kayseri’de başladığı öğrenimine İstanbul’da devam etti. Haydarpaşa Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okudu. Üniversite öğrenimine devam ettiği sırada Yeşilköy Havaalanında bir İngiliz şirketinde çalışmaya başladı. Göksel Arsoy sinema ve sahne sanatları ile birlikte sportif kişiliğiyle de tanımıştır. Birçok alanda etkinlik göstermesini Kayseri günlerinde Hava üssünde sportif çalışmalara katılarak başlamıştır. At biniciliği, voleybol, atletizm ve futbol özel ilgi alanı olmuştur. Konya’da görev yaptığı yıllarda ata binmiş, tenis oynamış ve Meram Spor futbol kulübünde antrenmanlara çıkmıştır. İstanbul’da ise Fenerbahçe ile antrenmanlara çıkmıştır.

Ailesinin baba kökeni Konya Bozkır’dır. Büyük dedesi 1890’larda Balkanlardaki Drama kentine 1890’larda göç etmiştir. Anne tarafı ise Giritli bir aileden gelmektedir. Ailesi Balkan harbi sonrası tekrar Anadoluya göç etmiştir. Göksel Arsoy Konya’nın fahri değil öz hemşerisidir. Verdiği röportajlarda Konya günlerini özlem anmaktadır. Yedek subay askerlik günlerini ilk okul öğretmeni olarak Konya’da 1963 ve 1964 yılları içinde tamamlamıştır. Bu süreçte Konya’dan ev satın almış, 1980’lere kadar değişik vesilelerle Konya’ya gelip gitmeye devam etmiştir. Eşi ve yeni doğan ilk çocuğu Aşkım ile bu yıllarda Konya’daki evinde ikamet etmiştir. İlk atama yeri Kulu Celep köyü uzak olduğu için daha sonra Yaylapınar/Evdireşe İlkokulu ve Konya Şeker ilkokulunda öğretmenlik yapmıştır.

Arsoy, İstanbul Üniversitesi İktisat fakültesinde okurken. Müzisyen Yesari Asım Ersoy'un yeğenidir. İktisat fakültesi 2.sınıfta okurken yakındaki Yeşilköy Havalimanı'nda çalışmaya başladı. Sanatçı İktisat fakültesi 2.sınıfta okurken yakındaki Yeşilköy Havalimanı'nda çalışmaya başladı. 1958 yılında Sirri Gültekin'in yönettiği Kara Günlerim'de sinemaya adım attı ve Kelepçe, Samanyolu gibi filmlerde rol aldı. Bunların çoğunda oyuncu Belgin Doruk'la birlikte rol aldı. Hava kuvvetlerini konu alan kült film "Safak Bekçileri" 'nde oyuncu ve yapımcı olarak oynadı.Medya tarafından Türk sinemasının "Altın Çocuğu" ("Altın Çocuk") olarak etiketlendi. Yıllar boyunca o zamanın ana oyunculuk rakibi Ayhan Işık ile yakın dostluğunu sürdürdü. Şarkı söyleme ve spor kariyeri sinema kariyerine ara vermesine neden oldu. Soley Oben Arsoy ile 12 Nisan 1961’de evlendiler. 2 çocukları oldu. Çocuklar Gökhan Arsoy ve Aşkım Arsoy Sağiroğlu’dur. Aşkım 0-1 yaşları arasında 5 aya yakın annesi ile birlikte Konyada yaşadı. (https://www.imdb.com/name/nm0037593/bio/?ref_=nm_ov_bio_sm)

Göksel Arsoy sinema hayatına 1957 yılında Ham Meyve adlı filmle başladı. Samanyolu (1959) filmi ile tanındı. 60’lı yıllarda birçok filmde rol aldı. Bir süre sonra “Altın Çocuk” adı ile anılmaya başladı. 1962 yılında kendi adına bir film şirketi kurarak yapımcılık yaptı. Üniversitede okurken aynı zamanda Yeşilköy Havaalanı’nda –günümüzdeki Atatürk Havaalanı- çalışırken keşfedilen Arsoy, çocuk yaşlarından itibaren ilgi duyduğu sinemanın bu sayede içinde olmaya başlar. 1957 yılında yönetmenliğini Sırrı Gültekin’in yaptığı Kara Günlerim isimli film ile sinemaya “merhaba” diyen aktör çok geçmeden amiyane tabir ile söylersek “halkın sevgilisi” olur. Sarı saçları, renkli gözleri, uzun boyu ve fit vücudu ile Yeşilçam filmlerinin aranılan romantik jönü ve starı haline dönüşürken, şöhretine şöhret katmaya devam eder. Altın Çocuk, Arsoy’a Halit Refiğ tarafından konulmuş bir lakaptı. Filmin adı da bu şekilde seçilince, Arsoy ülke çapında Altın Çocuk lakabıyla anılmaya başladı. Özellikle Belgin Doruk ile çevirdiği romantik ve duygusal aşk filmleri çok popüler olmuştur. Film galalarında Göksel Arsoy’un arabası seyirciler tarafından havaya kaldırılmıştır. “Neydi o sevgi? Sinemaların dolup boşalması, galalarda yapılan büyük tezahüratlar -ki halkın rivayettir yani, kadınlar jönlere müthiş hayranlık duyuyorlar, seyircileri. Bunun en en başında Göksel Arsoy geliyor. Gittikleri galada rivayet o ki, ben görmedim, arabalarını havaya kaldırıyor insanlar. (https://nek.istanbul.edu.tr/ekos/TEZ/58078.pdf, Ahu Gümüşkemer, 2018)

Çok geçmeden kendi film şirketini de kuran Arsoy, 1962 yılında 12 filmde başrol oynayarak en yüksek ücreti alan oyuncu olur. Dönemin meşhur aktrisleri Muhterem Nur, Belgin Doruk, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Filiz Akın, Serpil Gül, Leyla Sayar, Nebahat Çehre, Mualla Kaynak ve Gönül Yazar ile filmler çekmiştir. 1960’lı yılların sonuna doğru sinemadan el çeken Arsoy, seyrek olarak film yapsa da sinemayla olan sıcak ilişkisini sahnelere taşıyarak şarkıcılığa başlar. Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Gönül Yazar, Muazzez Abacı ile sahneye çıkan ve şarkılar söyleyen Arsoy, on altı yıl sahnede kaldıktan sonra 1980 yılının gelişiyle sahnelere veda eder. (https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2018/03/15/setlerden-gazinonun-para-etmedigi-yillara-goksel-arsoy) 1999’da düzenlenen 36. Antalya Film Festivali’nde Yaşam Boyu Onur Ödülü’ne layık görüldü. 2024 yılında ise sinema dalında Türkiye Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülmüştür. İsmi Bakırköy belediyesi tarafından 2017 yılında bir sokağa verilmiştir.

1963’te çektiği kült film olan Şafak Bekçileri ile büyük prim yapmıştır. Göksel Arsoy çocukluğu Kayseri’de hava üssünde geçtiği için gönlündeki meslek Pilot olmaktır. Liseyi bitirince Hava Harp Okulu sınavlarını kazanmış ama rahmetli babası askeri bir mesleğe izin vermemiştir. Bunu şöyle dile getirir:” Yeşilçam'da ilk havacılık filmini 'Şafak Bekçileri'ni ben yaptım. Hem yapımcı hem de başrol olarak. Bu film ilk havacılık filmi olarak çok enteresan hikayelere sebep oldu. Mesela o tarihlerde şu konuşuluyordu, 'Kızlar havacılarla evlenmiyordu ama Şafak Bekçileri'nden sonra evlenmeye başladılar.' Benim bu filmi çekmemin ardından, Hava Kuvvetleri'ne, Hava Harp Okulu'na, çok büyük arzu oldu. Gençler, kız-erkek hücum etti. Bu en büyük hizmetlerden biridir.” (https://www.aa.com.tr/tr/kultur/yesilcamin-usta-aktoru-goksel-arsoy-65-yillik-sinema-hayatini-ve-anilarini-anlatti/2697853)

Altın çocuk Türk sinemasında Göksel Arsoy’un özel lakabıdır. Sinemanın romantik jönü Göksel Arsoy 1966 yılında yerli James Bond’luk sevdasına kapılınca, Yeşilçam camiasından birkaç kişi dışında pek kimsenin bilmediği bu eski lakap yepyeni bir işlev ve boyut kazandı. Memduh Ün’ün yönettiği “Altın Çocuk”ta Arsoy, İngiliz istihbaratçısı karayağız Sean Connery’nin gölgesinde, sarışın bir Türk istihbaratçısı tipi yarattı. “Altın Çocuk”un, Süheyl Denizci tarafından bestelenen, herhalde “Goldfinger”ın yerini tutması beklenen, özgün bir caz şarkısı da mevcuttu. Şarkıyı tam Ayferi yorumlayacakken, bu vazifeyi son anda Ayten Alpman üstlendi: “Golden boy, altın çocuk / Sar beni kollarınla durmadan sev / Demirden yumruklarıyla dövüşen, dudaklarıyla sevişen / Güvenme, tabancandan korkmuyorum / Ne kurşunundan ne yumruklarından / Sen her gece rüyalarıma girersin / Benim korkum dudaklarından / Ellerimi kaldırdım, ateş etme / Beni önce seveceksin bilirim / İndir silahını, kalbini aç / Soyundum her şeyimle ben seninim.” Şarkı filmin tam sekiz sahnesinde, 10 dakikayı aşkın bir süre boyunca çalındı.

Filmin ilk bölümünde Altın Çocuk Gökhan, Londra’da yıllık izninin bir bölümünü kullanmaktadır. Son model arabasıyla Londra sokaklarını arşınlarken birbirinden güzel kadınları mıknatıs gibi çeker. James Bond’un kullandığı Aston Martin DB5 otomobile nazire olarak Londra’da Altın Çocuk’un altında Jaguar E-Type vardır. Altın Çocuk’un macerası tek filmde kalmaz. “Altın Çocuk”a 1967’de “Altın Çocuk Beyrut’ta” eklenir. lkinde, film bu ya, Türkiye’deki bütün atom tesisleri tehdit altındadır! Düşmanların Haydarpaşa feneri mevkiinde denizin altında kurduğu gizli üs, nihai ateşleme emri alır. İş bir düğmeye basmaya kalmıştır. Eğer Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Altın Çocuğu son anda yetişmese, “Hiroşima’dan daha büyük bir enlik olacak, İstanbul tarihe karışacak”tır... Ertesi yıl Ertem Göreç’in yönettiği “Altın Çocuk Beyrut’ta” ilminde ise “İtalya’nın en ünlü gangsterlerinden Nazi Almanyası’nın kanun kaçağı ilim adamlarına adar çeşitli milletlerden korkunç bir şebeke meydana getiren” bir manyak, uyuşturucu ticaretinden kazandığı paraları silaha yatırarak, petrol kuyularına ve rafineri tesislerine sabotaj düzenlemeye hazırlanmaktadır. Altın Çocuk bunu önleyemezse “bütün Orta Şark ve halkı mahvolacak”tır.

“Altın Çocuk” Ortadoğu ülkelerinde iyi gişe yaptığı için, “Altın Çocuk Beyrut’ta” tamamen bu ülkeler gözetilerek çevrilmiştir. Hatta Arapça afişte Müslüman olduğu belli olsun, daha büyük ilgi görsün diye ismi Muhammet Göksel Arsoy şeklinde yazılmıştır. Bu ikinci filmde Ayten Alpman’ın şarkısı sadece bir kez çalınır. “Altın Çocuk Beyrut’ta” filmine, başroldeki Suriyeli Ermeni aktris ve şarkıcı Taroub’un Arapça şarkıları damga vurur. Göksel Arsoy “Orta Şark Yanıyor” ve “Altın Avcıları” filmleriyle bu vurdulu kırdılı seriye devam etti.

Ünlü boksör Muhammet Ali ile ilk tanışanlardan biri Göksel Arsoy’dur.

Göksel Arsoy Bond tarzı ilk filmini 1966’lı yıllarda Londra’da çekmiştir. Bu esnada Muhammet Ali’nin maçı olduğunu öğrenir. Filmi çekerken Londra'da büyük bir kıyamet kopuyor. 'Dünya çapındaki boksör Muhammed Ali Londra'ya geliyor. Maç yapacak.' Ben bunu okuyunca Bakırköy'den arkadaşım Doğan (Uluç) Hürriyet'in Londra muhabiri, geldi, beni buldu. Muhammed Ali'nin antrenman yaptığı spor salonuna gittik. Dışarısı kalabalık, herkes çıkarken onu görsün diye bekliyor. Ben de İngilizce, 'Şans dilemek için Muhammet Ali, sana Türkiye'den, İstanbul'dan geldim. Orta Doğu'nun sinema artistlerinden Göksel Arsoy.' yazdım ve kapıdaki İngiliz polise rica ettim. Bunu onun adamlarından birine verin dedim. Gittiler, verdiler. 'Hiç ümit yok.' diyorduk ki uzun boylu bir siyahi çıktı, 'Göksel Arsoy.' dedi. Bizi içeriye aldı, yürüdük. Antrenman sonu gelmiş, bizi yanına getirdi, bitti. Onu kuruladılar, boks gömleğini giydirdiler ve sahneye aldılar, ringe çıkardılar. Döndü ve dedi ki, 'Bana uğur dileğini kabul ediyorum. Türkiye'den, Orta Doğu'nun en büyük artisti gelmiş. Hayatımda ben bu kadar güzel bir siyah adam görmedim. Çok güzel, çok sempatik, güler yüzlü, canlı bir insan. Sarıldı. Çok büyük, candan bir adam.”

1960’ların sonlarından itibaren hayranları onu bu sefer bir gazino ve plak yıldızı olarak şarkılarıyla takip etmeye başladı. Yesari Asım Arsoy’un yeğeni olduğu için ondan özel dersler aldı. Zaten 1962 yılında sinema seyircisi, Arsoy’un sesini tecrübe etmişti. “Yalnızlar İçin” filmi gazete ilanlarında “Göksel Arsoy ilk defa bu filmde kendi sesiyle şarkılar söylüyor” ibaresiyle tanıtılıyordu. “Sen olmasaydın eğer aşka inanmazdım” ve “Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır”, Göksel Arsoy’un, bu film için amcası Yesari Asım’ın repertuarından seçtiği iki ünlü eserdi. Solist altı olarak en uzun süre sahnelerde kalmış ve 1981’li yıllara kadar Behiye Aksoy, Zeki Müren gibi ünlü sanatçılarla beraber şarkıcılık yapmıştır.

1972 -Bir Masal Gibi-Göksel Arsoy

Göksel Arsoy 1980’li yıllardan sonra bazı Tv programları ve dizlerde yer aldıktan sonra sosyal çalışmalara ağırlık vermiştir. Sinema ve sahneyle kurduğu ilişkiyi bitirdikten sonra kendisini sosyal faaliyetlere adamıştır. Sporla kurduğu ilişki vasıtasıyla gençlere destek oluştur. Herkes için spor federasyonu başkanlığı, SODER Sinema oyuncuları dernek başkanlığı ve İstanbul Tenis Kulübü başkanlığı yapmıştır.

Göksel Arsoy’ un Konya’da Öğretmenlik Günleri

Göksel Arsoy yedek subay öğretmen olarak askerlik vazifesini sivil olarak yerine getirdi. Bu kapsamda Kulu Celep Köyü, Meram Yaylapınar ilkokulu, Şeker İlk okulu, Abdürreşit ilkokulu ve Halk eğitim merkezinde öğretmenlik yapmıştır. Okul günleri dışında Konya kültür çevreleri ile buluşmuş, sportif ve kültürel faaliyetlerde bulunmuştur. Üzeri açık 1956 model cam göbeği rengindeki Chevrolet aracı ile Meram’da ve kent merkezinde geziler yapmıştır.

O günlere dair sosyal medya paylaşımlarında bir kız öğretmen okulu mezunu Göksel Arsoy’u şöyle anımsamaktadır: “Konya'da öğretmenlik yapıyor, ben de yeni mezun öğretmen, cam göbeği renkli Chevrolet arabası ile Alaaddin caddesinden geliyor, uzaktan gördüm. Çok meşhur, daha yakından göreceğim diye beklerken, arabasını yavaşlatıp kendisi beni seyretmeye başladı. Utandım ben bakamadım. Çünkü bizlerde o yılların çok artistlerinden daha güzel ve doğaldık, şıktık.”

Bir diğer ilkokul öğrencisi ise şöyle demektedir: “Göksel Arsoy Yeşilçam’ın “Altın Çocuğu” hatırlayanlar çok severdik. Konya’da yedek subay askerlik yaparken mavi üzeri açık arabasını, at binmesini hayranlıkla seyrederdik. Sinema sanatçısı deyince denince ilk aklıma gelen değerli güzel insan Göksel Arsoy gelir. Ve okulda görev yaparken yine Göksel Arsoy gelir gözlerimin önüne. Zira Konya Şeker İlkokulu’nda son sınıfta öğretmenimizdi. Güzel duruşlu çoşkulu öğretmen ve çok sevilen sayılan değerli bir insan olarak kaldı hafızamda. Halk dilinde tekerlemesi bile vardır. “Elmayı soy, dolaba köy, tilki gözlü Göksel Arsoy.” Çocukluğumuzda biz bu tekerleme ile severdik onu.”

Bu satırları kaleme alan bendeniz 3-4 yaş civarı çocukluk döneminde Yaylapınar/Evdireşe’de oturuyor idik. Rahmetli Şükran teyzemin kızı beni Yayla Pınar okulunda bazen okula götürür ve bende derse girerdim. Kuzenim iftiharla Göksel Arsoy’un bu okulda öğretmenlik yaptığını anlatırdı.

Göksel Arsoy ile Feyzi Halıcı tenis oynardı

1964 yılında Konya’da Şevket Büyükışıkgil oyuncu ve idareci olarak Konya tenisine büyük emek vermişlerdir. Bu tarihlerde ünlü film oyuncusu Göksel Arsoy’un askerlik görevini yapmak üzere Konya’ya gelmesiyle tenis biraz daha renklenmiştir. Feyzi Halıcı ile Göksel Arsoy arasındaki özel tenis maçları bu spor dalına ilgiyi artırmıştır. (https://www.konyapedia.com/makale/3509/tenis)

Atıcılık sporu günleri

Göksel Arsoy Konya-Meram Yaylapınar ilkokulu'nda yedek subay öğretmenlik yaparken 1964 yılında Huğlu Kooperatifini ziyaret etmiştir. Göksel Arsoy Huğlu köy halkını selamlamak için eski kooperatif binasının balkonuna çıktı. O yıllarda Konya mahalli gazetelerinde Huğlu halkının hediye ettiği av tüfeğini av dönüşü temizlerken görüntülenmiştir. Hobi olarak Karaman ilçesinde ve civar ilçelere Konyalı atıcılar ile birlikte atıcılık ve avcılık yaptığını röportajlarında anlatmıştır.

Konya Meram Sporda futbolculuk günleri

Göksel Arsoy 1.83 boyu ile fizikli ve atletik yapısı ile futbol dalında uzun süre ilgilenmiştir. Konya Atatürk stadyumunda özel anternmanlar yapmıştır. Konya bulunduğu 2 yıl içinde Meram spor kulübünde futbolcu olarak sık sık antrenmanlara çıkmıştır. Göksel Arsoy mor beyaz çubuklu Meram spor forması giymiştir. Meram Spor antrenman maçlarında santrafor mevkisinde oynamıştır. Toprak sahada yapılan antrenman maçlarını yoğun bir seyirci katılımı olmuştur.

Konya Tiyatrosu kurma çalışmaları

Göksel Arsoy 1963 yılında Konya Halk eğitim merkezi bünyesinde bir tiyatro ekibi kurulması için oluşturulan ekibin başkanı olarak çalışmalar yapmıştır. Göksel Arsoy başkanlığındaki tiyatro kolunda gazeteci Rıdvan Bülbül ve Seyit Küçükbezirci’ ninde üye olduğu bir komisyon çalışmalar yapmıştır. Tiyatroya ilgi duyan erkek ve kadın adayların başvuruları alınmıştır. Konya Şehir tiyatrosu kurulması hedeflenmiştir.

Sanatı hakkında görüşleri:

“İlk Bond filmini ben çektim, ilk askeri film olan Şafak Bekçileri yoğun ilgi gördü. Ama Samanyolunun yeri başkadır. Filmlerimi ayırmak istemiyorum çünkü hepsine çok büyük emek verildi. Hepsi benim için çok değerli. Bunların arasında ön plana çıkan, beni yıldız yapan “Samanyolu”. Samanyolu filminde Belgin Doruk ile birlikte oynamıştık. Belgin Doruk’un hakkı yenmez. Allah rahmet eylesin. Türk sinemasında ilk star sistemini başlatan Göksel Arsoy, Belgin Doruk’tur.! Star sistemini biz başlattık. Star sistemi nedir, senaryoya gerek yok biz Belgin ile ikimiz el ele tutuşalım, ormanda yürüyelim, kürek çekeyim, denizde ona şiir söyleyeyim. Akşam mum ışığında yemek, sonra güzel bir dans edelim olay bitiyordu, seyirci memnun oluyordu. Halk romantik filmlerle bizi sevdiği için birbirimize çok yakıştırıyordu.” Demektedir. (https://www.magazinsortie.com/goksel-arsoy-ilk-james-bondu-ben-cektim)

Göksel Arsoy Konya’da kaldığı günlerde Meram yeni yol üzerinde Meteoroloji yakınlarında bir ev satın almıştır. Askerlik günlerinde ve sonraki günlerde kullanmaya devam etmiştir. Daha sonra evini kiralayan Arsoy 1970’li yılların sonunda satmıştır. Röportajlarında Konya günlerinden özlemle bahsetmiştir. Göksel Arsoy’u 1980 sonrası geçen yıllarda Konya’da bir programda görme imkânı olmadı. Bu bağlamda bir yönüyle hemşerimiz olan sanatçımızı Konya’da misafir etmek üzere Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve yerel yönetimler, Konya Aydınlar Ocağı, Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi gibi kuruluşlarımızın davet etmeleri şahsi önerimdir. Geçmişten bugüne Konya halkı ve Göksel Arsoy’un yeniden buluşması önemli bir kültürel adım olacaktır. O hem Konya kökenli bir aileye mensuptur hem sinema ve spor günleri açısından eşsiz hatıralara sahiptir. Mesela rahmetli Feyzi Halıcı ile yaptıkları tenis maçı hatıraları ve Konya halkının kendisine olan ilgilerini ve Konya hakkındaki düşüncelerini kendisinden dinlemek eşsiz bir vefa buluşması olacaktır. Bugün 89 yaşında olan Göksel Arsoy’a sağlıklı günler dilerim.

Altın Çocuk Göksel Arsoy’un efsane otomobili