Amerika Saldırır mı?

Hakan Bahçeci

 

İkiz kulelere uçaklar çarptığında yani şu meşhur 11 Eylül saldırıları olduğu zaman askerlikteydim, Kars Sarıkamış’ta. Yirmili yaşlarında yüz kadar gençle görüntüleri izlerken, onların yüzündeki endişe, korku ve “ne olacak” telaşını görmüştüm. Yatma saatini bağıran nöbetçi subayın sesiyle yatakhaneye giderken, “çok değil on gün sonra Afganistan’a saldırır bu Amerika” demiştim. Öyle de oldu, bir sabah “Hocam, nasıl bildin?” diyerek kaldırdı bölükten askerler.

 

PAŞA DAİRESİ

Paşam, insanların birbirlerini harcamak için harcadıkları çabanın kredisini nerden alıyorlar çok merak ediyor doğrusu…

 Boston, büyük eyaletlerden biri Amerika’nın. Simgesi haline gelmiş bir maraton koşusu yapılıyor. Koşu, daha iki ay kadar önce okul saldırısında ölenlere adanmış filan. Ve bir patlama, sonra ikincisi. Malum görüntüler ortaya çıkıyor, patlama anı birçok açıdan sahneleniyor. Henüz saat geçmeden, Başkan açıklıyor; “terör saldırısı ile karşı karşıyayız”.

 

OLTANIN UCU

8. Cumhurbaşkanının ölümü hala gizemini koruyor. Ya kesin biliniyor ya bilinenlerin açıklanma zamanı gelmedi.

 

Patlamadan günler geçmeden şüpheliler tespit ediliyor, resimleri boy boy medyaya servis ediliyor, ani bir baskınla iki kardeş olan bombacıların biri öldürülüyor, diğeri yakalanıyor. Buraya kadar tipik bir Amerikan filmi izler gibiyiz. Amerika sinemasının da farklı bir yöntemle çalışmışlığı yok zaten.

BİRKAÇ DİZE ŞİİR

Bir şiir

Tek bir şiir yazmalıyım

Uyağı rüzgâr olan

Yağmura bürünmüş soluğu

 

Bir gün

Tek bir gün kalmalı

Benden kalacaksa geriye

Bir öpüş tadı dudağımda

 

Ve bir öpüş tadında

Olmalı o şiir de

Ahmet UYSAL

Buraya kadar tamam da sonrası; gösterilen, oluşturulan hava ve gündemin kurgulanmasında medyanın oynadığı zihin yönlendirme. Bombacıların Çeçen uyruklu oldukları tespit ediliyor. Çeçenistan’daki olaylardan dolayı on yıl kadar önce ailecek Amerika’ya yerleşmiş, muhtemelen vatandaşlığı da almış bir aile. Çok kısa bir sürede eylemi yaptıkları iddia edilen gençlerin tüm hayatları deşifre ediliyor, Internet hesapları didik didik ediliyor, paylaşımları, arkadaşlıkları, dedikleri, yazdıkları… hepsi, onların bu işi yapabilecek yeterli sebebe ulaştıklarını ispat için kullanılıyor.

 

SÖZÜN NAMUSU

Her şey ait olduğu yerde hayat bulur.

 Sormak geliyor adamın aklına; neden Çeçen iki genç seçilmiştir? Böyle bir eylemi en korunaklı şehirlerin birinde, prestijli bir organizede bomba patlatacak kadar nerede ve kimden eğitim almışlardır? Eylemin arkasındaki gücü herkes merak ediyor ancak sormaya cesaret edemiyor. Komplo teorisyenleri zaten daha önceden ellerindeki verileri kullanarak senaryolar üretiyorlar. Ancak senaryoyu yazan çoktan filmin galasını yaptı.

Bombalamanın ardından tekrar konuşulmaya başlanan terör ve İslam ilişkisi, korku simsarları tarafından servis edildi bile. Buna göre, Çeçen iki gencin hesaplarında birçok ayet ve hadis paylaşılmış. Bu ayet ve hadislerde cihat vurgusu ağırlıktaymış. Paylaştıkları videolarda bazı imam ve vaizlerin sohbetleri varmış. Yani bu olayı dini bir kaygı daha doğrusu İslam’ın bir emri ve yönlendirmesi olarak yapmışlar.

Paşamın Türküleri

Sabahtan kalktım da ezan sesi var
Ezan de sesi değil, burçak yası var
Sorun şu adamın kaç tarlası var

Amanın da kızlar ne zorumuş burçak yolması
Burçak tarlasına  gelin olması

Eğdirme fesini  gahar da giderim
Evini başına yıhar da giderim 

Tokat-Sivas-Muzaffer Sarısözen

Ne hikmettir bilmiyorum, bu şüphelilerin hemen hepsi bir ara Türkiye’de de bulunmuş oluyorlar. Görüp izleyenler, “hah, zaten bunlar Müslüman’mış, Türklerle de bağlantısı var, e daha ne olsun” desinler diye tüm bağlantılara ayar çekilmiş.

 

Peki neden Çeçenistan kökenli bir aile seçilmiştir bu eylem için, bir Çeçenli bunu neden yapsın? Rusya ile bir pazarlık mı var, Rusya Amerika’yı Suriye’de görmezden gelecek, Amerika’da Rusya’nın Çeçen politikasına mı karışmayacak? Yoksa bu iş, büyük silah şirketlerinin mi işidir? Hani yoksa silah pazarı “barış” şüphesi (!) ile daralmış mıdır? Ya da İslam fobi zayıflamış da, tekrar ısıtma zamanı mı gelmişti?

 

KALEMİN SADAKASI

Rasûlullah (SAV) şöyle buyurmuştur:

“Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki hiçbiriniz, ben kendisine babasından da, evlâdından da daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz.” (Buhari, İman, 7)

Soruların tamamının esasen açık seçik cevapları var, lakin her cevabı herkes bilmek istemiyor. Benimse dikkatimi daha başka bir nokta çekiyor; komplo teorileri planlanıp uygulanırken daha önceleri çok daha fazla uğraşıyorlardı sistemin askerleri, sebep ve bahane bulmak daha zor, daha uzun bir süreçti. Şimdilerde işi daha basit çözüyorlar, öyle kumpas kurmaya uzun uzadıya planlar yapmaya gerek duymuyorlar, üçüncü sınıf bir Amerikan filmi basitliğinde artık her şey. Daha mı çabuk kanıyoruz nedir?