Asıl Sınav: Akrabalar

Ayşe Sarı

Sürekli sınanırız. Bunlar bazen akrabaların, bazen ailen, bazense kardeşinden de yakın gördüğün dostların olur. İnsanın yaşadığı sınavlar ise genellikle yakınındakiler olur. Hani derler ya “Düşmanı uzakta arama, bazen en yakınındır.”

Evet, pek çok açıdan yakınımız olan akrabalar ise benim sınandığım noktalardan biri sanırım.

Aynı soydan geldiğimiz, aynı sevinci paylaştığımız, aynı sofralarda yemek yediğimiz , değer verdiğimiz insanlar... Çoğu zaman bu kavram sözde kalır. “Akraba” olduğunu söylediğimiz yakınımız olan bu insanlar paylaşmak yerine çoğu zaman kıskanmayı, destek olmak yerine köstek olmayı tercih ederler.

Düğünlerde ön sıralara oturup tebessüm eden bu akrabalar, iş başarılarımıza ve özel hayatımıza gelince en sert yorumları yaparlar. Herkesin hakkında atıp tutarlar ama onlara sorsan “Görmedim, duymadım.” derler. Hal böyle olunca ister istemez düşünmeden edemiyorsun. “Bunlar gerçekten benim akrabalarım mı?” diye...

Bence gerçek akraba zor zamanında yanında olan, sadece soframızda değil gönlümüzde yer kuran kişidir. Karşındakinin mutluluğuna bozulan, yakınının derdine dert ekleyen, birinin açığını arayıp kuyusunu kazan kişi değildir. Bu kişiler kan bağıyla akrabamız olsada aslında bizim için bir yabancıdan farksızdır.

Hata yedi kat yabancı olan kişiler kan bağın olan akrabalarından daha samimi ve içtendir. Senin başarılarınla mutlu olur, zor zamanında destek çıkar. Evet bazı bağlar kan bağı gerektirmez sadece sevgi ile kurulur.

Akrabalarımız seçemeyiz ama mesafemizi belirleyebiliriz. Belkide hayatın bize verdiği derslerden biri de budur. Enerjimizi ve zamanımızı bizi gerçekten seven ve değerli veren insanlara ayırmalıyız. Çünkü gerçek aile senin yanında duran, seninle hüzünleniyorum seninle mutlu olandır.

Ve unutma, hayat kısa...

Yanında kimlerle yürüdüğün yolun kendisinden daha değerli. Sırf kan bağın var diye kendini bazı şeylere katlanmaya zorlama.