AVRASYA TÜNELİ VE EKONOMİ

Sedat Dönmez

Avrasya Tüneli'nin isminin ne olacağı bile bu ülkede bir yarış meselesi oldu. Ortada iktidarı destekleyen kesimlerinde aklı başında muhalefet yapanların da beğenisini ortaya koyduğu bir hizmet var. Asya ile Avrupa'yı denizin altından birbirine bağlayan bu köprünün "zaman sorunu" yaşayan İstanbulluları rahatlatması hedefleniyor. Mesafeleri önemli ölçüde kısaltacak bir çalışma yapıldı ama biz uzun süre tünelin isminin ne olacağını tartıştık.

Aslında çoktan "Avrasya Tüneli" ismi hem medyanın hem de halkın diline alışmıştı. Peki biz ne yaptık? Tünelin ismi "Abdülhamit Tüneli" mi olsun "Atatürk Tüneli" mi olsun onu tartıştık. Bir tünel isminde bile ikiye ayrılmayı başardık. Anket sonucunda ne çıktı da tünelin isminin "Avrasya" olmasında karar kılındı onu bilmiyoruz ama ülkede tartışılacak o kadar konu varken biz gittik tünel ismini tartıştık. Enerjimizi boş şeylerle harcamakta üstümüze yok.

Aslında gelmek istediğim nokta bu tüneller ve ekonomi arasında yaratılan algı. Yaptığımız bu tüneller, yollar, havaalanları ile dünya ekonomisinde esaslı bir yer edineceğimizin hatta edindiğimizin iletişimi yapılıyor. Ben ekonomist değilim ama pazarlama akademisyeni olarak bu işin o kadar kolay olmadığını söylemeden de geçemeyeceğim. Bu söylemler kamuoyunda elbette önemli bir karşılığı var. İletişim açısında bakıldığında Ak Parti'ye çok büyük kazançlar sağlıyor. Yapılan hizmetlerin iletişimi çok stratejik bir şekilde yapılıyor ancak ekonomik açıdan incelendiğinde durumun öyle olmadığı da aşikar.

Başbakan Binali Yıldırım geçtiğimiz günlerde Kayseri'de yaşanan hain terör olayının ardından "Bu saldırılar bizim hızlı trenle buluşmamızı geciktirir ama engelleyemezler. Modern havalimanını geciktirir ama engelleyemezler. Otoyolları yapmamıza engel değiller" açıklaması yaptı. AK Parti iletişim stratejisini çok güzel kurguluyor ve bütün açıklamalarda bu stratejiye uygun olarak yapılıyor. Başbakanın açıklaması da bu iletişim stratejisine uygun bir açıklama. Ak Parti, uzun zamandır iletişimini "Türkiye büyük bir güç olmak için önemli işler yapıyor ancak küresel güçler bunu engellemek için ülkemiz üzerinde türlü oyunlar oynuyor" algısını oluşturmak üzerine kuruyor. Halkımızda da böyle bir inanç olduğu için bu iletişim stratejisi karşılığını çok hızlı buluyor. Evet bu ülke üzerinde yüzyıllardır büyük oyunlar oynanıyor doğru ancak yanlış olan şu ki bu oyunlar köprüler, otoyollar yüzünden oynanmıyor.

Köprüler, otoyollar, havalimanları, hızlı tren ağlarının geliştirilmesi ve hatta modern futbol statlarının yapılması vatandaşın hayatını kolaylaştıran önemli hizmetler. Ama her zaman söylediğimiz gibi bu çalışmalar ülke ekonomisinin büyümesine katkı sağlayacak çapta büyük başarılar değil. Bu satırlardan daha öncede yazdığımız gibi katma değerli ürünlere ihtiyacımız var. Bunun içinde her şeyden evvel eğitim sistemini yeni ekonomiye gerek en baştan kurgulamamız gerekiyor. OECD'nin eğitim sonuçlarını ortaya koyduğu PISA sonuçları da gösterdi ki son yıllarda eğitimde çok başarısız bir tablo çiziyoruz. Bu tabloyu düzeltmeden ne yeni ekonomi anlayışını yakalayabiliriz ne de dünyada oyun kurucu bir ülke olabiliriz.