BAŞBAĞLAR 22 YILDIR AĞLIYOR…

Ramazan Yaşar

PKK’nın Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köy’ünde yaptığı katliamın üzerinden tam 22 yıl geçti. Geçen yıl yazmadım bu konuyu. Bu yıl, Madımak Otel’inde yakılanların aileleri ve sol örgütlerin katılımı ile anma programını izleyince, “Bu saldırı Sivas’ın karşılığıdır” diye 33 kişinin şehit edildiği Başbağlar katliamını yazmak yine boynumuzun borcu oldu.

Başbağlar katliamını yazmamın en önemli sebebi orada şehit edilen Ali Taşdelen ile aynı yayın kuruluşunda çalışmış olmam. Bu katliamı, geçen yıl CHP’li bir belediye başkan aday adayının telefonuma gönderdiği “Madımak” mesajına cevap olması adına yazmıştım. Bu yıl da katliamı yine CHP sayesinde hatırladım. CHP, Madımak Otel’inde yakılanlarla ilgisi olan iki kişiyi 7 Haziran seçimlerinde milletvekili adayı göstermişti. Mağdurların avukatlığını yapan bir kişi ile mağdurlardan birinin kızı artık TBMM’de CHP sıralarından milletvekili…

Türkiye’de birilerinin kendi davalarını sahiplenmedeki samimiyetini görünce kendimden utandım. Bu katliamdan sonra yıllardır gazetecilik yapıyorum. Ama bu katliamla ilgili ikinci yazım bu. Bu yazıları yazma gerekçem de CHP’nin “Madımak” hassasiyetine karşı kimsenin Başbağlar katliamından bahsetmemesine tepki göstermek.  

Orada katledilenlerin samimi dindar Müslümanlar olması, aynı cemaate mensup olmam ve orada şehit edilen Ali Taşdelen ile iki yıl İslam Mecmuası’nda beraber çalışmama rağmen bu ihmalkar tavrımı kabul edemiyorum. Şehit edilen Ali Taşdelen, iki yaşındaki kızını bazen iş yerine getirirdi. O masum, deniz mavisi gözlü küçük kızın görüntüsü gözümün önünden gitmediği için belki de bu katliamı yazmaya cesaret edemiyorum…

Başbağlar Katliamı, 5 Temmuz 1993'de, Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar Köyü'nde PKK tarafından 33 sivilin öldürülüp köyün ateşe verildiği katliamın adıdır. Öcalan olaydan habersiz olduğunu ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK’lı olduğunu ifade ederek, katliamı PKK'nın yaptığını kabul etmiştir. Katliamdan sonra bırakılan bildiride de aynen şu ifadeler vardı, “38′in (Dersim’in) intikamını alıyoruz. Bu Sivas’ın karşılığıdır”. İyi ama Dersim’in faili CHP ve İnönü değil miydi? Madımak’ın göz yumanı oğlu Başbakan Yardımcısı Erdal değil miydi?

Akşam ezanının okunduğu sırada camiye giren örgüt mensupları cemaati zorla dışarı çıkarıp, örgüt propagandası yaptıktan sonra tüm erkekleri kurşuna dizmişti. Burada 29 kişi şehit oldu. Daha sonra köy ateşe veriliyor ve 214 ev, köy okulu, köy camii, halkevi yakılıyordu. Yakılan evlerde saklanan 1'i kadın 4 kişi de yanarak can vermişti. Olaylarla ilgili olarak 20 kişi gözaltına alındı ve haklarında idam ile çeşitli sürelerde hapis cezası istemiyle dava açıldı. Sanıkların 18'i bu davalardan beraat etti, 2'si mahkûm edildi.

Bir otele karşılık, bir köyün tamamı yakılmıştı.

Madımak yangını ve Başbağlar katliamı yaşandığında, iktidarın ortağı CHP’nin devamı  ve ideolojik temsilcisi SHP idi. Başbakan Yardımcısı da “Milli Şef İsmet İnönü’nün” oğlu Erdal İnönü idi. Ama PKK, Madımak mağdurlarının intikamını Erzincan’ın Başbağlar köylülerinden almıştı…

Madımak’a katliam diyenler, Başbağlar da açık bir katliam olmasına rağmen solcular ve diğer laik kesimler tarafından görmezlikten gelindi. Anlaşılıyor ki, katliamlar Müslümanlar üzerinde gerçekleştiği zaman vicdani ölçüler değişebiliyor. Tıpkı bugün Suriye’de öldürülenlerin Türkmen, Kürt, Arap, sünni veya şii olmasına göre vicdanlarımıza ayar verdiğimiz gibi…

Devlet, Madımak Oteli’nde hayatını kaybedenlere gösterdiği ilgiyi, Başbağlar şehitlerinden esirgemiştir. Maalesef halkımız da benim duyarsızlığım gibi, Madımak’a gösterdiği duyarlılığı, Başbağlar’a göstermemiştir. Davanın emekli hakiminin itirafları da bu sahipsizliği yüzümüze vuruyor; “Başbağlar sahipsiz kaldı. İzmir'deki duruşmalar sessiz sakin, eylemsiz yapıldı. Davalar sessizce görüldü. Kimse sormadı, ‘Arkadaş bu davanın soruşturmasını nasıl bir Başçavuş yapar’ diye... Kimse adliyenin önünde pankart açmadı, slogan atmadı, bağırıp çağırmadı. Sonuç da bu oldu. Bakın diğer davalara kadın kız, çoluk çocuk o kampüs önünde nöbet tutuyor."

Müslümanlar garip bir şekilde sahipsiz…