Batı ve Terörizmle Mücadele

Ali Kaya

Yakın tarihimizde 11 Eylül’e gelinceye kadar terörizm sınırlı bölgelerde eylemler gerçekleştirerek sadece belirli toplumları etkileyen bir tahrip gücüne sahip iken ikiz kulelere yapılan saldırı sonrası terörizmin artık küresel bir tehdit boyutuna geçmesi ile önemini bir kat daha artırmıştır. 11 Eylül terör saldırısında iki yolcu uçağının ikiz kulelere çarpması ile üç binden fazla insan hayatını kaybettikten sonra dünyada dengeler değişmeye başladı ve günümüze geldik. Bunu açacak olursak mağarada yaşayan bir terörist artık bilgi çağının getirdiği yenilikleri kullanarak uzak coğrafyaları tehdit ederek eylem gerçekleştirebiliyor,  hem terör propagandası yapıyor ve hem de kendisine eleman kazandırmak için kullanıyor. Suriye de ortaya çıkan DAEŞ terör örgütünün coğrafi yakınlığı olmadan Libya’da, Mısır da veya Fransa’da ortaya çıkması terörizmin boyutunu sorgulamamıza sebep oldu. Kendimce ABD’nin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmek istediği komplo teorilerine inanmaya başladım. 11 eylül saldırısı sonrası ABD’nin Afganistan’a müdahale etmesini tüm dünya meşru kabul etmesini nasıl izah edilebiliriz ki. Çünkü terör ABD’nin üç binden fazla insanının ölümüne sebep  olmuştu ve ABD bu müdahalelerde haklıdır söylemi öne çıkmıştı. Ancak o tarihten sonra terör İslam coğrafyasında şiddetlenerek artmıştır ve Müslümanların hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Bütün bu yaşananlar, Ortadoğu’da süren kaos ve yönetim boşluğu tablosunun karşında siz olsanız ne düşünürsünüz bütün bu olanlar bir komplo değil de nedir. Suriye’de, Libya’da, Irak’ta veya Sudan’da yani İslam coğrafyasında kaos ve yönetim boşluğu oluşturulmuş ve bu kaosun ülkemize sıçratılmasına çalışılıyor. 

  Türkiye’nin otuz yılı aşkın süredir PKK terörüne karşı yürüttüğü mücadele de yanımızda olan sözde dost ve müttefik ülkeler zaman zaman bazen gizli bazen de aleni bir şekilde teröre destek vermekten geri kalmıyorlar. Biz ülke olarak her nerde olursa olsun Teröre karşı durmuş bir ülke olmamıza rağmen Avrupa’dan tam bir işbirliği ve destek alamadık. Geçtiğimiz günlerde Almanya ve İngiltere’de gazete ve televizyonlarda yapılan yayınlarda PKK terör örgütü için özgürlük mücadelesi veren bir grup gibi yayınlar yapılması, Avrupa’nın da kendisiyle çelişmesine sebep olmuştur. Bu da bizlere Sosyal medyanın terörle mücadelede önemini gösteriyor.  Avrupa’da PKK propagandası yapan televizyon kuruluşlarının terör örgütüne hizmet ettiği bilinirken bunların kapatılması özgürlüklere müdahale olarak görülüp yayına devam ettirilmesi bu işin başka bir boyutu. Terörizmle mücadele de uluslararası işbirliğinin yanı sıra sosyal medya üzerinden mücadele de önemini artık daha fazla hissettirmeye başladı.  Ama Avrupa bunu özgürlük olarak görmeye devam ederek teröre dolaylı destek vermiştir.

 Uyuşturucu ve insan ticareti terörün finansal kaynaklarının başında gelir ve bu kaynağın kurutulması Uluslararası işbirliği ile terörle mücadelenin en önemli ayağıdır. Çünkü PKK’nın en büyük mali desteği Avrupa da sattığı uyuşturucu ticaretinden sağlanmaktadır. Terörle mücadele de ülkemiz yalnız bırakılmak istenmektedir.  Bu kanıya nerden vardık derseniz hükümetler nezdinde yapılan açıklamalar terörle mücadele de Türkiye’nin yanındayız mesajlarının sonrasında kendi ülkelerinde PKK’nın faaliyet ve eylemlerine göz yuman ülkeler kandilin bombalanmasından sonra DAEŞ’e yapılan operasyonlara tam destek verirken PKK ya yapılan operasyonlara temkinliyiz açıklamaları bizi bu düşüncelere sevk etmiştir. PKK’nın Avrupa da ki desteğini propagandalarını ancak o ülkelerin bunlarla mücadelesi ile kesebiliriz. Ama Avrupa ülkelerinde bununla ilgili bir girişim söz konusu değil bilakis Avrupa da tutuklu yaşayan teröristleri dahi Türkiye’ye vermeyerek dostluğunu bir kez daha göstermiştir.

SAYGILARIMLA.