Batı(l) medeniyeti

Senan Kazımoğlu

Sabah işe giderken sosyal medyada ne var ne yok diye bir göz atayım dedim. Gezinirken Japonya’ya ait bir video dikkatimi çekti. Videoda otobüse binmek için sıra bekleyen insanlar ve onları sıraya dizen ve sırada tutan bir görevli vardı. Dikkatimi çeken videodan çok videoya yapılan yorumlardı. Yapılan yorumların neredeyse tamamına yakını Japonların ne kadar “medeni” olduğuyla ilgiliydi. Gerçekten öyle mi? Japonlar veya yorumlarda da söylendiği gibi Avrupa ve Amerika bu kadar medeni mi? Biz Müslümanlar gerçekten de “medeni” değiliz miyiz?

Video Japonlardan başladığı için bende söze Japonlardan başlayayım. Bugün bir çoklarının medeniyet abidesi olarak gördüğü Japonların 2. Dünya Savaşı’na kadar Doğu Asya’da katliam yapmadığı, soykırım ve tecavüz uygulamadığı neredeyse hiçbir millet yok. Doğu Asya’nın büyük kısmı bir zamanlar Japonların sömürgesiydi. Her bir sömürge devleti gibi işgal ettiği topraklardaki halklar, Japon zulmü altında inim inim inliyorlardı. 2. Dünya Savaşı sırasında Japonlar milyonlarca insanı katlettiler. Japonların katliamları sadece insan hayatına yönelik de değildi. İşgal ettikleri her yerde kültür katliamları da uyguluyorlardı. Egemenlikleri altına aldıkları yerel halkları zorla Japonlaştırıyor, kültür asimilasyonu uyguluyorlardı. Japon İmparatorluğunun zorbalığını görmek için Kore işgaline bakmak bile yeterlidir. Misal olarak 1939 yılında Kore’deki Japon generalinin “Adların Değiştirilmesi Hakkında” aldığı kanun sonrası 6 ay gibi kısa süre içersinde Kore’deki adların %80’i Japon isimleriyle değiştirildi. Yani bugün özendiğimiz Japonya’nın tarihi bazılarının zannettiği gibi hiç de medeni değildir.

Aynı şeyler Avrupa ve Amerika için de geçerli. Bugün bir çoklarının ülkeden kaçıp, medeni diye sığındıkları Almanya iki dünya savaşı başlatıp 100 milyona yakın insanın ölümüne sebep oldu. Aynı şekilde Avrupa birliğinin diğer büyük ülkesi Fransa’nın sömürgeci kanlı tarihi de herkese malum. Yine Amerika yakın gelecekte Afganistan ve Irak katliamlarıyla akılda kaldı. Ne hikmetse bu ülkeler günümüzde de İsrail’in insanlık dışı uygulama ve soykırımlarının da ortağı olarak karşımıza çıkıyor.

Bir kısım insanımız maalesef teknoloji ve güç ile medeniyeti karıştırıyorlar. Evet bu saydığım ülkelerin tamamı dünya devleri. Ekonomi, teknoloji ve siyasette çok güçlüler ama asla medeni değiller. Bu adamlar daha taharet musluğunu yeni öğrenen tipler. Bunu ben demiyorum, kendileri diyor. 2022 Katar’da yapılan Dünya Kupası katılan ve Hırvatistan'da hayli ünlü olan David Vujanic söylüyor bunları. Attığı twitte David, "Katar'da 1 aydır tuvalet su pompalama şeyini (taharet musluğu) kullanıyorum. İngiltere'de/Avrupa'da sadece tuvalet kağıdı kullandığımız için kesinlikle dehşete düştüm. Bu şimdiye kadarki en iyi şey adamım" diyor.

Asırlardır tartışılan o meşhur soruyu sorayım, o zaman biz niye güçsüzüz? Çünkü biz çalışmıyoruz. Çalıştık dediğimiz tek şey batıyı taklit etmek. Ya taklit ederiz, ya da Amin Maalouf’un dediği gibi koca karı şikayeti...

Bu uyuşukluktan kurtuluşun ilacı Aliya İzzetbegoviç’ten:

“Biz açıkça vadedilmiş bir ülkenin, mucize gösterenlerin ve mehdilerin mevcut olmadığını ifade ediyoruz. Sadece çalışma, mücadele ve uğruna kurban verilen yol vardır.”