Bayramınız Mübarek Olsun

Hamdi Bağcı

Abdurrahim Karakoç’un “Bayramlar Bayram Ola” isimli şiirini hatırlarım bayramlar öncesi. Aslında buraya o şiirin tamamını alayım mı almayayım mı diye epey düşündüm. Ama sonra alma kararı verdim. Abdurrahim Karakoç’u kaybettik ve tüm kaybettiklerimizin hatırına bu şiiri yazıma alıyorum;  

Ana, bu bayram mı? Aman çok ayıp…

Çocukken gördüğüm bayramlar hani?

Mübarek elleri öpüp, koklayıp

Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?

 

Hani ya o özlem, hani ya o tad?

Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat

Haftalar öncesi her gün, her saat

Babamdan sorduğum bayramlar hani?

 

Nur yağan geceler, gündüzler nerde?

Neşe paylaştığım öksüzler nerde?

Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?

Huzura erdiğim bayramlar hani?

 

Kar çiçeğim solmuş kar yatağında

Can verir ırmağın dar yatağında

Arife gecesi yer yatağında

Üstüme serdiğim bayramlar hani?

 

Bayram demek takvimdeki yazı mı?

Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?

Açıp yüreğimi, yumup gözümü

Özüne girdiğim bayramlar hani?

 

Bayram af günüdür, barış günüdür

Bayramlar rahmete giriş günüdür

Bayram, Hak menzile varış günüdür

Gönlümü verdiğim bayramlar hani?

 

Hüzün kaplıyor bütün benliğimi böyle düşündüğümde ama yapacak bir şey yok, geçmiş, bitmiştir. Önemli olan, bugün mutlu olmaktır, bugün huzurlu olmaktır.  

Bütün benliğimizi mazinin özlemi sarsa da, o günlerin hayaliyle adeta sarhoş olsak da yapacak bir şey yok, artık o günler yok, gelmez, o günleri getiremeyiz, elimizden bir şey de gelmez.

Benim çocukluğum köyde geçti. Normal zamanlarda köy çok kalabalık olmazdı ama bayramlarda sanki şehirdeki bütün insanlar köye gelirdi. Köyler bayramda tıklım tıklım olurdu. Aslında bayram Arife günü başlardı. Bugün o hatıraları yazmaya bile gücüm yetmiyor. Neden bilmiyorum o günleri düşündüğümde müthiş bir hüzün kaplayıveriyor benliğimi. Bayramın her saniyeleri önemliydi sanki bizler için.

Hiç unutamadığım mezar ziyaretleridir mesela.

Demek ki o zaman mezarların ziyaret edilmesi çok önemliydi. Şimdi de görüyorum, Bayram sürecinde mezarlıklar yine çok dolu oluyor ama insanların günlük konuşmalarında pek fazla yer etmiyor.

Ecdat bayramı demek ki bir vefa olarak, ölenleriyle birlikte yaşıyordu, onları da bayrama dâhil ediyordu. Ne kadar güzel bir gelenek değil mi?

İşte sen geçmişlerine, atalarına karşı o vefayı gösterirsen, Bayramı tatil olarak algılamaz, mutlaka geçmişlerinin ruhuna Yasinler, Fatihalar gönderirsen yarın sen de ebedi hayata göçtüğünde senin bu dünyada bıraktıkların Ruhuna Fatihalar gönderir ve dünyadaki bayramlar senin ahretinde de bayram olur.

Her konu dönüp dolaşıyor insan yetiştirmekte noktalanıyor. İnsan yetiştirirsek hiçbir şey geçmişte kalmaz, zira nesillerden nesillere aktarılır.

Bayramları da nesillerden nesillere aktaracak donamımla yaşamalıyız.

Mesele zaten budur, mesele bu dünyayı değil, bu dünya ile birlikte ahreti bayram yapabilmektir ve bu dünya ile ahreti bayram yapabilmenin yolu bu dünyada insan yetiştirmek, nesillere güzellikleri, medeniyetimizi aktarabilmektir.

Çocukluğumuz geride kaldı, istesek de biliyorum o günleri getiremeyiz. O etlerin tadını da, ekmek salmalarının, tiritlerin, su böreklerinin, kavurmaların, kızartmaların, kül bastılarının tatları o günlerde kaldı…

Hepsinin ayrı bir tadı, hepsinin ayrı bir güzelliği kaldı tadımızda.

Tamam, doğru o günlere dönemeyiz ama şunu yapabiliriz, çocuklarımıza bayram sevincini aşılayabiliriz.

Çocuklarımızın ellerinden tutarak, mezar ziyaretleri yapabiliriz, akrabalarımızı, büyüklerimizi, hatta küçüklerimizi ziyaret edebiliriz.

Mutlaka birlikte et pişirerek yiyebiliriz, gelen misafirlerimize ikram edebiliriz.

Ziyarete gelen, elimizi öpen bütün çocuklara bayram harçlığı verebilir ve alınlarından öpebiliriz.

Ama tabi çocuklarımıza kimseden para istememesi gerektiğini de katı bir şekilde tembihleyerek bunu yapmalıyız. Evet, doğru bizim çocuklarımız kimseden istemesin, veren verir ama biz elimizi öpen bütün çocuklara harçlık verelim.

Çocukları sevindirelim.

Diğer taraftan biliyorum ki İslam Âleminin bugünkü halini düşününce de kolay bir bayram geçiremeyecekmişiz gibi geliyor bizlere.

Ama ben umutluyum, Türkiye’mden umutluyum, gelecekten umutluyum, İnşa Allah bu son sıkıntılı Bayram olur.

İnşa Allah Suriye de, Irak da, Gazze de, Mısır’da, Libya da, Somali de, Sudan da, Myanmar da, Patani de, Doğu Türkistan da, aklımıza gelen gelmeyen bütün dünya coğrafyasında sıkıntılarla yaşayan kardeşlerimize de Rabbimiz güzel bayramlar nasip etsin.

Elbette bütün dünya Müslüman’larının, Bayramı da mübarek olsun.

Gurbet ellerde Bayram yapan, bayramları boğazlarına düğümlenen kardeşlerimizi de Rabbimiz biran önce sevdiklerine kavuştursun.

Bu Bayram günü vatan savunması için görev yapan Mehmetçiklerin de alnından öpüyoruz. Yurt içinde, sınır boylarında, yurt dışında, Süleyman Şah Türbesinde görev yapan bütün kardeşlerimizle atıyor kalbimiz bunu hepsi bilsin.  Bayramları da mübarek olsun.

Vefat eden büyüklerimizi, küçüklerimizi hiçbir zaman da unutmadık, unutamam da, hepsinin ruhunun şad olmasının diliyoruz.

Geçmişlerimize Fatihalar okuyarak, geleceklerimize bayram sevinçleri yaşatarak geçirdiğimiz bir bayram olmasını diliyorum.

Bayramınız Mübarek olsun… Bayramlarımız Bayram olsun…