BEŞ MAYMUN HİKAYESİ

Sezai Keskin

Kafese beş maymun koyarlar. Ortaya da bir merdiven konur ve tepesine de iple bir kangal muz asılır. Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkılır. Her bir maymun aynı denemeyi yapar, buz gibi soğuk suyla ıslatılır.
Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar. Bir süre sonra muzlara doğru hareketleneni diğer maymunlar engellemeye başlar. Su kapatılıp maymunlardan biri dışarı alınır, yerine yeni bir maymun konulur. İlk yaptığı iş, koşup muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur. Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu bir de döverler.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir. Ve o da merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer. Bu maymunu en şiddetli ve istekli döven de biraz önce diğerleri
tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen birinci yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Bu da ilk atağında diğerleri tarafından cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni
gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur ama en iştahlı dövenler de onlardır. Sonra en baştaki ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi
de yenileriyle değiştirilir. Ama tepelerinde o bir kangal muz hala asılı olduğu halde artık hiç biri merdivene yaklaşmamaktadır. Neden mi?
Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…

İki hafta önce Atlaş Tv’de sabah tek kişilik canlı yayın konuğuydum. Yaklaşık 50 dakikalık röportajın mevzusu ‘’Fındık İhracatı ve Doğru Pazar’’ hakkında idi. Sunucu hanımefendinin sorularından bazıları için Ordu Ticaret Odasını, başka bir soru üzerine Ordu’lu işadamlarını eleştirmiştim. Programın ayni gün içinde saat 16:30 ve gece 12:30’da tekrarı vardı. Hiç tepki gelmedi. Geçen hafta köşemde işçisine zam yapmayı lüks görüp yurtdışında tek sefer için fahişelere 200 usd verenleri dile getirmiştim, başka ne yazmıştım eğer patronunuz sizi değersiz bir eşya gibi görüyorsa tepkisiz kalmayın siz de ona ayni oranda muamele edin işçi olmak köle olmak değil demiştim. Sonuç böyle patrona böyle işçi olur boyutuna ulaşır demiştim. Az söylediği düşünüyorum yine de bazı işadamlarından tepki e-postama tepki mesajları geldi, tabi ben de gereken cevabı yapıştırdım. Halbuki ben yazımda isim de vermemiştim, ama bir korku ve panik hali olduğunu sezdim. Yarası olan gocunur. Kardeşim ve dostum Hamdi Bağcı geçenlerde bir yazı yazmıştı. ‘’Her şey Çözülürde Peki Bu Ahlaksızlıklar Nasıl Çözülecek’’ diye sormuştu. Yazısı aynen şöyle: ‘’Bosna Hersek Mahallesine bir bakın. Fuhuş evleri ayyuka çıkmış durumda. Kız öğrencileri meze olarak gören Konyalı İş Adamı sıfatındaki şeytanların ellerinden bu çocuklarımızı almayı başaramazsanız soruyorum size bu dünyada neyi başarırsanız bir anlamı olacak?

Hamdi kardeşim hiç merak etme yurtdışında da durum farklı değil. İşadamı vasfında çok Şeytan var. 25 senedir yurtdışına gidip geliyorum, onlarca ülke gördüm. Aslında yazacak çok şey var, bildiklerimi yazsam kırk katır yükü kitap olur. Anladınız siz onu..

Bizim vazifemiz ortada bir yanlış varsa yazmaktır. Biz burada kimseye yağ çekmek yalakalık yapmak niyetinde değiliz. Ki benim kalemim kılıç gibidir, keser atarım. Kepazeliğe bak, suçu işleyeni kınamak yerine suçu ifşa edeni ayıplıyorlar. Ahlaki seviyenin ne halde olduğunu varın siz anlayın.

Şimdi soru şu: hocam sen yazınca bir şey mi düzelir..Yoo.

Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir…