BİLENE İŞ ÇOK

Hasan Mutluoğlu

Yazıma İLKADIM dergisi ile birlikte verilen GENÇ ADAM dergisinden bir alıntı ile başlamak istiyorum.

“Allah dostlarından birine;

-Nasıl vakit geçiriyorsun? diye sormuşlar.

O da;

“-Allah azze ve celle bizden kulluk, Peygamberimiz aleyhisselam ümmetlik ister. Anne-babam evlatlık, evlatlarım da atalık ister. Eşim eşlik vazifemi, Müslümanlar da kardeşlik vazifemi yapmamı gözler.

Bu kadar iş ve görevi olan biri nasıl vakit geçirir, varı siz düşünün” cevabını vermiş.”

Bu dünyaya geliş sebebimizi, yaratılış gayesini düşündüğümüzde, aslında ömrümüzün hiçbir dakikasının boş geçirmek gibi bir lüksümüzün olmadığını görebiliriz.

Bizi yaratan Allah’ı (c.c) tanımak, bize verdiği bunca nimete karşılık kulluk bilincinde hareket etmek.

Allah’ın emirlerini sözleri ve yaşantısı ile bize tebliğ eden Peygamberimize ümmet olma, inananlarla sağlıklı bir düzen içinde toplu yaşama gayesinde olmak.

Yerde, gökte ve her ikisi arasında, istifade etmemiz için yaratılan bunca nimetin amacına uygun kullanılması, insanların istifadesine sunulması, kıymetinin bilinmesi, yokluklarının sebep olacağı vahim durumlarının farkında olunması.

Bir aile içinde yaşamaktayız. Aile için var olan doğal bir düzen var. Aile fertlerinin ayrı ayrı pozisyonu, yüklenmiş görevleri var.

Toplumun sağlıklı ve sağlam bir yapıya kavuşabilmesi, ailelerin sağlamlığına bağlıdır.

Bizim en çok dikkat etmemiz gereken görevlerimizden biri, ailemiz için yapmamız gerekenlerdir.

Ailemizin geçimini sağlamak, çocuklarımızın yetiştirilip toplumun hizmetine hazırlamak, en önemli görevimizdir.

Bu görevin ihmal edilmesi, önemsenmemesi, kendi ailemizi etkileyen basit bir durum olarak algılanamaz. 

Toplumun temel yapı taşı olan aileler, ihmal edildiği takdirde, sağlıklı bir millet oluşturulamaz. Ailenin sağlamlığı için yapılması gerekenleri yapmak, en önemli işimiz ve görevimizdir.

Bir Müslüman olarak; bizi yaratana, kendime,  aileme, topluma olan sorumluluklarımı ve görevlerimi düşünmek/yerine getirmek zorundayım.

Yaşadığımız coğrafyada beraber, kader birliği yaptığımız insanlarla yaşamanın bir bedelinin olduğunu unutmak, ihmal etmek gibi bir lüksümüz olamaz.

Toplum içinde var olan statümüz gereği, sorumluluk dairesi içinde çalışmak, bizden beklenilen hizmetleri vermek, önemli görevimizdir.

Hayat boşluk kabul etmez. İşim yok diyemezsiniz. İşsizler mezarlığı dolduranlardır. Müslüman “Ölü sessizliğinde” olamaz.

Hayatın her dakikasında faal halde olunmalıdır. Uykusunda bile faal olan Müslüman, uyanıkken boş olabilir mi?

BİLENE İŞ ÇOK; yani farkında olan, inan, bir görev sorumluluğunda yaratıldığını bilen her Müslümana iş çok.

Kendi işimizi önemsediğimiz gibi, sorumluluk alanı içinde olan her fert için yapmamız gerekenleri de yerine getirmenin çabası içerisinde olmalıyız.

Sorumluluk yeterince, gereği gibi yerine getirilmediğinde ortaya çıkabilecek zararların sorumluluğundan kaçılabilir mi?

Belki dünya hayatında kaçabilmek mümkün olabilir. Gerçek hayatta-Ahiret hayatında- hesap gününde kaçmak mümkün müdür?

Sorumluluk sahibi olmak, görevini yeterince yerine getirmek dilek ve duamız olsun.

NOT: Miraç Kandilinizi en içten dualarımla kutluyorum.