Bir Tatil Anatomisi - Ekrem İmamoğlu

Tarık Ziyad

 Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: …’Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?’diye.

‘Bakın göstereyim’ demiş ermiş.

Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

Ermiş ‘Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz’ diye bir de şart koymuş. ‘Peki’ demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine ‘ Şimdi…’ demiş ermiş.

‘Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. ‘ Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. ‘Buyurun’ deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını.

Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. ‘İşte’ demiş ermiş.

‘Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.

Şunu da unutmayın:

Hayat pazarında Alan değil, Veren kazançlıdır her zaman …

Yapılan işi severek, özümseyerek yaparsanız yaptığınız işten zevk alır, toplum tarafından takdir edilir, el üstünde tutulursunuz.

Hangi meslek grubunda olursanız olun. İşinizi layık-ı vechiyle yapmalısınız. Ancak belli amaçlara ulaşabilmek için sahip olduğunuz işi araç olarak kullanırsanız, sorumlu olduklarınızı bir kenara iterseniz, vicdan dünyanız katılaşmış, sorumluluk bilinciniz kaybolmuş demektir.

Seçim öncesinde "Her şey çok güzel olacak" sloganıyla çıkacaksanız, hakkıyla görevinizi yapmak durumundasınız. Yapmadığınız takdirde, toplum tarafından her türlü sıfata sahip olursunuz.

Hatalar zinciri sürekli devam etti. Daha düne kadar İstanbullular karla imtihanda iken, Büyük elçilerle balık programı kendi seçmeninin yüreklerini sızlatmatmaktan, hayal kırıklığına uğramaktan başka bir şey değildi.

Bugün ise karşılaşılan durum tamamıyla içler acısı.

AFAD ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü günler öncesinden uyarı yapmalarına rağmen hala tatili ön planda tutuyorsanız kusura bakmayın, o koltuğu boş yere işgal ediyorsunuz. Uzaklardan belediye yönetilmez. Tatilden İstanbul takip edilmez.

Hangi siyasi ideolojiye sahip olursanız olun, toplum başkanının görevde olmasını ister. Takipte olmasını, problemin çözüme kavuşması için gayret bekler.

Buna rağmen tatilinizi bozmayıp, gelişmeleri takip ediyorum diye twit arıyorsanız, sorumluluk bilinciniz son nefesini çoktan vermiştir.

Tatil herkesin hakkı. Doğaldır. Normal karşılanır. Ancak görev yaptığınız şehir sıkıntıdaysa görevinizin başında olmanız lazım. Belediye başkanı sıfatı yerine, devlet başkanı gibi konuşur, hareket ederseniz, hiç kimse kusura bakmasın, millet faturayı çok ağır bir şekilde kesecektir.

Zaten ulaşım noktasında sınıfta kaldınız. Yanan, yolda kalan otobüsleri dile getirmiyorum bile… Söz verip de yerine getirmediğiniz vaatler de buna dahil.

İmamoğlu'nun en büyük başarısı tatilini hakkıyla yerine getirmesi. Zaman mefhumu yoktur… İstediği vakit İstanbullulara değil de kendine zaman ayırabilmesidir aslolan.

Bu yüzden ayakta alkışlıyoruz. Büyük bir takdiri hak etti. 2024 yerel seçimlerde bu gayretlerinin karşılığını ziyadesiyle alacaktır.

2024'e kadar Rabbim İstanbulluların yardımcısı olsun.

Satır arası bizden olsun. Selam ve dua ile…

https://twitter.com/tarikziyad_53