Bir yanda yaramaz çocuk, bir yanda gözü yaşlı çocuk!

Abdullah Akif Solak

Ahh Ortadoğu ahh… Yüzün bir gülemedi gitti. Ne çileli toprakların varmış. Ne dinmeyen acıymış bu… Nasıl garip, nasıl yetim kaldın sen öyle… Oysa sen Allah’ın Resulü’nün,  en güzel olanın emaneti değil miydin? Sen Selahaddin Eyyubi’nin, Yavuz Sultan Selim’in emaneti değil miydin? Nasıl oldu da, o mübarek topraklarına düşüverdi kırmızı leke? Yüzyıllar önce hoşgörüyle secde edilen o mübarek topraklar, şimdi nasıl zulümle kanıyor? Her köşesi, her ülkesi, her vilayeti ayrı bir acıyla dolu. O güzel şehir Gazze nasıl da değiştirdi sıfatını ‘Gözyaşı Şehri’ olarak? Nasıl olur da o kadar Müslüman katledilir, zulme maruz kalır? Evet güç, bunları anlamak gerçekten güç.

İsrail Gazze’yi topa tutuyor yine. Gazze’nin gözyaşları, acıları, iniltileri kilometrelerce uzakta olan Türkiye’den görülüyor, duyuluyor. Amaç belli, hedef belli. Herkes üzerine düşeni yapıyor. Dünya iki şey üzerine kurulu: Hak ve batıl. En büyük savaş hak ve batılın savaşıdır. Hak belli batıl belli.  Eli kanlı katil Siyonizm, bu kanı durdurmaktan asla vazgeçmeyecek. Siyonizmin üstüne hak çökmedikçe, bu batıl durmayacaktır. Bu yüzdendir o Ortadoğu’nun; Filistin’in, Afganistan’ın, Irak’ın, Suriye’nin ağlaması. Her şey plan dahilinde işliyor. ABD yaramaz çocuğu olan İsrail’e mamasını veriyor, İsrail de kanını kusuyor. Ve dünya da seyrediyor! Zaten BM’den, NATO’dan, AB’den bu konuda bir şey beklemek aptallık. Çünkü bunların hepsi batıla hizmet eden topluluklar. Hiç biri bir Müslümanın canı yandığında kılını kıpırdatmayacak olan birleşimler. Hatta bırakın kıl kıpırdatmayı, göbek atan taraf olurlar. Sözde destekten, sözde insanlıktan, sözde demokrasiden öteye gidemez bunlar. Neden? Çünkü aynı zihniyetin ürünü hepsi, haçlı fikirlerin tohumunun yeşerdiği toprak onlar. Irak’a ABD ile gelen demokrasiyi görüyoruz. On binlerce Müslümanın kanının döküldüğü, dökülmeye de devam ettiği o demokrasiyi çok iyi görüyoruz. Ya da yakın tarihte ‘Arap Baharı’ diye ortaya çıkan, tüm bu haçlı zihniyetinin destekleriyle alevlenen bu baharın neticelerini görüyoruz. Bu zihniyet değil miydi oradaki insanlar özgürlüğüne kavuşsun, dikta rejimlerinden kurtulsun diyen? Çok mu samimiydiler bu konuda? İnandınız mı gerçekten bunlara? Peki Kaddafi’nin ölümünden birkaç gün sonra, başta ABD olmak üzere, birkaç ülkenin masaya oturarak paylaştığı petrollerden haberdar mısınız? O masanın adı şimdi özgürlük masası mı oldu? Bitti mi? Libya’da, Mısır’da her şey güllük gülistanlık oldu mu? Bir belirsizliğin içinde gidiyorlar hepsi. Nereye, hangi yoldan gittikleri belli değil. Toplumsal çözülmeyi yaşadılar bir kere, bundan sonrası hayır mı edecek? Tüm bu sözde özgürlükçü, sözde demokratik, sözde hümanist ülkeler aynı şeyleri Filistin’de de yapıyorlar işte.

 İsrail bir süredir sessizliğe oynuyordu. ABD seçimlerinden sonra bozuldu bu sessizlik. Demek ki bazı planların yeniden başlama vakti gelmiş. Planın hedefi Filistin değil tabi ki. Filistin, İsrail için küçük yem. İsrail Filistin’i yıllardır farklı amaçlarla topa tutuyor. Ya birilerine boy göstermek için yapıyor bunu ya da bazı dengeleri değiştirmek için. Şu an demek ki var ki bir şey, bu çocuk yaramazlığını yapmaya başladı. Bu yaramazlığın sonucu ne peki? Tabi ki ölüm, acı, gözyaşı… Bir tarafta eli kanlı, katil, yaramaz çocuk, diğer tarafta gözyaşı döken Müslüman bir çocuk. Bu gözyaşı bir son bulmalı. Bu son Avrupa’nın, BM’nin, NATO’nun desteğiyle falan da olmaz. Bu sonu ancak Müslümanlar bir olarak, akıllı olarak getirebilir. Yani burada bize de iş düşüyor; Devlet ve millet olarak. Devlet olarak İsrail’e yaptırım uygulanabilir. Kınamayla, notayla, konuşmayla bu işin olamayacağını yıllarca gördük. Yüzümüzü döndüğümüz yanlışlıklardan vazgeçip, farklı taraflara bakmamız gerekiyor artık. Yoksa bu yaramaz çocuk, gözü yaşlı çok çocuk bırakır daha ortada…

KONYA GEREKENİ YAPIYOR

Konya toplumsal olaylarda ve dünyada yaşanan gelişmeler konusunda oldukça duyarlı bir şehir. Konya’yı kim nasıl görürse görsün, bu konularda Konya ve Konyalının duruşu, tavrı, nettir. Bunu kimse inkâr edemez. 1 hafta içinde olanlar bunun göstergesidir. Geçenlerde BDP’li gurubun karşısında tekbirler getiren Konyalı, bugünlerde de Gazze için İsrail’e karşı tekbirler getiriyor. Farklı yerlerde, farklı zamanlarda toplanan gruplar, İsrail’e karşı tavırlarını net bir biçimde koyuyor. Herkes gücü yettiğince duruşunu sergiliyor. Belki yeterli değil ama olması gereken yapılıyor. Olaylar karşısında dinamizm göstermeyen toplumlar, ayakta kalamaz. Bu yüzden bu tepkiler olmalı ve olmaya devam da etmelidir. Konya’yı ve Konyalıyı bu anlamda kutlamak gerekir. Unutmayalım ki: “Zulme karşı sessiz kalan, dilsiz şeytandır”. Saygı, sevgi ve dua ile…