Bir Zamanlar İş ve İşçi Bulma Kurumu Vardı (4)

Ömer Tokgöz

Özel sektörde firmalar tanıtım ve reklam amaçlı olarak vitrinle beraber pano kullanırlar. Kamu kurumları ise pano aracılığıyla kendilerinden hizmet almaya gelen vatandaşlara bilgi vermeyi amaçlar. Kamu kurumlarında halkla ilişkiler ve duyurular için öteden beri dış kısımlarında duvar panoları ve bina girişindeki camlar kullanılır. Çok az da olsa kayan bant şeklindeki çubuk elektronik pano ve büyük ekran elektronik panolar kullanılır. Her türlü modern teknolojiye, web sayfasına, sosyal medya duyurularına rağmen kamu binaları önünde hep bir pano bulunur.

Panolar ile birlikte giriş kapısının camında da asılı duyurular olur. Bu panoları yönetmek ise çok zordur. En başta güncel olmazlar. Dışları pasaklı, camı çatlak, hatta kırık bile olurlar. Üstelik pano içindeki çuha bezler hem kirli hem de güneş ışığı nedeniyle rengi soluk ve pespaye olurlar. Mevsimine göre hava kararınca panoların ışıkları yakılır. Çoğu kere içindeki floresan lambaları pırpır eder veya tam yanmaz. Genelde devreleri patlak olur. Hadi her şey sağlam olur bu seferde hava karanlık iken ışıklarını açmayı unuturlar. Karanlıkta birileri zoru zoruna panodaki duyuru ve açıklamaları okumaya çalışır.

İş ve İşçi Bulma Kurumu deyince dış tarafında mutlaka birkaç tane pano olur. Ankara şube de ise rekor sayıda pano vardı. Tam altı tane dış pano vardı. Bu devasa boyutta 1.5 m yüksekliğinde ve 3 metre uzunluğundaki demir çerçeveli ayaklı panolardı. Panoların iki tane 1.5 m boyunda demir çubuk ayakları zemine yani yere betonla sabitlenmişti. Camları kışın donar, yazın içine yağmur ve toz girerdi. Çuha bezleri kirli ve solmuştu. İçine sürekli korsan duyurular atılıyor idi. Teksirle basılan açık iş ilanlarını sıra halinde ve önü kalabalık olarak erkekler kapatmış idi. Kızlar ve kadın iş arayanlar izdiham ve kalabalıktan panonun önüne dahi yaklaşamıyor idi.

Bu panolardaki en önemli sorun güncel olmayan açık iş ilanları idi. Asılan ilanları sık aralıkla değiştirilemiyor idi. En erken bir hafta sonra veya 15 günlük sürede değiştirilir idi. Bu sürede ise ilanların tamamı zaman aşımına uğruyor idi. Özellikle günü geçmiş kamu ilanları ve özel sektör ilanları gönderme servislerindeki personel için sıkıntı idi. Vatandaş panoda uygun iş gördüm diye geliyor, biz ise o ilan bitti, bu ilan kapandı derken, vatandaş o zaman niye astınız diye şikayetçi oluyordu. Hatta bu açık işleri kime verdiniz ve göstermelik ilanı niye astınız diye kavga çıkarıyordu.

Bu sorunu çözmek üzere hem panoları yerinde inceledim hem de nasıl revize edilebilir diye Ar-Ge yaptım. Kamuda bir iş kendiliğinden yapılmaz, mutlaka bir mevzuatı ve yukarıdan talimatı olur derler ve aynen öyledir. Panolar hakkında bir talimat var mı? diye araştırdım. Karşıma 1985/24 diye meşhur bir genelgeye dayalı olarak panonun ebadı, şekli şemaili hakkında talimatlar yazılı bir Genel Müdürlük genelgesi buldum.

Pano genelgesi sayesinde İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun (İİBK) gelmiş geçmiş en jön görünümlü, janti ve yakışıklı Genel Müdürü Teoman Güner ismi ile karşılaştım. Sadece yakışıklı değil rahmetli Cumhurbaşkanı Özal ve ANAP döneminin efsane yöneticisi idi. 1946 yılından bugüne atıl vaziyette kalan İİBK’na çağ atlatan ve kuruma km. taşı hizmetleri adapte eden bir insanı tanıdım. İİBK’ nun modernizasyonu, Federal Almanya ile teknik iş birliği antlaşması, Maltepe misafirhanesi ve eğitim merkezi, Söke Eğitim merkezi, İş ve Meslek Danışmanlığı projesi, Kurumun 1987’li yıllarda bilgisayara geçmesi, Bakanlıklarda Genel Müdürlük binası açması, İşsizlik sigortası ve kuruluş yasasının yenilenmesi projeleri gibi onlarca atılım projesi onun Genel Müdürlük döneminde start almıştı.

Genel Müdür Teoman Güner aynı zamanda Ankara Şube önünde uzayıp giden işçilerin bekleme ve sıra kuyruklarını azaltmak için de halkla ilişkiler alanında adımlar atmıştı. Ankara şube müdürlüğü zemin katına o zamanlar şehir içi toplu taşıma otobüs duraklarında kullanılan sıraya girme peronlarından yaptırmıştı. Ankara şube müdürlüğünde peron sırasında kayıt için bekleyen iş arayanlara ücretsiz limonata ve çay ikramı başlatmıştı. Kurumun önünde yığılan işçileri bilgilendirmek üzere de hoparlör ve ses sistemi kurmuştu.

Kurum dışında bekleyen yığınlar halindeki işçilere Şef ve İl Müdürü tarafından mikrofon ile açıklamalar ve bilgilendirmeler yapıyor idi. Bina içinde de tüm katlara ve koridorlara hoparlör konulmuştu. Hem personele anons yapılıyor hem de iş arayan işçiler için anons yapılabiliyor idi. Ben 1989’da işe başladığımda her iki uygulamaya da son verilmişti. Peronlar duruyor, çay ve limonata ikramı durdurulmuştu. Ses sistemi amfisi sökülmüş ve kurumun Söke’deki hizmet içi eğitim merkezine gönderilmişti. Ses sisteminin akıbeti ne oldu diye araştırdım. Eğitim merkezinde yapılan akşam eğlencelerinde kullanılıyor bilgisini aldım. Hatta görme engelli santral memuru Aslan müzisyen olduğu için org ile müzik yaparken ses sistemini kullanmıştı.

Kızılay’daki mağaza vitrini nasıl albenili ve çekici ise İİBK vitrini olan ilan panosu da öyle olmalıdır.

Gelelim benim “panocu başı” olma hikayesine ve reel atılımlara bir göz atalım. Ankara Şube Müdürlüğü istinat duvarları önünde Genel Müdür Teoman Güner döneminden kalma tam 6 adet pano vardı. Benim için kurum demek aslında pano demek idi. Açık işler, kurum hizmetleri hakkında tanıtım bilgilerinin işçilere doğru biçimde ve zamanında ulaştırılması lazımdı. Normal işçiler kadar, engelli işçiler, kadın işçiler ve eski hükümlü işçiler için uygun seksiyonlar olmalı idi. Olmadığı için zaten yeni bir bakış açısı ve işe yarar bir düzenleme gerekiyor idi. İkinci olarak bu panolar temiz, ışıklı, kilitli, güncel ilanlarla doldurulmalı ve korsan bildiriler olmamalı idi. Yani idari ve teknik kontrol sağlanmalı idi.

Yaptığım araştırmalarda bu panoların 1950'lerde isminin tahta ilan panosu olduğunu öğrendim. Bir ara 1970'lerde demir plaka sistemiyle en çok talep olan meslek adlarının yazılı olduğunu talimatlarda gördüm. Ankara Şubenin arşivine inip 30 cm. ebadında ve 5 cm eninde kocaman harflerle metal levhalar buldum. "Tornacı, Kaynakçı, Sekreter, Şoför, Teknik Ressam, Makine mühendisi" vb. meslek ismi yazılı 30 tane kromajlı demir metal levha buldum.

Bu meslek levhalarını parlak bir fikirle çalışmakta olduğum 4.grub iç bina panosu olarak uyarladım. Ankara Şube de meşhur 4.grup olarak metal grubu mesleklere hitap ettiğimiz için şahane oldu. Eskiden ilan tahtasında bu metal levhalar kızak sürgülü yerlere takıp çıkarılıyor imiş. Elimizde kızak sitemli tahta pano olmayınca aklıma başka bir fikir geldi. Genel Müdürlük matbaaya gittim ve matbaada delik açtırdım. 2 metre boyunda ve 50 cm. genişliğinde bir ahşap levhaya hepsini vida ile sabitleyip monte ettirdim. Bizim grubun bulunduğu 3. Kat koridor çıkışındaki duvara 4.Grup Meslekleri diye yazarak astım. Acayip biçimde fiyakalı oldu. Yenilikçi ve atılımcı fikirlerime hep destek olan İl Müdürümüz Namık Ata panoyu görünce çok beğenmişti. 4.grup ekip arkadaşlarım Yener Başbozkurt, Sevide Erkmen, Muharrem Şahin ve 3.gruptan Hürriyet Saç çok iyi hatırlar.

Panocu başı olmamda ikinci adım açık iş ilanlarını bilgisayardan almak oldu.

1989 da Ankara Şubede açık işler panoya asılmak, kurum içi ve dışı dağıtılmak üzere önce daktilo yapılırdı. Sonra mumlu kağıda aktarılır en son kollu teksir makinesinde saman kağıda tek tek olmak üzere her bir sayfadan mesela 50 tane baskı yapılır idi. Sonra bu sayfalar uzun bir masaya yayılır ve harman yapılırdı. Sonra liste olarak hazır olurdu. Lakin daha baskıdan çıkar çıkmaz da eskir ve güncel olmaz idi. Çünkü dakika başı yeni ilan gelir ya da mevcut ilanlar anında kapanır idi.

Eski ilanları okuyan gelir sorar, olmayan kamu veya özel işler için kavga ederdi. Mesela benim gideceğim işi niye saklarsınız? O ilan niye yok, adamınızı gönderdiniz değil mi? diye acayip acayip ithamlar ile karşılaştırdık. Oysa kısa bir araştırma ile bilgisayardan ilk defa ben açık listesi aldım ama başta bazı servis arkadaşlarım ve şefler olmak üzere bunu kullanamayız denildi? Niye dediğimde takoz bir yaklaşımla karşı çıktılar. Bunu genel müdürlük ve valilik kabul etmez dediler.

Bu açık iş ilanları illa teksirle basılacak ve saman kağıt olacak diye bir kanun mu? Var dedim. Sustular, bir cevap veremediler. Bilgisayarla açık işlerin tarih aralığı verilerek anında güncel ve herkes tarafından alınabileceğini anlattım. Gayet basit, pratik hem de bilgisayara geçmenin aktif bir faydası olarak yazılımda bu imkân var niye kullanmayalım dediğimde hepsi ikna oldular. İnsanlar öğrenilmiş çaresizlik ve tükenmişlik sendromu içinde muattal hale gelmişler. Teknolojiye uzak, icat çıkarma söylemi ve kraliçenin kardelen çiçeği nöbeti var ya o hesaptan Şef amirlerden ve eski memurlardan sürekli itirazlar oldu.

O aralar kurumun 25.yıl kutlama kitabını okudum. Kitapta dönemin ABD başkanı Roosvelt demiş ki İİBK köşe başındaki mağaza ve her zaman uğranılan bir pub corner gibidir diye alıntı yapılmıştı. Amerikan başkanı istihdam kuruluşu için müthiş bir tanımlama yapmış ve PR ve CRM klasiği olarak şık bir halkla ilişkiler prensibi koymuş ve bunu da kurum panoları ile sağlar demişti.

Bizdeki panolar ise bu anlayışa uygun olarak bir zamanlar yapılmıştı. Ancak zamanla panolar eski haliyle unutulmuş gitmiş idi. Bu panoların camları hep kırılır, hafta sonu içine korsan ilan atılır, açmaya çalışırken tırnağınız kırılır, yazın toz, kışın buz tutar, hareket etmez. İçi örümcek kaplı olur, çuha perdesi eski ve rengi soluktur. Kamu ilanları olunca panonun önünde birileri çok bakar, sıra olur. Kış mevsiminde karanlık günlerde ışıkları yakılmaz, bazen de gündüz vakti gereksiz yere ışıkları yanar. Açık iş ilanları ise hafta bir veya ihtiyaca göre teksirle ve meşakkatli biçimde saman kağıdına basılırdı. Kurum içinde Müdüre verilir, Şeflerde ve kısıtlı sayıda kişide olurdu. Aç kapa derken elde yırtık pırtık ve dürülü bükülü bir kağıt tomarı şekline dönüşürdü. Genel Müdür Teoman Güner dönemi çıkarılan 1985/24 no’lu genelge panolardaki bu duruma bir son vermek üzere talimatlar içeriyor idi. Ancak yöntemler eski idi, yeni bir şeyden çok düzenli ve bakımlı pano anlayışını yansıtıyor idi.

Panocu başı olmamda üçüncü adım pano içeriklerini düzenleme yetkisini İl Müdürü ile istişare ederek üzerime aldım.

Niye derseniz 1993 yılında benim tasarımında aktif rol oynadığım Ankara Şube modeline geçmiştik. Dört ayrı sektörel istihdam grubunun işe gönderme ve kayıt çalışmaları için iş arayanlara ve kamuoyuna duyurular düzgün olmalı idi. Açık iş ilanları ve onların asılacağı panolar ve kurum içine yönlendirme zaten çok önemli idi.

Bu konuda özel bir durum olduğu için İl Müdürümüz Namık Ata ile görüştüm. Bir paket önerdim: Önce tüm panoların bakımı yapılacak, aydınlatma tamir edilecek, camlara küçük camlardan tutma aparatı eklenecek, 6 panoyu ben iki ayrı yönde normal açık iş, bir medya ilanı, bir afiş duyurular, bir tanesini sakat ve eski hükümlü panosu ve bir tanesini de farklı farklı duyurular için ilan panosu olarak dizayn edeceğimi, haftada üç gün bilgisayardan alınan güncel açık iş ilanları listesini asacağımı, yani pazartesi, çarşamba ve cuma olmak üzere ve pano anahtarların sadece bende olacağını, benden başka İl Müdürü dahil kimsenin ortaya koyduğum sistematik dışında izinsiz ilan asmayacağını taahhüt edip, il müdürü olarak bu hassasiyete dikkat edilmesi gerektiğini personele deklare etmesini ve amiyane tabirle panocu başı diye küçümsenen görevi ciddi bir iş olarak yapmak istediğimi önerdim.

Sağ olsun beni tam yetkili olarak görevlendirdi. Bu kapsamda altı tane olan dış panoların aydınlatma tamiri ve zemin çuhalarını değiştirip kilit ve camlarını tamir ettirdim. Sonra pano yönetiminden yetkili ve sorumlu tek kişi olarak İl Müdürü tarafından personele bilgi verilen panocu başı görevini üzerime aldım.

Bir hafta içinde bu konsepte geçtik. Herkese bilgisayardan nasıl açık iş listesi alınacağını da gösterdim. Bilgisayar olan tüm birimler anında güncel açık iş listesi alır duruma geldi. Altı ay aralıksız panocu başı olarak panoları ben yönettim. Sonra Ankara Şube modelinde her ay bir grup nöbetleşe pano yönetimi yaptılar. Açık iş ilanları ve pano yönetimi alanında devrim yaptık. Düzgün ve güncel bir pano yönetimi geliştirdik. Adım Ömer gibi eminim hala 81 İşkur İl Müdürlüğünde 1985 yılından kalma panolar durmaktadır. 2000 yılında gittiğim Kütahya, Kastamonu ve 2009 yılında atandığım Hatay ilinde bu eski panolar kullanılmakta idi. Birçok İŞKUR il müdürlüğünde hala bu tür panolar duruyor olabilir.

Yöneticisi olduğum İşkur Emekliler ve Çalışanlar Facebook sayfasında bu anıları paylaşınca teksir ile açık işleri basan görevli mesai arkadaşım Ferit Çelik’ten geçen hafta içinde teşekkür içeren şu manidar paylaşım yapıldı: “İş ilanları panolara asılır ve başkanlıklara her cuma on on beş sayfalık suretler dağıtılırdı. Daktiloda yazılıp teksir makinasında basılmak için mesai bitimine iki saat kala anca hazır ederlerdi. Tek başıma yetiştirmek için çok çalıştım. Bütün iş gömleklerim mürekkep lekeliydi. Sonra siz teksir makinesine gerek yok, bilgisayar dan yaparım dediniz ve beni de büyük bir dertten kurtarmıştınız, Selamlar.”

1990’lı yılların ortasında İİBK’da display elektronik meydan panosu kullanılmasını önerdim.

1994 yılında ise Dünya Bankası projesi eş uzmanı olarak yeni ve modern bir öneri geliştirdim.; Display elektronik pano, yani Kızılay Gima binasındaki elektronik ekran panosu ve Ankara otobüs terminali AŞTİ’de kullanılan elektro mekanik panosunu inceledim. Tamamen bilgisayarlı 2x3 6 m2 ebadında büyük meydan panosu, alo 180 için 12 hatlı tele bilgi sistemi ve Kayıt işlemleri için bankalarda kullanılan KİOSK ve numaratörlü banko sistemine geçilmesini önerdim. Genel Müdürüm Mete Törüner'e ve yerli yabancı dünya bankası proje ekibine bu konuda brifing verdim. Hizmette çağdaşlık lafla olmaz, teknik donanımla olur diye de ekledim.

Display Elektronik pano bir bulletin board mantığına dayalı, açık işler, duyurular, ilanlar, ücretli reklam ve bilgisayara entegre ve 7/24 aktif olacaktı, maliyeti 200 bin dolardı. Genel Müdürlükte kurulu 1000 Siemens bilgisayardan atıl olanları ile takas yapılarak elektronik pano alınmasını önerdim. Bu anlamda Ankara il müdürlüğü için sıfır maliyetle display elektronik açık hava pano kurulması için Siemens firmasında ve AŞTİ’de pano incelemesi yaptım. Kurum olarak hizmet yoğunluğu olan 15 ili tespit ettim. Önce bilgisayar kurulu olan 5 ilde bu alt yapıya geçilmesi şeklindeki brifing önerim Genel Müdür tarafından kabul edilmişti.

Bir Türkiye klasiği olarak genel müdür tayinle gitti ve proje maalesef akamete uğradı, yani battı. Bu modern önerinin bugünkü konjoktürde karşılığı akıllı telefon sistemidir. Cep telefonu için en az beş sene önce mobil uygulamaya geçilmeli, gönderme formları barkotlu olmalı, işçi ve işveren tarafından sonuçlar barkot üzerinden otomatik işlenmeli idi. İşverenlerden İŞKUR’a gönderilecek her tür kağıt trafiği gerektirecek işlemlere son verilmeli idi. İşçi ve işvereni biz elektronik bulletin board sistemi ile eşleştirmeli idik, yani 1995 koşullarındaki ihtiyaç bugün de aynı ölçekte varlığını koruyor. Nitekim Google’de bir tarama yaptığımda 30 yıl sonra bazı illerde İşkur ilanlarının belediye elektronik panolarında yayınlandığını gördüm. Hatta bir ilde kalkınma ajansı projesine İŞKUR İl Müdürlüğüne özel elektronik panonun yapılması ise önerilerimizin isabet ve doğruluğunu gösteren izahtan vareste bir durumdur.

Bir süre sonra yeni atanan ve Konya Hadim kökenli hemşerim olan Maliye kökenli Genel Müdürüm Harun Öztürk’ün bu konuda bilgi istediği iletildi. Hakkında önceki genel müdürün oluru ve onayı olduğu için sormuştu. Bireysel olarak elektronik pano, sesli tele bilgi sistemi ve numaratörlü banko hakkında o günkü istihdam daire başkanıma konuyu detaylı olarak izah ettim. Tabi hiçbir olumlu gelişme olmadı. Aynı daire başkanımız müfettiş kökenli olduğu için yıllar sonra 2010 yılında teftiş için Konya'ya gelmişti. Girişte benim öneriden 15 yıl geçtikten sonra numaratörlü banko ve KİOSK kurulması çalışması vardı. Kiosku görmüş ve özel sohbette dedi ki Ömer Müdürüm kurumdan 15 yıl ilerdeymişsiniz ama sizi anlayamamışlar, maalesef anlayamadık.

Pano hakkında eski kuşak müfettişlerden dinlediğim bir başka anekdot ise müfettişler 1950-75 arası yıllarda kuruma geldiğinde kurumun “ilan tahtasına” el koyar ve zabıt altına alırlarmış. İİBK’da denetime başlarken panodan önce ilan tahtası kullanılan yıllarda ilk iş talep defterine ve münhal(açık) iş sayıları ile ilan tahtasında var olan ilanları kontrol ederlermiş. Yani kuruma gelen içerdeki ilan ile dışardaki ilan örtüşüyor mu? Diye kontrol edilirmiş. Ayrıca açık işlere sıra ile gönderme esasına uyuluyor mu? diye işe gönderme kartı/f.no:5 kutularına el koyar, güncellik ve doğruluk kontrolu yaparlar imiş. İlan tahtası o derece ehemmiyetli yani, yasa dışı seçme var mı? Belirli kişileri göndermeye matuf bir eylem var mı? asılan ve indirilen ilanlar doğru mu? Diye karşılaştırılır imiş.

Zaman geçmiş bu pano nasıl güncel olur ya da niye bilgisayardan yazıcı ile çıktı almıyoruz diye Bilgi İşlem Daire başkanlığı dahil hiç dert edinen olmamış. Nuh nebiden kalma yöntemlerle ilan asılmaya devam edilmiş. Bir Ankara Bölge müdürüm ise hiç unutmam bağlı İl olarak kuruma denetime geldi: Talep defterindeki meslek kodlarının arasına doğru (.) nokta ve (-) tire işareti konulmuş mu? diye bakmıştı. Türk Meslekler Sözlüğüne göre birinci rakamdan sonra (.) daha sonra (-) konulması lazımdı. Oysa bilgisayar meslek kodlarını doğru biçimde ve standarda göre atıyor idi ama müdürümün haberi yok idi. Anlattım ikna oldu. 1993/12 nolu genelge ile de talep defterini ve manuel doldurulan her tür form vs. iptal ettirdim. Hem bölge müdürü kontrol etme zorluğundan (.!?) hem biz gereksiz yere ıvır zıvır işlerden sigaya çekilmekten kurtulduk. Hatta bilgisayara dayalı Ankara şube modelini bir yıl sonra denetlemeye gelen ve manuel çalışmaya odaklı kurum müfettişi teknik çalışmaları kontrol bile edememişti. Her şey digital olarak yapıldığı için bilgisayar yani moda deyimle akıllı ekran üzerinden parametrelere vakıf olmak lazımdı.

Hülasa günümüz Türkiye’sinde birçok kamu kurumunda ve İİBK’nın varisi olan İŞKUR İl Müdürlüğü binalarında hala standart bir pano sistemi yok. Hala kurum girişindeki camlara her biri görüntü kirliliği olan a4 kağıtlar ve duyurular asılıyor. Elektronik pano, KİOSK sistemi ve numaratörlü banko sistemini 30 sene önce kimse bilmez iken şimdi gerek duyan birçok kamu kurumu kullanır oldu. İŞKUR bağlamında cep telefonu üzerinden açık işler ve duyuruları yayınlamak daha efektif ve verimli bir yöntemdir. Açık iş ilanları ve İşe gönderme formları kağıt bazlı değil barkot olarak yayınlanmalı ve erişim sağlanmalıdır. Kurum aracılığıyla açık iş arayanlara kurum içi ve kurum dışı iş duyuruları yeni bir algoritma ile 7/24 saat bildirilmelidir. Klasik duvar panoları ise hala işlevselliğini koruyor. Duvar panosu ile birlikte yoğunluğu olan illerde elektronik pano kullanılması elzemdir. Bu panolara reklam alınması da mümkündür vesselam.

İşkur’dan danışmanlık hizmeti, İsteyene Nalbantlık İsteyene Mühendislik