Bir Zamanlar İş ve İşçi Bulma Kurumu Vardı” başlıklı yazılarım yoğun ilgi alaka gördü. İİBK bugün İŞKUR olarak yoluna devam ediyor. İİBK 1946 yılından bugüne halkımıza işçi, işveren ve öğrenciler boyutuyla ve işsizlik sigortası, kısa çalışma ödeneği ve ücret garanti fonu gibi ödeneklerle istihdamı koruma ve geliştirme hizmetlerine devam ediyor. Bendeniz 1989 yılında Kurumda ilk siyasal bilgiler, hukuk, iktisat, işletme fakültesi bitirmiş memur personel olarak yazılı ve sözlü sınavla memuriyete intisap ettim.
İş ve İşçi Bulma Kurumunda Ankara’da 11 yıl, İİBK’ nun devamı olan İŞKUR’da 23 yıl Konya’da olmak üzere toplamda 34 yıl teknik ve idari pozisyonlarda aralıksız çalıştım. 1989 yılından 2000’li yılların başına kadar Ankara’da genel müdürlük tarafından yürütülen tüm projelerde uzman olarak çalıştım. Bu süreçte kurum hizmetlerinin tüm tarihçesini İİBK kütüphanesinde a’ dan z’ye inceledim. 1990’lı yıllarda kurumda başlatılan Almanya projesi ve Dünya Bankası projesi ile İİBK’ dan İŞKUR’a geçiş sürecinde yaşanan dönüşüm ve re-organizasyon süreçlerinde aktif rol almış biriyim. Kurumsal tarih ve İstihdam hizmetlerinin dönüm noktalarını ise 1946 yılından son yıllara kadar istisnasız inceledim. (https://www.yenihaberden.com/bir-zamanlar-is-ve-isci-bulma-kurumu-vardi-5-16192yy.htm)
2000 yılından sonra Konya’da da meslek seçimi seminerleri, iş arama becerileri seminerleri, Toplum yararına çalışma projesi uygulama ve denetim adımları, bölge çalışma müdürlüğü ve personel yönetimi alanlarında proje ve Ar-GE çalışmalarına aralıksız devam ettim. Bu konuların tamamında Genel Müdürlük ve İl Müdürlüğü planında raporlar yazdım, öneriler geliştirdim. Genellikle kamuda re-organizasyon bağlamında parlak fikirler önerenler başka, uygulayan başka olur. Bir süre sonra uygulamalar tavsar, bozulur ve maalesef ortadan kalkarlar. Gerçekleşen ve kısmen gerçekleşen önerilerimin fikri takibini yaptım. Sadece öneren ve seyreden biri değil, önerilerin uygulama adımları içinde icracı olarak ta bulundum. Kurmay ve icracı ya da tasarım ve uygulama neferi olarak görev üstlendim. Haliyle kurumun her halini rasyonel olarak bilen, okuyan ve analiz eden en son ayaklı kütüphanelerinden biriyim. Benden önce rahmetli Hasan Şahin’in böyle bir görev ve misyonu vardı.
Kurumsal kimlik olarak İş ve İşçi Bulma kurumu Türkiye’de işçilerin iş hayatına geçişinde iki önemli işlev üstlenmiştir. Birincisi yurt içinde özellikle 1960-80 yılları arasında kamu sektöründe işe girenler için dillerde pelesenk olan “işçi bulmadan kart almak” şeklinde olmuştur. İş ve İşçi Bulma kurumu ikinci olarak 1961 yılından itibaren insanımızın yurt dışında çalışmak ve iyi para kazanmak hayaline ve amacına hizmet vermiştir. Almanya’da iş bulmak ve gurbette çalışma kapısını yakalamak adına insanların yegâne başvuru mekanizması İİBK şube/il müdürlükleri olmuştur.
İİBK toplumsal bellekte yurt içi ve dışında düzgün iş bulmanın tek adresi olarak yer edinmiştir. Kurumsal itibar ve prestij 1960-80 yılları arasında giderek yükselmiştir. İş arayan kişilerin işe ve işyerlerine ulaşma sürecinde İİBK tarafından anayasal eşitlik ve kurum mevzuatı gereği hukuki kriterlere dayalı hizmet verilmiştir. Sıra usulü ile vasıflı veya mesleksiz insanların adil biçimde işe gönderilmeleri işlemlerine özel hassasiyet gösterilmiştir.
Toplumsal bellekte önemli bir yer edinen istihdam kurumu olarak İş ve İşçi Bulma Kurumu edebiyat ürünlerine ve hatıralara girmiştir. Bu yazımda özellikle romanlara, öykü kitaplarına, sinema filmlerine, belgesellere ve mizah dünyasında karikatürlere konu olan İİBK üzerinde duracağım. İş ve İşçi Bulma kurumu sadece yazılı edebiyat ürünlerinde ve filmlerde değil halk ozanlarının türkülerinde bile yer almıştır. 1960’lı yılların sonlarına doğru ünlü aşıklardan Aşık İhsani’nin bir hiciv/yergi içeren “Baş Müdür bey” türküsüne dahi konu olmuştur. “İhsani "Baş Müdür Bey" şiirini İş ve İşçi Bulma Kurumu Müdürü için yazmıştı aslında. Ama her devirde benzeri her müdür için geçerliydi, sözcükleri. Şöyle haykırıyordu İhsani. ((https://www.sabah.com.tr/yazarlar/uluc/2016/01/05/insanim-kafi-degil-mi)
"Öyle deme baş müdür bey,
İnsanım kâfi değil mi?
Fikrim ayrı olabilir,
İnsanım kâfi değil mi baş müdür bey?
Irkım ayrı olabilir,
İnsanım kâfi değil mi baş müdür bey?
Bu nedir hey..."
Yine bir hatıra yazısında Ozan Nesimi Çimen bir söyleşide yurt dışında çalışmak üzere İş ve İşçi Bulma kurumuna gidişini anlatır: “Rahmetli Behçet Kemal Çağlar’ın evine gittik, oturduk, çaldık, çağırdık. Behçet Kemal Çağlar, oradan İş ve İşçi Bulma kurumunun müdürüne telefon etti Tophane’ye. Anlattı durumu. Behçet Kemal’le müdürün yanına gittik, İş İşçi Bulma Kurumu’na. Müdür bize çay kahve ısmarladı, kâtip çağırdı. Orda benim evraklarımı doldurdular, beni muayeneye soktular. Bende bronşit var, nefes darlığı var, hala da var. “Sen gidemezsin Almanya’ya,” dedi Alman doktoru. Neyse biz ayarladık gelecektik Almanya’ya, Sirkeci de yatıyorduk. Sonra hanıma mektup yazdım, gidiyorum Almanya’ya, diye. Hanımdan bir mektup geldi. Mektubun bir yerine bir mim koymuş yani kadına baktım bir “amma” koymuş mektuba, okudum “amma” yı evirdim çevirdim muammayı çözdüm. Hanım istemiyordu ben Avrupaya gideyim. Hanım razı olmadığı için ben Avrupa’ya gelemedim. Evrakları da yırttım mektubu da yırttım, attım hepsini. 61’de Avrupa’ya gelmedim.” (https://www.facebook.com/share/p/1DoSrpMC4L/)
Mizah dünyasında birçok kurum ve toplumsal sorunlar ele alınır. Çoğu zaman ironik bir dil kullanılarak çizgilerle çok şey ifade edilir. İş ve İşçi Bulma Kurumu gazete sayfalarında ve mizah dergilerine konu olmuştur. Dönemin meşhur mizah dergileri Gırgır, Fırt ve Çarşaf gibi dergilerin kapak sayılarında işsizlik sorunları ve İİBK doğrudan yer almıştır. Mesela karikatürist ve ortopedik engelli olan gazeteci yazar İsmail Gülgeç ise bir köşe yazısında karşılaştığı absürt bir durumu anlatmıştır. Yazar tekerlekli sandalye ile İstanbul Tophane binası üst katlarına çıkmak üzere çağrı aldığını bir kara mizah öğesi olarak yazmıştır. Bugün artık kamu binalarında engellileri gözeten bir mimari yapı tarzı uygulanıyor. İŞKUR binaları engelli dostu bir anlayışla inşa edildiği için artık bu tür sorunlar yaşanmıyor. İstihdam kurumu olarak tüm özel bireylere yönelik pozitif bir hizmet anlayışı içinde uygun binalarda hizmet veriliyor.
Çarşaf dergisinin 15 Ocak 1986 tarihli ve 315 sayılı nüshasında İİBK’ na kapakta yer verilmiştir. Cumhurbaşkanı Özal İİBK önündeki bekleyen işsizlere size selam getirdim diyerek selamlamaktadır. Fırt dergisinin 577.ci sayısında yine kapak portresinde İİBK ve Cumhurbaşkanı Özal yer almıştır. İİBK personeli pencereden işsizlere yüksek maaş veriyoruz yine de eleman bulamıyoruz diye seslenmektedir. Gırgır dergisi 488.sayısında ise ülkede 5 milyon işsiz bulunduğu vurgulanarak kurum önünde bekleyen işsiz yığınlarına vurgu yapılmaktadır. Bir diğer karikatürde ise kurum önünde bekleşen işsizlere yarın 29 Ekim bayramı, size de tatil dağılın diyerek ironi yapılmaktadır. Bir kara mizah örneği karikatürde ise İİBK panosunda iş yok yazmakta ve kurum önünde dilenen kişiye ise burada dileneceğine git çalış denilmektedir. İronik olmakla birlikte 1990’lı yılların hemen başında kurumda yeterli açık iş ve engelli kontenjanı olmadığı için kurumunda yer aldığı Abdi İpekçi parkı içinde gözümüzün önünde dilenen insanlar ile de karşılaştık. Bu da karikatür sanatçısının toplumsal gözlem ve tahayyül gücüne somut bir işarettir.
Heykel sanatı açısından ise İstanbul İİBK’ya yakın olan Tophane parkına dikilen işçi anıtını vurgulamak gerekir. Heykeltraş Muzaffer Ertozan tarafından 1973 yılında hem Cumhuriyetin 50.yılı hem de İİBK önünde yurt dışına gitmek için sıra bekleyen işçilerden ilham alınarak yapılmıştır. Heykel 1980 öncesi ve sonrası bu konseptin dışında işçinin elinde balyoz tutmasından dolayı ideolojik(komünist) bir çalışma olarak algılandığı için sık sık tahrip edilmiştir. (https://m.sabah.com.tr/kultur-sanat/2011/10/29/kirilan-heykele-cikolata) İkinci bir örnek ise Ankara İl Müdürlüğü önündeki elleri gökyüzüne dönük biçimde ve dua eden veya yeryüzünde tutunacak bir dal arayan “eller anıtı”dır. Devlet sanatçısı Metin Yurdanur tarafından 1979 yılında yapılan anıt çalışan ve üreten insanları betimlemektedir. İİBK/İŞKUR’ a gelen işçileri yani emekçileri temsil eden bir çalışma olarak değerlendirilmektedir. (https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Eller_(heykel)?fbclid=)
Bekir Yıldız 1970' li yıllarda yazdığı birçok hikâye eserlerinde kuruma ilişkin doğrudan anekdotlar yer almaktadır. Bir kısmı kurgu olmakla birlikte iş ve işçi bulma konusunu ele almıştır. Kurumun o yıllardaki toplumsal imajına ve algısına dair güzel vurgular yapmıştır. Kendisi de Almanya’da ilk kuşak teknik personel ve işçi olarak çalışan ünlü hikayeci Bekir Yıldız’ın Alamanya gelini isimli hikâye kitabında yurt dışına gidebilmek için neler çekildiğini anlatır. Yazar Bekir Yıldız “Beyaz Türkü” isimli hikâye kitabında “Kefene Sarılı Mavzer” hikayesinde Almanya’ya gitmek için verilen uğraşıları anlatır. Hikâyede geçen kişi İşçi Bulma kurumuna sıraya yazılmak için karşısına çıkan parasal masrafları anlatır. Aile içinde bu masrafları karşılamak için parası olmadığı anlaşılır. Bu yüzden istiklal savaşı gazisi dedesinin savaş hatırası olan mavzerini satmak için ister. Mavzeri 2 bin liraya satar ve harçlık yapar. (Beyaz Türkü, 1975, İstanbul, Cem yayınevi, sf:80)
İİBK edebiyatımızda doğrudan bir roman konusu olarak yer almamıştır. Ancak romanlarda özellikle köyden kente göç olgusu iş aramanın zorlukları, yurt dışına işçi göçü ele alınmıştır. Bu süreçte yolu İş ve İşçi Bulmadan geçen insanlar ve yaşadıkları hatıralar dolaylı ve yan konular olarak ele alınmıştır. Bu bağlamda Panat İstraiti’nin İşçi Bulma Kurumu isimli romanı edebiyat dünyasında ilklerdendir.
İİBK ve İŞKUR döneminde bizim kurumsal olarak herhangi bir sosyal sorumluluk projesi yürüt(e)mediğimiz halde biz KURUM OLARAK TÜRK MİLLETİNİN hatıralarında, hikayelerde, romanlarda ve sinema filmlerinde toplumsal bir izlek olarak yer etmiş durumdayız. Özellikle Haziran 1961 de başlayan Almanya'ya ilk işçi kafilelerinin gönderilmesi ile bu anlamda birçok filmde İstanbul İİBK Tophane binası sürekli yer almıştır. Türk filmleri içinde doğrudan ve dolaylı olarak İİBK geçen sinema filmlerine örnek vermek gerekirse: 1965 yapımı “Bitmeyen Yol” filmi, 1967 yapımı “Zengin ve Serseri” filmi, 1972 yapımı “Dönüş” filmini, 1971 yapımı Baba filmi, 1972 yapımı “Tatlı Dillim “filmi, 1974 yapımı “Köyden İndim Şehire”filmini, 1982 tarihli “Faize Hücum filmini ve 1985 yapımı “Şen Dul” filmini sayabiliriz. Almanya’ya türküleri olduğu gibi Almanya konulu filmlerin genelinde bir ara kesit olarak İş ve İşçi Bulma olgusu mutlaka geçmektedir.
İş ve İşçi Bulma Kurumunun en fazla yer ettiği ve bugün bir belgesel niteliği taşıyan görüntüler ise Ali Özgentürk’ün 1982 tarihli Faize Hücum filminde yer almaktadır. Ali ÖZGENTÜRK' ün "Faize Hücum" filminde 8-10 dakikaya yakın İş ve İşçi bulma kurumu içinde geçen bölümler vardır. Özellikle filmin yan karakterlerinden birine İİBK’ da işe başladığı için tanıtım yapan servis şefinin tavrı çok ilginçtir. Yeni işe başlayan kadın memureye kurumda iş arayanların yoğunlaştığı vasıflı-vasıfsız işçilerin davranışlarını anlatır. Özellikle fikir elemanları gibi nitelikli iş arayanların bulunduğu serviste çalışan memur ve vatandaş profillerini anlatışı çok hoştur. Bugünkü anlamda oryantasyon denilen ve bana da filmde benzer şekilde kurumu tanıtan merhum şefim Memduh Kozan beyi anımsattı.
Filmin ana teması olarak toplumdaki birçok kurumun normal ve düzgün biçimde çalışarak kazanç elde etmek isteyen insanların hayaline cevap veremediği anlatılır. Toplumun küçük esnaf, işçi, memur ve emekli kesimleri olarak ülkede yaşanan yüksek enflasyon içinde ekonomik durumlarını korumak ve geliştirmek isterler. Orta direk ve alt gelir gruplarının özlemleri ile çarpık ve yapay bir gelir elde imkânı sağlayan “faize hücum” dalgasının nasıl kesiştiği gösterilir. O dönem halktan yüksek faizle para toplayan ancak kısa sürede batan banker kurumları tarafından nasıl istismar edildiği aktarılır.
Filmin akışı içinde sağlıklı iş bulma ve gelir elde etme kanallarından biri olması gereken İş ve İşçi Bulma kurumunun o günkü çalışma şekli yansıtılmıştır. İnsanların iş/gelir elde umuduna ne kadar yanıt verebildiği irdelenirken hantal işlemlerin altı çizilmiştir. Etkin ve verimli çalışmaktan uzaklaşmış bazı sorumsuz memur davranışları sorgulanmaktadır. Filmde gözüme çarpan bir diğer nokta ise 1970’li yılların demode büro malzemeleri ve demir masaları oldu. Devrini tamamlamış memur, şef ve müdür tipi üstü mavi, kenarları alüminyum çıtalı masaları, sehpaları, endeks dolaplarını, kavalye takılmış çeşitli kayıt formlarını hatırladım. Ankara Şube Müdürlüğünde bir iki yıl bende bu tür araç gereçleri kullandım. 1970’li yıllardan itibaren İİBK ödenek yokluğu türbülansına girip kamu maliyesi tarafından da ihmal edilmiştir. Mecburen mecburiyetten kullanılan demode malzemeler 1990’lı yıllardan başlayarak güncel malzemelerle değiştirilmiş oldu. Film bu yönüyle de bir İstihdam belgeseli özelliği taşıdığı içim kurulacak İstihdam müzesinde ilgili bölümleri mutlaka gösterilmelidir. (https://www.yenihaberden.com/bir-zamanlar-is-ve-isci-bulma-kurumu-vardi-5-16192yy.htm)
İŞKUR Genel Müdürlük bünyesinde bir İstihdam müzesi kurulmalı ve içinde tarihsel gelişmeleri yansıtan dökümantasyon ve videotek merkezi oluşturulmalıdır. Bu süreçte kurumun doğrudan ismine atıf yapan veya çalışmalarına yer verilen roman, hikâye, anıt, skeç, tiyatro oyunları, karikatürler, gazete küpürleri ile içinde İİBK/İŞKUR geçen sinema filmleri ivedilikle taranıp derlenmelidir. İşçi hakları, sendikalaşma, grev ve yurt dışı işçi gönderilmesini ve gurbet temasını ele alan filmler ise bu açıdan ayrıca taranmalıdır. Konusu İstanbul’da geçen sosyal içerikli filmlerin birçoğunda ve özellikle faize hücum filminde yer alan Tophanedeki İstanbul İİBK binası gibi görüntüler derlenmelidir. Edebiyat ve sanat ürünlerinde çizilen kurum imajı ve algısı tespit edilerek irdelenmelidir.
İstihdam müzesinde 1946 yılından bugüne kullanılan büro aletleri, formlar, afiş ve broşürler, fotoğraflar, sosyal medyada geçmiş yıllardaki İİBK/İŞKUR hizmetlerine teşekkür eden paylaşımlar, 1956 tarihli muamelat el kitabından 1978 yılında yayınlanan beyaz plasman metodundan, 1990 yılında yayınlanan mavi renk kapaklı yurt içi işe yerleştirme metodu ve 2 binli yılların işlemler el kitabına ve kurum yayınlarına yer verilmelidir. Elde edilen kurumsal panorama kurumsal aidiyeti pekiştirmek üzere personel ve yöneticilere hizmet içi eğitimlerde aktarılmalı ve aday memur eğitimlerinde kullanılmalıdır. Web sayfası üzerinden kurum içi ve kurum dışı kullanıma açılmalıdır.
Aşık İhsani – Baş Müdür Bey (1968)