BIRAK ŞİİR KONUŞSUN

Osman Uzunkaya

                İnceliğin, hassasiyetin ve güzel duyguların kaybolmaya yüz tuttuğu günümüzde şiire alan açmalı ve dizelerin söylediklerine daha fazla kulak kabartmalıyız. Çorak gönüllerimizi şiir ırmağıyla sulamalı, aç kalan ruhumuzu şiir denen o enfes gıda ile doyurmalıyız. İşte o zaman şiirden gönül bahçelerimize damlayan her katre güzelliklerin can suyu olacak; incelik, hassasiyet, hoşgörü ve sevgi gibi güzel hasletlerimiz daha da gelişip serpilecektir.  Sevgi ve aşkla bezenen dizeler her daim tılsımlı sözcüklerini fısıldasın kulağımıza. Bırakalım Allah (c.c.)’ın “Kâbe” ile eşit tuttuğu gönlümüz şiirin saf ve temiz suyuyla yıkansın, kirden ve pastan arınarak gerçek hüviyetine kavuşmuş olsun.

                Şiir sevda rüzgârının ruhlar âlemine düşürdüğü cemre;  yok’u var eden o sonsuz ve ilahi mesajı anlama, kavrama ve eyleme dönüştürme ameliyesidir. Şiir Yunus Emre’de tasavvufun ve insan sevgisinin, Hz. Mevlana’da ise “Düğün Gecesi”nin simgesidir.

                Gönüllerden varlık âlemine akan ve insana hiç olduğunu hatırlatan şiir, varlıkla hiç’liği (yokluğu) buluşturan mecradır.

                Şiir, Yahya Kemal’in dilinde “Sessiz Bir Gemi”, Cahit Sıtkı Tarancı’nın dilinde “Yolun Yarısı” olarak tasvir edilmiş, Necip Fazıl’ın dilinde ise  “mutlak hakikat arama İşi” olarak mananın zirvesine oturtulmuştur.

                Şiir bazen birçoğumuzun yaşadığı aşk, ayrılık, hasret ve hüzün gibi acıları bir hançer misali saplayıverir yüreğimize. Mazide kalan anılarımızı canlandırır, kaybettiklerimizi özlemle yâd etmemizi hatırlatır bize.

                Şiir yaşamımızın her alanında vardır. Ona kulak verdiğimizde kaybettiklerimiz bir bir gözümüzün önüne gelir, elimizde olanın kıymetini anlar ve kavrarız.

                Şiirin komşuluk ilişkilerini ve yardımlaşmayı bitiren, mahalleleri kültürüyle birlikte yerle bir ederek üzerine çok katlı binalar inşa eden gözünü para hırsı bürümüş bu düzene de söyleyeceği bazı şeyler vardır elbette. Şahsıma ait dizeleri buyurun birlikte okuyalım isterseniz:

                Kanatlı kapılar kilit ve zincir/Vur demir halkayı içeriye gir/Girince göreceksin manzarayı/Ruhuma yapılan muhasarayı/Bu ev dedemin dedesindendi/Üstelik onunda babasındandı/Onların ruhunu kenara attık/Yerine canavar bir bina yarattık/Burada geniş bir avlu vardı/Avluya tüm mahalleli sığardı/Beton oluvermiş büsbütün boşluk/Ne merdiven kalmış ne de bir taşlık/Sokağın başında bir çınar vardı/Altında çocuklar oyun oynardı/Burada yaşanırdı güzel zamanlar/Hep yâd edilirdi hatıralar/Komşular bir birini tanır bilirdi/Büyükler hep ziyaret edilirdi/Kimse kimseyi üzmez kırmazdı/İnsanlar hiç yalnız bırakılmazdı/Göğü delip geçti bütün yapılar/Kayboldu kanatlı ahşap kapılar/Nerede mahallem hani sokağım/Artık tütmeyecek baba ocağım.

                Şiir duygularımızı dize denen arklarla gönüllere akıtan ve biz var oldukça gönlümüzün bir tarafında yaşayan bir deryadır. Şiir hissetmeyi,  farkında olmayı ve sevmeyi aşılayan o güzel dizeleriyle gönüller arasında köprü olur ve bizi buluşturur güzelliklerle.

                Bundan dolayı diyorum ki, her yerde ve her mekânda bırakın şiir konuşsun!

                Sağlıcakla kalınız.