"BİZİM"

Doç. Dr. Ömer Akdağ

28 Şubat döneminde Abdülhamid Han'ın kütüphanesi çöpe atılmış.

Pes doğrusu pes....

Böyle bir cinayet Moğol istilası döneminde yaşanmadı.

İslam dünyasına en büyük zararı veren Moğollardı.

Demek ki, moğol istilasına rahmet okutacak insanlar yetişti bu ülkede....

Bir zamanlar tarih kitaplarında Moğolların Türk olduğu fikri işlendi bu ülkede...

Onlar 28 Şubat zihniyetinin selefleriydi.

Son kurşunlarını kullandılar Türk milletinin başında bulunan silahlı fabrika hataları....

Ümit ediyoruz kurtuldu Türk milleti bu menfur din ve devlet düşmanlarından....

Hamdolsun ki, 28 şubatın mimarları muhakeme edildi.

Ama halâ bunların tortuları var memlekette.

Bunların kimisi Tv'de PKK'ya alkış tutturur.

Kimisi teröre çanak tutar.

Kimisi Cumaya saldırır.

Bir kısmı da kamuflaj halindedir, şurada burada...

Ama artık güneş yükseldikçe aydınlanır ortalık.

Türk-İslam dünyasında yükseliyor güneş...

Türk milleti şuurlanıyor 60 sene öncesine kıyasla...

İnşa edilmek istenilen İslamsız Türklük geride kaldı...

İSLAMİYET İLE GÜNCELLENMİŞ BİR TÜRKLÜK VARLIK SEBEBİMİZDİR.

Unutulmamalıdır ki, Türk milleti sadece Müslüman değildir;

Türkler aynı zamanda İslam'ı temsil makamındadırlar.

TÜRK MİLLETİ MÜSLMANDIR VE MÜSLÜMAN KALACAKTIR.

Ne diyordu şairimiz;

"Yarın elbet bizim, elbet bizimdir,

Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir"...

 

 

 

MİLLET...

Hikâye bu ya; Kral çıplak ayaklarıyla yere basınca ayakları çok acımış ve emretmiş "bütün saray sığır derisiyle kaplansın"...

Sarayın maskarası buna kahkalarla gülünce kral "bana doğru dürüst bir çözüm teklif veya ölümünü bekle" demiş.

Maskara demiş ki, "Kralım, bütün sarayı sığır derisiyle kaplatacağına ayaklarını sığır derisiyle kaplat"....

İşte ayakkabının hikayesi böyle başlamış....

Bu bir uydurma olabilir veya olmayabilir.

Ama bir fikir veriyor.

Diyeceğim o ki;

Güneydoğu bölgemizde teröristlere karşı canhıraş bir mücadele veriliyor.

O bölgede terör zemin buluyor olmalı ki, hendekler kazılmış.

Hendekleri kazan belediyeler.

Belediye başkanları oy alarak "kazanır"...

Gerçi tek partili dönemde de iktidarda olan parti halktan oy alarak "kazanıyordu"....

O göstermelik seçimler mazide kaldı. 1950'den sonra irade-i milliye tecelli etmeye başladı.

Güneydoğu'da dışardan müdahale olduğunu biliyoruz. Ama sonuçta orası bizim ülkemizin bir parçası....

Yani 20 milyon kilometre kare coğrafyası olan Osmanlı Devleti'nin mirasçısıyız. 783 bin kilometre karelik bir ülkemiz var.

Üstelik merkezi bir anlayış yani üniter bir yapımız var.

BEN DİYORUM Kİ, MAARİF DAVAMIZDA ÇÜRÜKLÜK VAR.

BİR MİLLETİ MİLLET YAPAN ÜÇ TEMEL UNSUR VARDIR;

1.Dil (lisan)

2.Din

3. Tarih.......

Bu üç unsurla oynanırsa millet, millet olmaktan çıkar ve "yığın" olur.

GÜNÜMÜZDEKİ BAŞIMIZA GELENLERİN TEMEL SEBEBİ YIĞIN HALİNE GETİRİLMEK İSTENMESİDİR.

Ne zaman millet olmaya rucu edersek o zaman silkeneceğiz....

MİLLET OLMAK DEMEK AYAKLARIMIZI SAĞLAMA ALMAK DEMEKTİR.

Millet olmak demek, 500 sene önceki metni okuyabilen bir nesle sahip olmak demektir.

Nesil kelimesini "kuşak" lafına çevirenler kafasıyla millet olunmaz...

İşte gördük olunmuyor.

"kuşak" bele sarılan bir bez parçasıdır.

"Nesil" kelimesinden nefret edenler aslında Müslüman-Türk milletinden refret ediyorlardı.

Müslüman-Türk milletinin dininden nefret edenlerle "nesil" kelimesinden nefret edenlerin "sayesinde" askerine ve polisine kurşun sıkan bir "kuşak" peydah oldu.....

Millet olmak demek, atalarının konuştuğu lisanı anlamak demektir.

MİLLET OLMAK ŞUURU YAYGINLAŞTIKÇA HUZUR DA YAYGINLAŞACAKTIR