Bosnalı Mestane

Hasan Ukdem

“Bu haftaki yazımız ibretlik bir alıntı hikâye”

Bosna'da yaşayan, yaşadığı civarda meşhur olan, herkesin hiç ayık gezmeyen bir adam vardır ismi Mestane. Mestane her gün içer, etrafını rahatsız eder ve herkes ondan şikâyet etmektedir. Mestane’yi  yolda görseler yollarını değiştirmektedir.

Mestane bir gün köyün muhtarının kapısını çalar, muhtar kapıyı açar, mestane telaşla “muhtar” der. “Ben bu gece rüyamda Rasülulallah’ı gördüm, beni yakamdan tuttu öyle bir salladı ki ‘Mestane yeter artık ne bu halin? Kendine gel, çabuk bana geliyorsun, seni bekliyorum dedi, Muhtar ne olur beni Allah aşkına Medine’ye götür.” Muhtar Mestane’nin içki parası için bir hikâye uydurduğunu düşünür ve başına bela olmasın diye cebinden 3-5 kuruş çıkarır verir. Mestane der ki “ben para istemiyorum muhtar, Peygamberimi gördüm, beni çağırdı. Beni Medine’ye götür sen muhtarısın, bu köyün emirisin, beni Medine’ye götür muhtar.”

Köydeki herkesi gezip, herkese aynı şeyi söyleyerek yalvarır, ama maalesef köydeki herkes muhtar gibi düşünüp cebine3-5 kuruş koyup başlarından savarlar. Mestane, biriken paralara bakar ve anlar bu para yetmez. Çaresizce tekrar muhtara gider “Muhtar, beni Medine’ye götür ne olursun Muhammed’im beni çağırıyor.” der. Muhtar olayın ciddiyetinin anlar ve 4-5 ineğini satar, Mestane ile hacca giderler. Medine’ye vardıklarında, otobüs otelin önünde durunca Mestane otobüsten fırlar ve birinin kolundan tutup “Peygamber nerede?” der, “Rasülullah nerde?” Muhatabı: “bu taraftan buradan” diyerek Mescid-i Nebi’yi gösterir. Mestane birden oraya koşmaya başlar, muhtar arkasından bağırır “Mestane valizlerimiz burada odalarımıza yerleşelim sonra gideriz” Görür ki Mestane dinlemiyor, ardından koşar, muhtar arkada Mestane önde Mescid-i Nebevi’ye girerler. Mestane öne doğru gider ve “Ya Resülullah ben geldim.” der. “Sen gel dedin bir yolunu buldum sana geldim ya Resülallah” Ne hikmetse Mescid-i Nevebi’deki görevliler ses çıkarılmazlar. Kimse Mestane’ye karışmaz. Hac döneminde o yeşil halıların bulunduğu cennet bahçesi denilen yerde namaz kılmak en önemli şeylerdendir. Mestane buradaki kalabalığı yarar ve Peygamberimizin kabrini bölen parmaklıklara yanağını dayar, der ki “Ya Resülullah ben geldim sen beni bu kadar mı çok sevdin? Beni davet ettin bu ne büyük bir şeref sana geldim ya Resülullah. Bütün günahlarımdan tövbe ettim. Şimdi merak ediyorum.a  Acaba sen bana şefaat edecek misin? Ben seni çok seviyorum ya Resülullah senden çok kimseyi de sevmedim, Bosna nere Medine nere sen beni çağırmasan ben buraları bulamazdım. Ben seni çok seviyorum ya Resülullah.”  Aynı şeyleri tekrar eder durur., Muhtar saatlerce başında beklemektedir, bakar olacak gibi değil, “Mestane” der “Kardeşim gidelim otelimize yerleşelim, yine geliriz.” Mestane “Git başımdan muhtar sen vazifeni yaptın beni getirdin. Otel de senin olsun, valizler de otobüs de.” 

Mescidin kapanış vakti geldiğinde görevliler: “Vakit tamam, hadi yallah” derler Mestane polislere bakıp “Ben onun misafiriyim, beni o davet etti ne olur beni çıkarmayın. Bosna’dan geldim ne olur beni çıkartmayın” yalvarır. Görevliler Mestane’nin ağlayışına, samimiyetine inanıp bırakırlar.  Kapılar kapanır, yeşil kubbenin altında Mestane, Rasülullah’la sabahlar.

İki gün Mestane hiçbir şey yiyip içmez. 3. gün emniyetten sorumlu kişi Mestane’ye bakar ki Mestane sadece zemzem içiyor, namaz kılıyor. Rengi atmakta benzi sararmaktadır. “Bu adamı çıkartın, bir şeyler yiyip içsin sonra yine gelsin, yoksa ölecek” der. Emri alan polisler yanına gelip: “Git bir şeyler yiyip iç sonra yine gel” derler. Mestane onlara bakar ve “Ben aç değilim, iyiyim, beni çıkarmayın” der. Polisler ısrar edince, Mestane, “Beni O’ndan ayırmayın, ben onun misafiriyim, beni o davet etti. “Tamam” derler, “Yemeğini ye yine gel” “Hayır beni ondan ayırmayın ben aç değilim ben iyiyim” der Mestane.  Emir kesin olduğu için onu kollarından bacaklarından tutup çekiştirirler. O parmaklıklardan sıkıca tutunur.  3-4 kişi olduklarından gücü tükenirken, Allah Rasülünün kabrinin olduğu tarafa döner ve “Beni sen çağırmadın mı ya Rasülullah? Senin türbedarlarının benden haberi yok mu? Beni senden ayırıyorlar ya Resülullah,” der ve tam o anda polislerin elinde ruhunu teslim eder.  Mestane’nin cansız vücudunu mermere yatırırlar. Başında muhtar ağlamaktadır.

Sevgiyle kalın.