Bu konu çok mühim…

Macit Uluçamlıbel

Çocukluğumuzun manzara resmi her yerinden sular akan yeşiller içinden dağların göründüğü bir tasvirdi. Bu tasviri de memleketimizin dört bir yanının zaten böyle olması oluşturuyordu zihnimizde. Akar sularımız, göllerimiz, doğal kaynaklarımız su zengini miydik bilmiyorum ama su boldu.

Birinci dünya savaşıyla başlayan petrol savaşları günümüz sınırlarını oluştururken aslında önümüzdeki dönemin savaş konusu olacak olan “su” konusu da gündemdeydi.

Su ne kadar önemli bizler anlamadan yaşadık diye düşünüyorum. Deprem olmadan sağlam bina yapmamız gerektiğini düşünmeyen bizler, su bitmeden de su tasarrufu yapmamız gerektiğini düşünmedik.

Bu burada ekilmemeli suyu fazla harcar yanlış yapıyorsunuz denilen çiftçiler, hadi oradan dedi. Kapı önünde halı mı yıkanır yapmayın su israf oluyor denilen ablalar, hadi oradan dedi. Mahalle çeşmesinde araba yıkanmaz su israf oluyor denilen abiler, hadi oradan dedi. Bir önlem mi alınsa bu sular bitiyor denilen yetkililer, hadi oradan dedi. Ve en son konuşması gereken suyun ta kendisi konuştu; hadi oradan…

Su bitiyor baylar bayanlar… Bir hafta önce akan kaynaklardan bir hafta sonra su gelmemeye başlıyor artık. Yeraltı suyu her geçen gün daha derinden çekiliyor adeta kaçıyor bizden…

Akşehir gölü yok artık biliyorsunuz değil mi?

Beyşehir gölü de bir zamanlar buralar hep göldü diyeceğimiz bir geleceğe doğru yol alıyor. Yanlış tarım politikası, yanlış sulama, israf bu günlere getirdi bizi.

Meke’yi hatırlar mısınız? Hani dünyanın nazar boncuğu olan dünyanın başka bir noktasında olsaydı o haliyle bir şekilde korunarak turizme kazandırılıp değerlendirilebilecek olan güzel yer. Nazar boncuğu halini en son ne zaman gördünüz? Kaç kez toplanıldı, kaç proje yapıldı Meke’yi kurtarmak için… Sonuç? Meke hala orada ama o eski halinden eser yok şimdi.

Salon toplantıları üniversite çalıştaylarıyla su sorununun çözülemeyeceğini artık idrak etmemiz lazım. Su sorunu çıkartanlardan çözülmeli. İsrafın önüne geçecek eğitim daha çok küçük yaşlardan itibaren verilmeli. Büyüklere ise anlatamıyorsak ceza verilmeli.

Vahameti biraz da rakamlarla anlatayım…

Kişi başına düşen yıllık ortalama su miktarı 1000 metreküpün altına düşen ülkeler “Su fakiri” olarak adlandırılıyormuş. Bizim ülkemizde bu miktar 1300 metreküp. 1000 ila 1700 arasında olunca da “su stresi altında” diye adlandırılıyormuş. Bir de su zengini olanlar var o artık bizim gündemimiz değil… Yani biz ülke olarak bir stresin daha içindeyiz. Böyle devam edersek yakın zamanda da “su fakiri” olacağımızın müjdesini (!) de vereyim…

Hepimiz bu konuyla ilgili üzerimize düşeni yapmaya başlayalım. Su tasarrufu çok önemli. Yoksa bunca stresi kaldıramayız haberiniz olsun…