Bugün yazı yazmak gelmiyor içimden

Sıtkı Yonca

Haftada iki gün sizinle beraber oluyor ve bir şeyler paylaşmaya çalışıyorum. Aslında kimseye verecek bir şeyim olduğu için yazmıyorum. Her türlü bilgiye anında ulaşmanın mümkün olduğu bir çağda kime ne verebilirim ki? Neye yazıyorsun öyleyse sorusunu sormanıza fırsat vermeden  cevabını vermiş olayım. Birincisi çok sevdiğim bir dostun ısrarını kırmak istemediğim için ikincisi onun bende var olduğunu sandığı  meziyetlerle benim bir alakam olmadığını daha doğrusu bir hiç olduğumu kendime ispatlamak için yazıyorum. Bu kurduğum cümlenin bile gizli bir riya olup olmadığını  soruyorum ama Hz. Ali’nin (R.A.) ‘’bilmediklerimi ayaklarımın altına koysalardı başım semaya değerdi’’ sözünü hatırlıyorum  ve ‘’o  halde ilmin kapısı olan bir insan kendisini böyle konumlandırıyorsa sen kimsin de bilgisizliğinden bir riya evhamı çıkarıyorsun’’ diyerek rahatlıyorum. Her düşüncemi her davranışımı sorgular oldum son zamanlarda

                Şimdilerde riyaya takılıp kaldım  nedense. Yatıp kalkıp hayal kuruyorum. Kılığıma bakmaz bazen parti genel başkanı oluyorum bazen başbakan hatta cumhurbaşkanı olduğum zamanlar bile oluyor. Ondan sonra kendi kendime:

                Mesela  10 aylık bir torunumu sigorta ettirmişken ‘’kul hakkı yemekle’’ başkasını suçlayabilir miydim?

                Mesela  FETÖ örgütüyle dirsek temasında  olsam  ‘’üniversite sorularını çalanların’’ üniversiteye girdiğinden dem vurabilir miydim?

                Mesela  ‘’Allah’ın varlığı kesin değil’’ diyen bir milletvekili olsaydı kuracağım partide  Allah lafzını  ağzıma almaya utanır mıydım?

                Mesela gıyabında ‘’şerefsiz’’ diyecek kadar ağır hakaret ettiğim birisiyle karşı karşıya gelince ona gülücükler gönderebilir miydim?

                Mesela ülkemi Almana,İngilize  şikayet edip vatanperverlikten bahisle  bana Lozan’da İngilizler yok muydu diye bir soran olur öyleyse bu Lozan zaferine(?) girmeyeyim de hiç olmazsa şikayetimde bari samimiyetten bir nasibim olsun diyebilir miydim?

                Mesela Atatürk’e övgüler yağdırıp Osmanlıyı kötülerken ‘’ be adam Atatürk Osmanlı subayı değil mi*’’ diye bana bir soran olur  düşüncesiyle yutkunabilir miydim?

                Mesela idam cezasını çıkaracak gücüm olsa  beni  de aşan konular olabileceğini düşünür hiç konuşmaz mıydım yoksa meclisten  kanun teklifi gelmesini mi beklerdim?

                Mesela bana yakın olan insanlar işledikleri suçtan dolayı yargılanırken sıranın bana da gelebileceği korkusuyla adalet yürüyüşlerinden vefa gösterileri çıkarıp  hukuktan yırtma planı yaparken 28 şubat mağdurları için kılımı kıpırdatmadığmı düşünerek  bu yürüyüşü hak etmediğim gerekçesiyle geri mi çekilirdim?

                Mesela yıllar önce hakim ve savcı alımlarında ‘’ ne yani kendi adamlarımı almayıp da MHP’lileri  mi alacaktım’’ açıklamalarının üstüne  devran değişirse ‘’ adalet dolu günler göreceğiz’’ vaadinde bulunarak insanları hala kendime inandıramaya çalışır mıydım yoksa hiç değilse kavruk yapım gereği  konuşmamayı mı tercih ederdim.? Diyorum ve bir cevap bulamıyorum.

                Cevap bulamayınca da parti kurmaktan vaz geçiyorum. Çünkü samimi değilmişim geliyor bana.