Çalışarak ve Çatışarak Çekilmek

Necmettin Şimşek

* Kim ne derse desin ekonomi çözülmeden diğer bütün problemler çözülemez. Çözüm için kim ne yapıyor bakıldığı zaman tekrar tekrar aynı hatalar yapılıyor. Zaman fark etmeksizin yapılan hataları doğruyu bulmuş havasıyla anlatmak mı bu daha da kötü bir durum. Hem çözüm için uğraşmayıp sorunun bir parçası olmak hem de sorunu çözmek için uğraşanların gayretlerini boşa çıkarmak. Makam ile zekânın oranı ters orantılı olduğu sürece ekonomi, dolayısıyla yaşadığımız sorunlar çözülmeyecek. Yazın orman yangınları. Kışın doğalgaz. Özel sektör ne kadar çalışırsa çalışsın kamu çözümün parçası olmak zorunda. Kamu artık kendi içinde paradoksal sarmal bir şekilde aynı durumda kalıyor. Aile şirketi gibi kurumlar oluşmuş, belediyeler bile kurumsallaşmalı. Şirket yönetir gibi yönetmek demek kar zarar gibi bakmak bu tamamen yanlış bir bakıştır.

* Türkiye’de şirketlerin %95’i aile şirketi ve bu şirketler gayrisafi yurtiçi hasılanın büyük bir bölümünü temsil ediyor. Aile şirketlerinin yalnızca %30’luk bir kısmı 2. nesille devam ederken, 3. nesilde bu oran %12, 4. nesilde ise %3’ün altında. En yüksek ihracat hacmine sahip olan ilk 100 şirketin yarısından fazlası yine aile şirketlerinden oluşmaktadır. Aile şirketleri kurumsallaşamadığında sorunlar oluşur. Etkili bir kurumsal yönetim yapısı oluşturamazlar. Bu da karar alma süreçlerinin karmaşıklaşmasına, aile içi çatışmalara ve işletmenin istikrarını zedelemesine yol açabilir. Kurumsallaşmamış aile şirketleri genellikle uzun vadeli stratejik planlama eksikliği yaşarlar. Stratejik planlama, işletmenin gelecekteki büyüme ve gelişme hedeflerini belirlemeye yardımcı olurken, bu eksiklik işletmeyi piyasa değişikliklerine karşı savunmasız hale getirebilir. Aile şirketlerinin profesyonel olmayan aile üyelerini işe alması veya terfi ettirmesi, yetenekli dışarıdan gelen yöneticileri çekme ve elde tutma konusunda zorluklar yaşatabilir. Bu, işletmenin yetenek ve deneyim bakımından güçsüz bir kadroya sahip olmasına neden olabilir. Finansal yönetim konusunda sorunlar. Özellikle işletmenin gelirleri ve giderleri doğru izlenmezse, nakit akışı sorunları, kârlılık düşüşü ve borç sorunları gibi finansal sıkıntılar olur. Aile üyeleri arasında çatışmalar özellikle işletmenin geleceği, miras planlaması ve yönetim konularında farklı görüşlere sahip aile üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar işletmenin başarısını tehlikeye atabilir. Rekabetçi piyasalarda inovasyonu ve değişimi yakalama yeteneğini kaybederler. Yeni fikirleri ve teknolojileri benimsemek yerine, eski yöntemlere sıkı sıkıya bağlıdırlar. Büyüme ve genişleme konusunda sınırlamalara sahiptirler. Özellikle finansal kaynaklara erişim konusunda kısıtlamalar yaşanır. Söz konusu sıkıntıları yaşamamak adına aile şirketlerinde gelecek nesle devir için değişim yönetimini bugünden iyi kurgulamak gerekiyor. Bu kapsamda; şirketin ana stratejisinin belirlenmesi ve yazılı hale gelmesi gerekir.

* Dünyada yüzyıllardır varlığını sürdüren aile şirketleri var. Bu aile şirketlerinin çoğunluğu Japonya’dadır. Dünyada bilinen en eski aile şirketi 578 tarihinde Japonya’da kurulan ve inşaat işiyle uğraşan Kongo Gumi’dir. Budist tapınağı inşa etmek üzere kurulan bu aile şirketi, 2006 yılına kadar Kongo ailesi tarafından yönetilmiş, malî sorunlar nedeniyle bir Japon şirketler grubuna satılmıştır ve günümüzde mabet yapımına devam etmektedir. Dünyanın en eski ikinci aile şirketi yine Japonya’da 705 yılında kurulan, 37 odalı Nishiyama Onsen Oteli’dir. Aynı zamanda dünyanın en eski oteli olan bu aile şirketi 52. nesil tarafından yönetilmektedir. En eski aile şirketlerinden biri de Hoshi Ryokan Otel’dir. 718 yılında Japonya’da kurulan bu otel, 46 kuşaktır aynı aile tarafından yönetilmektedir. En eski ve köklü aile şirketleri arasında Fransa’da 1000 yılında kurulan Chateau de Goulaine; İtalya’da 1141 yılında kurulan Barone Ricasoli ve Almanya’da 1304 yılında kurulan Hotel Pilgrim Haus şirketleri de sayılmaktadır. Uzak Doğu’da ve Avrupa’da yüzyıllardır ayakta kalan ve halen aktif ticaret yapan birçok aile şirketi vardır. Sadece Japonya’da yüz yılı aşmış 30.000 üzerinde aile şirketinin halen ticaretini sürdürdüğü bilinmektedir. Ülkemiz topraklarındaki en eski aile şirketi Zilciyan ailesine aittir. Mehteran bölüğüne zil yapan bu aile şirketinin kökleri 1623 tarihine uzanır. Zilciyan İstanbul markasıyla hâlen Amerika’da varlığını sürdürmektedir. Dünyanın en önemli müzik ve bateri gruplarının tercih ettiği, özel bir alaşımdan yapılan zilleri üretmektedir. Ülkemizde 100 yaşını aşmış 30 aile şirketi var.

Hacı Bekir Lokum 1777,

Hafız Mustafa 1864,

Vefa Bozacısı 1876,

Hamamcıoğlu Müesseseleri 1880,

Çögenler Helvacılık 1883,

Cemilzade 1883,

Teksima Tekstil 1893,

Konyalı Lokantası 1897,

Emgen Optik 1901,

Koska Helvacısı 1907,

İlancılık Reklam Ajansı 1909,

Eyüp Sabri Tuncer 1923,

Pandeli Lokantası 1926,

Uludağ Maden Suyu 1930.

* Sonuç olarak, kan bağından daha önemli şeyler var hayatta, sadakat gibi… Kan bağının bitirmediği öfkeler var, intikam gibi hangisi daha kuvvetli. Bir yabancı ne zaman ailen olur, ailen ne zaman yabancı olur. Yavaş yavaş da aile olunur bir anda da. Pişmanlıkla da olur, kıskançlıkla da olur. Aile güven de verir, ölüm de getirir. Çalışarak ve düzensizlikle çatışarak doğru noktaya çekilmek en doğrusu. Çalışmadan gelen gelir konusunda yapılanlar ve mevcut geliri artırmadan başka düşüncesine sahip olmak ülkemiz adına hepimizi geriye götürecek.