‘Çanakkale’ Zafer mi şimdi?

Hayrettin Atak

Ne kadar iyi insan varsa, Çanakkale’de bıraktık sanki…

Başta masumiyetimiz olmak üzere tüm iyi hasletlerimizi de Çanakkale şehitliklerine gömdük, şehitlerimizle birlikte… Kurtuluş Savaşı da dahil, bir daha o derecede birlik yaşanmadı, bu topraklar üzerinde… Tüm güzel duygularımızı Siyasi manevralara kurban verdik o zaferden sonra… Uğruna kanlarımızı döktüğümüz Payitaht ve Padişahı kendi ellerimizle kovarak başladık örneğin… O günden sonra bu ülkede, devletin ele geçirmek için uğraştığı insanlarla, devleti ele geçirmek için uğraşan insanların hikayeleri oldu hep…

Emperyalizm ve Kapitalizm Anadolu topraklarını kirletmesin diye son masum kanımızı Çanakkale’de verdik mesela… Çekilen onca acıdan sonra kendi ellerimizle açtık zulme, kapılarımızı…

‘Hey onbeşli’ türküsünün ritmi de dahil olmak üzere hiçbir konuda anlaşamadık o günden sonra… Hep siyasiydik… Vatanın en hassas konularında bile hiç aynı cümleleri kuramadık… Çünkü masumiyetimizi de bıraktık Çanakkale’de…

En kolayı nutuklar atıp, sosyal medyada cafcaflı, janjanlı, gururumuzu okşayıcı cümleler paylaşmak…  

Çanakkale’de olmak vardı şimdi  diye.

Tarih 1915…

‘Seyirci’ bir ömürden, onurlu bir ölüme kanatlanmak…

Mükellef sofralarda doymayan karnımız Üzüm Hoşafıyla, Yağlı Buğday Çorbası, Yarım tayın ekmekle nasıl doyardı bilmem ama…?

Arkamızda kalanlara ‘Bir Sosyal Güvenlik’ güvencesi bırakmadan cepheye gönderebilirler miydi bizi…?

Ayağımızda ayakkabı, üstümüz de üniforma olmayınca ‘Nerede bu devlet’ diye bağırmadan savaşabilir miydik bizde?

Değil bizi 4x4’lerimiz askere çağrılınca bile ‘mırıldandık’ belki ama…

Orda olabilmek vardı… Çünkü iyi insanlar hep orda kaldı…

…..

Sevdiklerimizle birlikte bizi biz yapan bütün güzelliklerimizi de Çanakkale’de bıraktık aslında…

Bir daha kavuşamamak üzere…

Çok kirlendik biz “Çanakkale’den” sonra… “Allah, en iyilerimizi orada aramızdan aldı.” Tarihimizin seyrine bir de böyle baksın tarihçiler, sosyal bilimciler…      

O nedenle, Çanakkale, kendi şehitleri için zaferdir, geride kalanlar için bir hezimet…

Ve sahip çıkamadığımız bir emanet için “özür dilemekten” başka bir şey gelmiyor elimizden…