Çocuğa dokunana yasalarla dokunun (!)

Macit Uluçamlıbel
Siyasetin gündemden hiç düşmediği, icraatlerin değil sürekli seçimlerin konuşulduğu bir dönem geçiriyoruz. Genel seçimi yerel seçime, yerel seçimi genel seçime bağlayıp seçim çalışmalarıyla geçen süreçte hayatla ilgili çok şey kaçırıyoruz sanki… Hepimizin kendine göre bir siyasi tercihi var. Kimimiz çok sevdiği bir siyasetçinin ardından gitmeyi seçebilir. Bir diğerimiz ideolojik bir seçim yapabilir.
Yaptığımız seçimler;
komşu olmamıza engel mi?
Birlikte iftar sofrasında olmamıza engel mi?
Cenazelere giderken vefat eden hangi görüşteydi mi diyoruz?
Namazlarda sıkı saflar oluştururken omuz omuza namaz kıldığımız insana partisini mi soruyoruz?
Farklı görüşlerdeniz evet ama dost, arkadaş, komşu, hısım, akrabayız hiç tanımadıklarımızla da biriz hemşehriyiz, Türkiyeyiz…
Şu siyaset sohbetlerinin dozunu azaltalım artık.
…..
Bu toprakların sahipleriyiz ve bu toprakların sahipleri olarak artık anlamalıyız bu toprakların talipleri de çok. Atalarımız bu toprakları vermediler, birlik oldular o birlikten öyle kuvvet doğdu ki defalarca haçlı seferlerini hüsrana uğrattılar. En son Çanakkale’de ‘dur’ deyip, Anadolu’da ‘İstiklal’e’ kavuştular. İstikbalimiz için sıra bizde birlik olacağız başka çare yok.
…..
Hepimiz seçim gündemiyle hemhal olurken Samsun’dan acı bir haber gündeme düştü. Son yıllarda okurken, izlerken kahrolduğumuz minik yavrularımızın kaybolması haberlerine bir yenisi daha eklendi. Ecrin bebeğin canice katledilmesi maalesef ilk değil… Peki son olması için neler yapılmalı? Ve neden yapılmıyor? Daha kaç sapık kaç yavrucağı katledecek ciddi adımlar atmak için? Çocuklara dokunan o kirli elleri yasalar kırmayacak mı? Dokunun o alçaklara ki yeni alçaklar türemesin…
Papaz tutukluyoruz yaptırım yiyoruz, kendimizi savunmak için S400 alacağız diyoruz yaptırımla tehdit ediyorlar, istediklerini yapmıyoruz diye ekonomimizi alt üst ediyorlar. Millet olarak hepsine göğüs geriyoruz, gereceğiz de… Millet olarak (şahsi isteğimdir ama herkesin de istediğini düşünüyorum) yavrularımızı istismar edenlerin, katledenlerin idamı için yasayı çıkartın bide bunun için yaptırım uygulasınlar. Bu millet seve seve o yaptırımlara da göğüs gerer.
…..
Yazımı Abdurrahim Karakoç üstadın satırlarıyla sonlandırayım…
‘‘Geçmişte yağmanın hasat dönemi
Acele gel diye çağırdım seni
Şimdi iş değişti dur, dinle beni
Dokuz aylık yolu altmış ayda çek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.’’