Çocuk istismarı istismar edilemez

Esra Akyol

Mahremiyet eğitimini anlattığım daha önceki bir yazımda istismar konusuna da değinmiştim. Konuyla ilgili bunca olay yaşanmadan bunu yazmak daha kolaydı. Ama bu olayların üstüne istismar konusunu yazmak çok zor. İnsan bu vahşet karşısında ne söyleyeceğini, nerden başlayacağını bilemiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor ve kime inanacağınızı şaşırıyorsunuz.

Karaman’daki olay bir anda ülkenin gündemine oturdu. Uzun bir aradan sonra yaşanan bu olay ile çocuk istismarı yeniden gündeme geldi. Mecliste konuyla ilgili bir araştırma komisyonu kurulmasına karar verildi. Komisyon olayın perde arkasını araştıracak.

Konuyu iktidara sataşmak için bir fırsat olarak kullanan muhalefet partileri iktidarı eleştirmek adına asıl konunun özünden uzaklaşıyorlar. Bir kişinin yaptığı bir iğrençlik yüzünden bütün bir kurumu yargılamak ne kadar doğru. Aynı şey her yerde karşımıza çıkabilir artık.

Bir düşünelim…

Muhalefet partilerine mensup biri böyle bir olaya karışsa acaba bütün partiyi mi suçlayacaklardı? Tabi ki hayır. Çünkü bu mantıksız olur. Tabi ki bu olaydan sonra söz konusu vakıf kendini denetlemeli ve içindeki çatlak yumurtaları temizlemelidir.

Bu olayın ardından başka istismar haberleri de gelmeye başladı. Acaba birileri toplumun hassasiyetini kullanmaya mı çalışıyor diye düşünmeden edemiyorum. Haberler çıkıyor ama ne kadar doğru bilemiyoruz tabi.

O çocukların başına gelenler, yaşanan her olayı siyaset malzemesi yapmaya çalışan partilerin ne kadar umrunda acaba. “Yeni bir tartışma konusu çıktı bir hafta bu konu üzerinden iktidara sataşırız, sonra unutulur gider” diyorlar herhalde. Bu olay için biz ne yapabiliriz diye düşünmüyorlar. Yani anlayacağınız, çocuk istismarını istismar ediyorlar.

Suçlu yakalandı. İnşallah alabileceği en ağır cezayı alır. Ama alacağı ceza ne kadar ağır olursa olsun, hiçbir ceza istismara uğrayan çocukların bozulan psikolojisini asla düzeltemez. Belki de ömür boyu unutamayacakları derin yaralar açıldı ruhlarında. İşte bu yüzden mahremiyet eğitimi çok önemli bir konudur. Ortaokul çağlarındaki bir çocuğun kendini çok kolay ifade edebilmesi, başına gelen olayları rahatlıkla ailesine anlatabilmesi gerekir. Bu da küçük yaşlarda verilen mahremiyet eğitimiyle olur. Mahremiyet eğitiminin ne olduğunu bir kez daha hatırlamakta yarar var diye düşünüyorum.

Dört yaşından itibaren çocuğa; giyinip soyunurken yalnız olması gerektiğini, dokunulması yasak olan özel bölgelerini, birinin odasına girerken kapıya vurmayı, insanların özel alanlarına saygılı olmayı, yabancılarla konuşmamayı ve bunun gibi birçok kuralı öğretmek gerekir. Ve en önemlisi çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin.

Rabbim hepimizin çocuklarını korusun, bu sapıklara fırsat vermesin.

 

 

Değişmeyen gündem: Terör

Geçen hafta Belçika’da yaşanan patlama tüm Avrupa’yı alarma geçirdi. Sokağa çıkma yasağı bile ilan edildi. Biz de peş peşe 3 defa patlama olmasına rağmen bu kadar paniklemedik. Terör Avrupa’yı korkutmayı başardı galiba.

Ve terör en son Pakistan’ı vurdu. Pazar günü lunaparkta eğlenen çocukları ve onların ailelerini hedef aldı. Saldırıyı Taliban üstlendi.

Dünyadaki bütün terör örgütleri aynı anda harekete geçti. Devletlerin para politikaları, güç kavgaları yüzünden hiçbir şeyden habersiz masum çocuklar, siviller ölüyor. Bu durumda bizim payımıza da dua etmek düşüyor.

 Allah İslam alemini ve dünyayı terörün pençesinden kurtarsın.