Bundan aylar öncesinde yazmaya başladığım yazılarımda, halkımızı ilgilendiren kendime göre sorunlu gördüğüm ekonomi başta olmak üzere toplumsal konularda, karınca kararınca doğru bildiklerimi aktardım. On üç haftadan itibaren ise, düşüncelerimin en yetkili makamın dikkatini çekebileceği ve daha hızlı ulaşabileceği mantığıyla, doğrudan Cumhurbaşkanımızın unvanını merkeze alarak yazılarımı paylaştım. Cumhurbaşkanımız başlıklı ilgili yazılarımda yapılması gerekenleri maddeler halinde aşağıda sıraladım. Temennim ciddiye alınması, yanlışlardan üzerine gidilmesi ve bir an önce siyasi kaygılardan uzak kalınıp, seksen altı milyonun vatandaşımızın çıkarına olacak şekilde politikaların devreye konulmasıdır.
Şimdilerde artık en yetkili ilgililer tarafından da dillendirilmeye başlayan 12 yıllık zorunlu eğitim politikasından hemen vazgeçilmeli; yerine 5 yıllık zorunlu ilköğretim eğitimi getirilmelidir. Ancak 5 yıllık öğretim sürecince rehber öğretmenler ile sınıf öğretmenleri organize hareket ederek çocukların bilgi, beceri, yetenek, zekâ, ailelerin sosyo-ekonomik durumları dahil tüm bilgiler elde edilerek rapor haline getirilmelidir. Devamında öğretmenler ile aileler iş birliği yaparak, çocukların yeteneklerine uygun eğitim ve çalışma hayatına yönlendirilmeleri sağlanmalıdır. Böylece bir taşla birkaç kuş vurularak ülkemiz ekonomisi milli, reel sektör odaklı ve istikrarlı bir yola girecektir. Şöyle ki, yetenek ve zekâ düzeyleri aynıymış gibi değerlendirip pedagojik açıdan okumak isteyip istememeleri dahi dikkate alınmadan tüm çocukların okullara adeta tıkılması önlenecektir.
- Okumak istemeyen yüzbinlerce öğrenci için verilen kitap ve tabletler için yapılan giderlerin bütçeye ilave yük getirmesi demektir.
- Nicelik olarak çok sayıdaki öğrencilerin eğitim görmeleri için yapılması gereken binalar için yapılan giderlerin bütçeye ilave yük getirmesi demektir.
- Zorunlu olarak orta öğretime tabi tutulan gençlerin, doğru olarak desteklediğim her ile üniversite açılması politikası uygulamasının, günümüzde üniversite mezunlarının önemli bir çoğunluğunun işsiz kalmasından ya da eğitim gördüğü alan dışında çalışmaya başlamasıyla ortaya çıkan sonuçlardan, üniversite bölümlerinin kontenjanlarının belirlenmesinde ülkemiz ihtiyaçlarına uygun olup olmadığıyla ilgili bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu vakitten sonra TÜİK devreye sokularak ülkemizdeki ilköğretim, orta öğretim, ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlayanların sayısı çıkarılmalıdır. Yine tüm eğitim kurumlarını bitirenlerin çalışıp çalışmadıkları, çalışanların eğitim gördükleri ya da farklı iş kollarında mı çalıştıkları, işsizlerin hangi koşullarda hayatlarını devam ettirdikleri, iş arayıp aramadıkları, işsizlerin hangi eğitimi aldıkları gibi bilgilerin envanteri çıkarılmalıdır. Sonrasında ülkemiz ihtiyacından fazla olduğu belirlenen ön lisans ve lisans bölümleri kapatılmalı, bu bölümlerde okuyan gençlerin yılları boşa harcanmamalı, umut simsarlığı yapılmamalıdır. Kapatılan bölümler için harcanan kaynaklar, günümüzde ve gelecekte öne çıkacak savunma, enerji, uzay, sağlık, mühendislik gibi alanlara yönlendirilmelidir.
- Yürütme organı konumundaki hükümet okumak istemeyip çalışmak isteyen çocuklar ve gençlerin, yeteneklerine uygun çalışabilecekleri alanlara yönlendirilmelidir. Gençlerin çalışma süreci boyunca iş saatleri, maaşları, mesaileri, dinlenme zamanları, sigortalılık durumları gibi sosyal haklarını koruyan sistem ortaya konulmalıdır. Söz konusu çocukları ve gençleri istihdam eden küçük, orta ve büyük işletmelerin mali yükleri (çalışanların vergilerinin tamamının veya bir kısmının devlet tarafından karşılanması gibi.) azaltılmalıdır. Okumak yeteneği olmadığından fiziksel emeklerini satan çocuklar ve gençlere illaki diploma verilecekse, işyerlerinde aralıksız örneğin 3 yıl çalışanlara teknik ortaokul, artı 4 yıl aralıksız çalışanlara teknik lise diploması (farklı ve daha uygun isimler verilebilir) adı altında gibi denklik koşullarını sağlayan belge verilebilir. Hatta koşulları sağlanırsa sanayi-üniversite iş birliği çerçevesinde, üniversitede eğitim görmeleri dahi sağlanabilir. Aksi takdirde ülkemiz üretim sektörü, yabancı uyrukluların kontrolüne girmek üzeredir. Biline.