İlk olarak on iki yıllık zorunlu eğitim başladığım sonrası yazılarımda ise, her ile bir üniversite mottosu ile lisans - ön lisans bölüm ve programları için Yüksek Öğretim Kurumu tarafından ayrılan öğrenci kontenjanları, ülkemize gelen yabancı uyruklu kişilere yönelik devreye sokulan politikalar (eğitim, istihdam, sosyal), özellikle ulusal ölçekte yayılmış zincir marketlerin sattıkları malların fiyatlandırılması, gündemin sıcak maddesi asgari ücretin belirlenmesi konularında düşüncelerimi belki daha fazla dikkat çeker mantığıyla, “Cumhurbaşkanımızın Dikkatine” ismi ile aktardım. Cumhurbaşkanımızın Dikkatine başlıklı son yazımda ise yapılması gerekenleri aşağıda sıraladım.
- On iki yıllık zorunlu eğitim kaldırılmalı, yerine beş yıllık zorunlu ilköğretim eğitimi konulmalıdır.
- Beş yıllık zorunlu ilköğretim sisteminde “Rehber Öğretmenlik” uygulaması daha etkin hale getirilmelidir. Rehber Öğretmenlerin hem sayıları artırılmalı hem de ders ücretleri tam olarak ödenip mesailerini tüm gün okulda geçirmeleri temin edilip, her bir öğrenci için daha fazla zaman ayırarak derslere ilgisi, kişisel özellikleri, yetenekleri, ailevi bilgileri, maddi durumları vb. ile ilgili raporlar yıllık olarak düzenlenmeli ve ona göre dinamik bir eylem planı geliştirilmelidir.
- Rehber öğretmenlerin yazdığı raporlar ışığında gençler, en başarılı olacağı alanlara (okul, meslek, spor, sanat, müzik vb.) yönlendirilmelidir.
- Eğitim kurumlarında akademik personel açığı ve ihtiyaç fazlası olmamalıdır. Orantısız dağılım varsa, fazlalık kurumlardan açık olan akademik birimlere, muhatapları da mağdur etmemek kaydıyla geçişleri sağlanmalıdır.
- Tepeden tırnağa tüm eğitim kurumlarından mezun olanlar, sonrasında piyasada zorlanmadan çalışabilecek nitelikte yetiştirilmelidir.
- Eğitim kurumlarının tamamı, çağımızın gerektirdiği makine ve teçhizatla donatılmalıdır.
- TÜİK devreye sokularak, bu zamana kadar tüm eğitim kurumlarında okuyan ve mezun olanların sayısı ile; çalışanların, iş arayanların, iş bulabilecekleri ümidini kalmayıp iş aramaktan vazgeçenlerin, eğitim gördükleri alanda ya da farklı alanda çalışanların, kendi işini kuranların ya da kendi firmasında çalışanların istatistiği çıkarılmalıdır.
- TÜİK tarafından ortaya konan verilere göre, üniversitelerin bölüm kontenjanları ülkemiz ve küresel ihtiyaçlarına göre yeniden belirlenmeli; mezun olduktan sonra istihdam imkânı kalmayan bölümlere öğrenci alınmayıp bütçe kaynakları boşa harcanmamalı, kontenjanlar geleceğin gözde alanlarına (savunma sanayi, tıp, nükleer tıp, sağlık, uzay, enerji vb.) kaydırılmalıdır.
- Mesleklere yönlendirilip küçük - orta - büyük işletmelerde çalışan çocuklar ve gençlerin gelişim süreçleri takip edilmeli, denetlenmeli ve duruma göre işletmelere olan mali yüklerin tamamı / bir kısmı hükümet tarafından sübvanse edilmelidir.
- Ulusal ölçekte yayılmış zincir marketler başta olmak üzere tüm sektörlerde faaliyetlerini sürdüren hammadde, ara mal, mal ve hizmet alışverişi yapan firmaların tamamının fiyatlama süreçleri takip edilmeli, serbest piyasa adı altında fahiş fiyatlarla haksız kazanç elde etmelerinin önüne geçilmelidir.
- Kendi başına buyruk bir şekilde ekonominin doğal gidişatına aykırı bir şekilde stok yapan, sağlık kriterlerini dikkate almadan üretim yapan, fatura hileleri ile düşük maliyetle aldıklarını yüksek fiyattan almış olarak gösterip son fatura üzerine makul bir kâr koyup sanki normal fiyattan satıyormuş gibi yapan firmalara verilen yaptırımlar caydırıcı olmalı, bir daha tekrarı dahi düşünülememelidir. Şimdi yapıldığı gibi örneğin 10 milyon TL. gibi görünüşte büyük, ancak ülke çapına yayılmış zincirleme firmaların satış hacmine göre verilen komik cezalar şeklinde değil.
- Yürütme organının talimatıyla kamusal hizmetleri yerine getirecek asgari görevliler dışındaki herkes sahaya inerek piyasalar denetlenmelidir.
- Vergi yasaları (istisna, muafiyet vb.) gözden geçirilmeli, tüm kazançlar vergilendirilmeli, sadece küçük işletmeler değil.