Cumhurbaşkanımızın dikkatine (2)

Prof. Dr. Fatih Mehmet Öcal

Ülkemizde sürdürülen 4+4+4 zorunlu eğitim öğretim sistemi yakın, orta ve uzun dönemde yaşayacağımız sorunların çıkış noktası olması yanında, geri dönülemez sorunlara yol açan en büyük hatalı uygulamaların başında gelmektedir. Herkesin malumudur ki her bir bireyin zekâ düzeyleri, yetenekleri, ilgileri ve yetenekleri farklıdır. Bazı insanların beyinleri sayısal, sözel veya ikisi de yakın düzeyde gelişmiş okumaya istekli iken, bazılarının ise sanatsal, görsel ve fiziki gülerini kullanarak çalışmaya meyillidirler.

Bu noktadan sonra yürütme organı konumundaki cari hükümet tarafından yapılması gereken, herkesin en verimli olacağı eğitim ve istihdam sistemi mekanizmasını kurmasıdır. Başlangıç olarak en geç üç yaşına kadar ki tüm bebeklerin nörolojik taramadan geçirilerek “hangi alana yönelirlerse daha başarılı olur” şeklinde bir çalışma yapılmalıdır.

Devamında bu küçük çocuklara zorunlu ilkokul eğitimi verildikten sonra, eldeki beyinsel veriler ışığında eğitim, çalışma ve yetenekleri dikkate alınarak gelişimlerine uygun uygun eğitim ve iş alanlarına yönlendirilmelidir. Olması ve yapılması şart olan budur. Ancak ülkemizdeki uygulamaya bakıldığında ne yazık ki, okumaya hevesli gençlere kaliteli, nitelikli ve günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak alanlarda (teknoloji, yazılım, sağlık, uzay, savunma, nükleer tıp, genetik vb.) eğitim verilmesi, toptancı ve bütüncül düşünceyle niteliği ikinci plana itip sadece niceliksel hesapları kovalayan gerçeklikten uzak bir anlayışla, yaklaşık 12-18 yaş aralığındaki okumak istemeyen ancak zorunlu olarak orta öğretim eğitim kurumlarına adeta hapsedilen gençler de dahil hepsine, sadece diploma verilmesi mekanizmasına dönüşen sistemik yanlıştan, hemen vazgeçilmelidir.

Önceki dönemde uygulanan beş yıllık zorunlu eğitimden sonra, on iki yaşındaki çocuklar ağırlıkla ailelerin kontrolünde orta okula, okumayacağı düşünülenler ise sanayi veya hizmet sektöründe ara eleman olarak çalışması için gönderilirdi. Ağaç yaş iken eğilir atasözünün de ifade ettiği gibi, okumak istemeyen on iki yaş civarındaki çocuklar hem sevdikleri işleri yapmakta, hem de çekirdekten meslek sahibi olduklarından (Çırak- Kalfa-Usta), sonraki yıllarda kendi işlerini (KOBİ) kurarak hayatları sürdürmekte, sonraki nesiller için de yine elaman yetiştirerek sirkülasyonu devam ettirmekteydiler ki, ta ki 4+4+4 zorunlu eğitim gelinceye kadar.

Öncelikle meslek liselerinin Türkiye’deki durumuna bir göz atalım. Uygulamaya konulan teorik hedefler (dilin kemiği yok) bakımından ideal, ancak reel politik açısından gerçeklerle uyuşmayan eğitim politikası sonucu, üretim sektöründe ara eleman ihtiyacı başta olmak üzere, acilen çözüme kavuşturulması zaruret olan ekonomik, toplumsal ve kültürel bir takım sorunları da gün yüzüne çıkarmıştır.

Nedir bu gerçekler denirse; orta öğretimdeki öğretmenlerin sayısı ve niteliklerinin istenilen düzeyde olmaması, eğitim için atölyelerdeki gerekli takım−teçhizatın modern ve yenilik bakımından yetersizliği, öğretmenleri verdiği eğitimden dolayı maddi ve manevi olarak motive eden teşviklerin olmaması, oto-kontrol sisteminin yeterince işlevsel hale getirilememesi, verilen eğitim sonunda diploma alan gençlerin büyük çoğunluğunun piyasada çalışabilecek nitelikte eleman düzeyine gelememesi gibi başlıca nedenler olarak sıralamak mümkündür.

Söz konusu sorunlar ortada iken ve çözülememişken, piyasa koşullarında (Özel Sektör) daha hızlı ve daha kaliteli düzeye gelecek gençlerin sırf eğitim görmüşlerin sayısı fazla görünmesi adına, ısrarla orta öğretim kurumlarında okutulmaya çalışılması, hem gençlerin kalifikasyonlarını düşürmekte, hem de bütçe olanaklarının boş yerlere harcanmasına yol açtığından, ülkemiz kaynakları boşa gitmektedir.

Meslek liselerine kayıt yaptıran çocukların ailelerinin genellikle maddi düzeylerinin düşüklüğünün çocuklarıyla yeterince ilgilenememeleri sonucunu doğurması yanında, okul-aile arasındaki iletişimin yeterli düzeyde sağlanamaması da, orta öğretim kurumlarından mezun olan çocukların niteliksel açıdan zayıf kalmalarının bir diğer nedenini meydana getirmektedir.